Ahzab Sure 6. ayette "Hz. Peygamber onların babasıdır." şeklinde bir anlam var mıdır?

Tarih: 29.01.2013 - 00:06 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Kurtubi tefsiri 6 ayette Suyuti’den gelen rivayette İbn Abbas: "canlarından... ve o onların babasıdır. Zevceleri de..." diye okumuştur. Ömer (r.a) bu kıraati işitince bunu kabullenmemiş ve: Ey genç! Sen bu fazlalığı kazı, demiştir. Fakat İbn Abbas ona: Bu Ubeyy'in Mushafı'nda böyledir, deyince, Ubeyy'in yanına gidip ona sormuş, Ubeyy’de kendisine: Kur'ân beni meşgul edendi, seni ise çarşı-pazarlarda alışveriş meşgul ediyordu, diye cevap vermiş ve Ömer'e ağır sözler de söylemişti.

- Bazı misyoner sitelerinde bu rivayeti delil göstererek UBEYY mushafında ve "onların babalarıdır" ifadesinin bulunduğunu, fakat şimdiki mushaflarda bunun olmadığını, bu nedenle de Kur'an’ın eksik olduğunu iddia ediyorlar.

- Şimdi nasıl cevaplayacağız? Hakikaten Ubeyy böyle okumuş mudur, bu ifade var mı, açıklayabilir misiniz?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Ayetin ilgili cümlesinin meali şöyledir:

“Peygamber, müminlere kendi canlarından daha yakındır. Eşleri, onların analarıdır.” (Ahzab, 33/6)

Önce bu ayeti genel olarak iki şekilde anlamak mümkündür:

Birincisi: Hz. Peygamber (asm)in müminler üzerindeki hakkının büyüklüğüne işaret edilmiştir. Buna göre, Müminlerin Hz. Peygamber'in hukukuna riayet etmeleri, onu sevip saymaları hususu, bizzat onların kendi öz canları hakkında hissettikleri sevgi ve saygıdan daha fazladır.

“Hayır, hayır! Senin Rabbin hakkı için, onlar aralarında ihtilâf ettikleri meselelerde seni hakem kılıp, sonra da verdiğin hükümden ötürü içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın sana tam bir teslimiyetle bağlanmadıkça iman etmiş olmazlar.” (Nisa, 4/65)

mealindeki ayetin ifadesi bu manayı desteklemektedir.

"Nefsimi elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, sizden biriniz beni kendi nefsinden, malından, evladından ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe gerçek mümin olamaz." (Buhari, İman, 8; Müslim, İman, 69-70)

manasındaki hadisin ifadesinde de bu gerçeğin altı çizilmiştir.

İkincisi: Hz. Peygamber (asm)in müminler hakkında gösterdiği şefkat ve merhamet, müminlerin kendi öz canları hakkındaki gösterdikleri merhametten  daha ileri bir derecededir.

“Size kendi aranızdan öyle bir Peygamber geldi ki zahmete uğramanız ona ağır gelir. Kalbi üstünüze titrer, müminlere karşı pek şefkatli ve merhametlidir.” (Tevbe, 9/128)

mealindeki ayette bu gerçeğe vurgu yapılmıştır.

“Hiçbir mümin yoktur ki ben ona -dünya ve ahirette- insanların en yakını olmayayım. Dilerseniz şu ayeti okuyun:

"Peygamber, müminlere kendi öz canlarından daha yakındır."

(Bu yakınlığın bir göstergesi de şudur ki:) Hangi mümin bir mal bırakırsa, onun asabesi / yakın akrabaları -kim olursa olsun- (yakınlık sırasına göre) ona mirasçı olsunlar. Kim de borç veya çoluk çocuk bırakırsa bana gelsin; ben onun mevlasıyım / yar ve yardımcısıyım / çoluk-çocuğuna bakmak, borçlarını ödemek bana aittir." (Buhari, Nefekat, 15; Müslim, Feraiz, 15-17)

manasındaki hadis rivayeti de bu manayı pekiştirmektedir.

Şunu hemen belirtelim ki, söz konusu ayette açıkça “peygamber babanızdır/babanız gibidir” şeklinde bir ifade kullanılmadığı halde, alimler böyle bir yaklaşımı da kabul etmişlerdir. Çünkü ayetin her iki şekildeki yorumunda da Hz. Peygamber (asm)'in ümmetine karşı bir babadan daha fazla şefkatli-merhametli olduğu ve bir babadan çok daha fazla sorumluluk üstlendiği açıkça görülmektedir.

İşte İbn Abbas’tan gelen rivayet -şayet sahih ise- ayette melhuz olan bu manayı açığa çıkarmıştır. Yani, gerek Ubey b. Ka’b’in, gerek İbn Abbas’ın söz konusu ifadeleri, ayette “ve onların babasıdır” şeklinde bir cümlenin varlığını göstermez. Bilakis, bu ifadeleri -yukarıda ifade edildiği üzere- ayetin genel akışından bu manayı parantez içi bir nevi tefsir olarak anladıklarını göstermektedir. Nitekim Abdullah b. Mesud’un Mushafında da fazladan bazı ifadeler yer almıştır. Bunları değerlendiren İslam alimleri, bunların ayet değil, tefsir mahiyetinde olduğunu belirtmişlerdir.

Buna göre, İbn Abbas ve referans olarak kullandığı Ubey b. Kab, ayeti şöyle anlamlandırmışlardır: “Peygamber, müminlere kendi canlarından daha yakındır (Ve hüve ebün lehum = ve o onların babasıdır). Eşleri ise, onların analarıdır.”

Kurtubi’nin Ebu Davud’dan naklen:  “Ben sizin için bir baba konumundayım.” (Kurtubi, ilgili yer) şeklinde aktardığı hadisin ifadesi de, sahabenin ayetten dolaylı olarak anlaşılan bu ilave anlamı bizzat Hz. Peygamber (asm)'den öğrendiklerini göstermektedir.

Bu hadisi Hakim rivayet etmiş ve sahih olduğunu belirtmiştir. Ancak, Zehebi, bu hadis rivayetinde yer alan Talha adındaki bir ravinin rivayetinin sakıt/kabul edilemez olduğunu belirtmiştir. (bk. Hakim/Telhis, 2/450)

Beyhaki de bu hadisi rivayet etmiştir. Rivayetlerden birinde yine “TALHA” adındaki zayıf ravi vardır. (bk. Es-Sünenu’l-Kübra, 7/111)

Diğer bir rivayetinde ise Talha yoktur. Ancak Kurtubi’de olduğu gibi BİCALE adlı bir kimse vardır. Bu kimsenin  sika olduğunu söyleyenlerin yanında İmam Şafii gibi bazı alimler bunun meçhul olduğunu belirtmiştir. (bk. İbn Hacer, Tehzib, 1/417)

Özetlersek:

- Söz konusu hadisin zayıf olma ihtimali kuvvetlidir.

- Şayet bu rivayet sahih ise, Hz. Ubeyy’in mushafında yer alan ve asıl ayetin metninde yer almayan “O onların babasıdır” mealindeki ifadenin “bir tefsir, bir açıklama olsun” diye Ubeyy kendi hususi Mushafına almış olabilir.

- Bu ifadenin önceden Kur’an’da var olduğu, daha sonra neshedildiği ihtimali de vardır.

- Bütün bu ihtimalleri göz önünde bulundursak bile, bunun Kur’an’a bir noksanlık veya fazlalık olmadığını özellikle belirtmeliyiz. Çünkü şu elimizde bulunan Mushaf şekli, Hz. Peygamberi (asm)’in en son Hz. Cebrail ile müzakere ettiği; Hz. Ebu Bekir devrinde değişik sayfalar halinde bir araya getirildiği, Hz. Osman devrinde ise, bu çeşitli sayfalarda bulunan ayet ve surelerin hepsinin bir arada bulunan bir mushaf şeklinde ortaya konduğu, bu Mushafın binlerce sahabe tarafından tasdik edilip kabul gördüğü Mushaftır.

Binlerce sahabenin ittifakla kabul ettiği Mushaf ortaya konmadan önce İbn Mesud, Ubeyy, Hz. Ali, İbn Mesud gibi bazı sahabeler hususi olarak kendilerine mushaf yazmışlardı. Bunların bazılarında “tefsir şeklinde” yazılan bazı ifadeler daha sonra bazı kimseler tarafından ayet olarak telakki edilmiştir. İster  neshedilmiş olsun, ister bir tefsir şeklinde hususi Mushafa girmiş olsun, bunlarda olup da binlerce sahabenin ittifakıyla bir araya getirilen Mushaf’ta olmayan hiç bir ifade Kur’an’dan sayılmaz.

“Bu Kur’an’ı biz indirdik, onu mutlaka biz koruyacağız.” (Hicr, 15/9)

mealindeki ayette  Allah tarafından açıkça koruma teminatı verildiği halde, buna aykırı bir durumun söz konusu olması elbette mümkün değildir. Kur’an’ın Allah’tan indiği gibi sağlam olarak elimizde bulunan yüzlerce akli ve nakli delil ortada iken, bir kısım dinsizlerin vesveselerine ihtimal vermek doğru olmaz.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun