Ailenin geçiminden kim sorumludur?

Tarih: 05.06.2023 - 10:56 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Ailede geçim sorumlusu kim?
- Ailede nafaka ve geçimden kim sorumludur?
- Baba, anne, çocuklar hepsi sorumlu olur mu?
- Geçim ve giderlerde öncelik kimin ve kimlerindir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İslam'da aile reisi ve sorumlusu olarak, kadının ve çocukların geçimini sağlamak görevi erkeğe verilmiştir. 

Ayrıca anne, baba, kardeşler ve diğer hısımlar bakıma muhtaç duruma düşünce, "geçimi sağlama yükümlülüğü" onları da kapsamına alır. Hatta İslam'da malik veya zilyed olunan hayvanların bile yedirilip içirilmesi görevi aile reisinindir.(1)

Bir kadın evlenip kocasının evine yerleştikten sonra bütün yiyecek, giyecek ve mesken masrafları kocaya aittir. Bunlar, israfa kaçmadan ve cimrilik de etmeden eşlerin sosyal seviyelerine göre sağlanır. 

Nafaka alacaklıları, yakınlık derecesine göre küçükten büyüğe doğru sıraya koymak gerekirse önce çocuklar, sonra anne-babalar ve bunların anne-babaları gelir. Bunlara usul ve füru denilir. Daha sonra eşler ve kimi fakihlere göre nafaka alacak olan yakın akrabalar gelmektedir.

Çocukların nafakası babaya aittir. Küçük çocukların ve sakatlık, felç gibi kalıcı hastalık veya ilim tahsili gibi makul bir sebepten dolayı kendi ihtiyaçlarını karşılamaya gücü yetmeyen muhtaç büyük erkek çocuklarının nafakası da babanın üzerine vaciptir.

Kız çocukların nafakası evleninceye kadar ve evlendikten sonra boşanması durumunda babaya aittir.

Babaları ölmüş veya nafakayı veremeyecek durumdaki çocukların nafakasını;
- Ebu Hanife’ye göre anne ile babanın babası yani dede,
- Ebu Yusuf ile Muhammed’e göre anne,
- Şafiler ve Hanbelîlere göre dede üstlenir.(2)

Yaşlılık veya hastalık ya da fakirlik sebebiyle muhtaç durumdaki anne-babanın nafakası erkek olsun kız olsun imkânı olan çocuklara aittir. Bu, fakihlerin üzerinde ittifak ettiği görüştür. Hanefî, Şafiî ve Hanbelî mezheplerine göre yoksul dede ve ninelerin nafakasını da imkânı müsait olan torunları üstlenir.(3)

Hanefîlerce kardeş, amca ve teyze gibi aralarında ebedi evlenme yasağı olan yakın akrabalar, Hanbelîlerce asabe yoluyla olsun ashabü’l-feraiz yoluyla olsun miras yollarından biriyle mirasçı olanlar, şartların oluşması hâlinde karşılıklı olarak birbirinin nafakasından sorumludurlar.(4)

Kadın zengin olsun fakir olsun, Müslüman olsun gayrimüslim olsun kocasına karşı kadınlık görevini yerine getirdiği süre içinde kadının nafakasının kocaya ait olacağı konusunda fakihler arasında herhangi bir ihtilaf görülmemektedir.(5)

Burada adı geçen kişiler, şartlar meydana geldiğinde aralarında birbirine nafaka vermeleri zorunlu olan kimselerdir.

Bu hususta ileri sürülen delillerden bazı ayetler ve bazı hadisler şöyledir:

“Onların (annelerin) yiyeceği, giyeceği, örfe uygun olarak babaya aittir.” (Bakara 2/233)

“Biz, insana, ana babasına iyilik etmesini emrettik.” (Ankebût 29/8)

“Fakat dünyada onlar (anne-baba) ile iyi geçin.” (Lokman 31/15)

“Şüphesiz kişinin yediği en temiz (helal) şey, kazancından olanıdır. Kişinin çocuğu da onun kazancıdır.”(6)

“Şüphesiz sizlerin yediklerinizin en temiz (helal) olanı, kazandıklarınızdan olan şeylerdir. Şüphesiz çocuklarınız da kazandıklarınızdandır.”(7)

“Sen ve malın babana aittir.”(8)

Kaynaklar:

1) Kasani, Bedayiu's-Sanayi, 4/40.
2) İbnü’l-Hümâm, Şerhü Fethi’l-Kadîr, 4: 371; Abdüsselam b. Seîd Tenûhî Sehnûn, el-Müdevvenetü’l-kübra, (Kahire: Matbaatü’s-Saâde, 1323/1905), 1: 298; Sâvî, Bulgatü’s-sâlik, 2: 492; Gırnâtî, el-Kevâninü’l-fıkhiyye, 362; Mâverdî, el-Hâvi’l-kebîr, 11: 477 ve 479; Ebû Muhammed Muvaffakuddin Abdullah b. Ahmet İbn Kudâme, el-Kāfî, thk. Abdullah b. Abdülmuhsin Türkî, (Cize: Hicr li’t-Tıbâa ve’n-Neşr, 1417/1997), 5: 99 ve 103.
3) İbnü’l-Hümâm, Şerhü Fethi’l-Kadîr, 4: 375; Gırnâtî, el-Kevâninü’l-fıkhiyye, 365; Mâverdî, elHâvi’l-kebîr, 11: 487; İbn Kudâme, el-Kāfî, 5: 99.
4) İbnü’l-Hümâm, Şerhü Fethi’l-Kadîr, 4: 378; Gırnâtî, el-Kevâninü’l-fıkhiyye, 364-365; Mâverdî, el-Hâvi’l-kebîr, 11: 491; İbn Kudâme, el-Kāfî, 5: 100.
5) İbnü’l-Hümâm, Şerhü Fethi’l-Kadîr, 4: 340; Gırnâtî, el-Kevâninü’l-fıkhiyye, 362; Mâverdî, elHâvi’l-kebîr, 11: 409; İbn Kudâme, el-Kāfî, 5: 77.
6) Nesâî, es-Sünenü’l-kübrâ, thk ve thr. Hasan Abdülmünîm Şelbî, (Beyrut: Müessesetü’r-Risâle, 1421/2001), “buyû’” 30.
7) İbn Mâce, Ticarat, 12.
8) İbn Mâce, Ticarat, 12.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun