Faiz muamelesine şahitlik edenlerden kimlerdir?

Tarih: 31.12.2017 - 01:05 | Güncelleme:

Soru Detayı

- ​Resulullah (sav) "Faiz yiyene, yedirene, katibine ve şahitlerine lanet etti.” (Müslim, Musakat 106)
- Bankalar faizcilik yapmakta ve bizler de bunları görüyoruz yani şahitiz, hadisteki şahitlerden kasıt kimlerdir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Hadiste geçen şahitlerden maksat, faiz muamelesine imza atanlar veya gerektiğinde bu faiz uygulamasının yapıldığına tanıklık edenlerdir.

Bankada helal bir iş için bulunan kimse, faize şahitlik etmiş olmaz.

Ayrıca, bir Müslüman faiz almadığı, faiz vermediği, faizi yazmadığı ve faize tanıklık etmediği gibi, faiz uygulamasının yapıldığı bir yerde durmaktan da rahatsız olur, bu günahın işlenmesinden dolayı kalbinden buğzeder.

Zira, günah işlenen bir yerde bulunmamak gerekir. Eğer bir Müslüman günahın işlendiği bir yerde meşru ve helal bir gerekçeyle bulunması gerekiyorsa, bu günahtan rahatsız olur, kalbinden de buğzeder. Eğer günaha razı olsa veya kalbinden rahatsız olmasa, o da o günaha ortak olmuş olur.

Buna göre, bankada helal ve meşru bir iş bulunması gereken bir Müslüman, başkalarının faiz muamelesinden rahatsız ise kalbinden de buğzediyorsa, elbette o günaha ortak olmaz.

Hz. Cabir'in rivayet ettiği ilgili hadis şöyledir:

“Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem ribâyı / fâizi yiyene, yedirene, (sözleşmesini) yazana, şahidine lanet etti ve 'Onlar müsâvîdirler /eşittirler.' dedi.” (Müslim, Musakaat, 106; bk. Tirmizî, Buyu, 2; Nesâî, Ziynet 25; İbn Mâce, Ticârât 58; Dârimî, Buyu 4; Ahmed b. Hanbel, I, 83, 88, 93, 107)

Faizin Arapçası "ribâ"dır, onun için bazı Türkçe kitaplarda faiz konusu "ribâ" adı altında işlenir.

Meşhur manasıyla faiz; "İki mal birbiri ile değiştirilirken; bir taraftan bedele mukabil olmaksızın verilen fazlalıktır."

Faiz ister fertle fert, ister fertle kurum isterse kurumla kurum arasında olsun değişmez, haramdır. Yani bazılarının zannettiği gibi sadece tefecilik değildir.

Faiz yiyenden maksat, faiz alan; yedirenden maksat da faiz verendir. Kişi faiz aldıktan sonra onu yemeyip de başka ihtiyaçlarına sarfetse aynı şekilde günahkar olur. İnsanlar ellerine geçen maldan en çok yemek suretiyle faydalandıkları için bu ifade kullanılmıştır.

Hadisten anlaşıldığı üzere, faiz alıp verenlerin yanı sıra muamelesine şahitlik eden ve yazanlar da Hz. Peygamber (asm)'in lanetine maruz kalmışlardır. Hatta hadiste işaret edildiği gibi, bunların hepsinin faiz günahında eşit oldukları anlaşılmaktadır.

Hz. Peygamber Efendimiz (asm)'in faizcileri lanetlemesi, ya haber ya da duadır. Yani, ya onların Allah'ın rahmetinden uzak olduklarını bildirmektir ya da Allah'ın rahmetinden uzak kalmaları için bedduadır. Hangisi olursa olsun bu, faizcilerin uğrayacağı felaketin büyüklüğünü gösterir.

Faizin ne derece büyük bir günah olduğunu belirten birçok ayet ve hadis vardır:

Ayetler:

“Faiz yiyenler, mahşerde ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların, “zaten alışveriş de faiz gibidir” demelerindendir. Oysa Allah alışverişi helâl, faizi haram kıldı. Kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizcilikten geri durursa, geçmişi kendisinedir, onun işi Allah'a aittir. Kim faizciliğe dönerse, işte onlar cehennemliktir, onlar orada temelli kalacaklardır.” (Bakara, 2/275)

"Allah faizi eksiltir, sadakaları bereketlendirir. Allah pek nankör olan hiçbir günahkârı sevmez." (Bakara, 2/276)

"Ey inananlar! Allah'tan sakının, inanmışsanız faizden arta kalmış hesaptan vazgeçin. Böyle yapmazsanız, bunun Allah'a ve Peygamberine karşı açılmış bir savaş olduğunu bilin. Eğer tövbe ederseniz, sermayeniz sizindir. Böylece haksızlık etmemiş ve haksızlığa uğramamış olursunuz." (Bakara, 2/278, 279)

Hadisler:

"Miraca çıkartıldığım gece, karınları evler gibi (şişmiş) bir grubun yanına vardım. Onların karınlarında, ta dışardan görülen yılanlar vardı. 'Bunlar kimlerdir ey Cebrail?' dedim. 'Bunlar, faiz yiyenlerdir.' dedi." (İbn Mâce, Ticârât 58)

Hz. Peygamber (asm) ashabına:

“Helak edici yedi şeyden kaçınınız." buyurdu. Sahabiler:

“Onlar nelerdir ya Rasûlallah?” diye sordular. Rasullah (asm):

"Allah'a ortak koşmak, sihir yapmak, Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymak, faiz yemek, yetim malı yemek, savaş günü kaçmak, hiçbir şeyden haberdar olmayan mümin hanımlara iftira etmektir." buyurdu. (Buharî, Vesâya 23, Tıp 48, Hudûd 44; Müslim, İman 144)

Hz. Peygamber (asm), bir başka hadisinde de şöyle buyurmuştur: "Faiz yetmiş çeşittir. Bunların en aşağısı kişinin annesine temas etmesi gibidir, (günahları eşittir)." (Neylü'l-Evtâr, V, 214)

İbn Mâce, Beyhakî ve Hâkim de, biraz değişik lafızlarla bu hadisin manasına gelen hadisler rivayet etmişlerdir.

Bu ayet ve hadisler, faizin ne beter bir illet, ne çirkin bir muamele olduğunu en güzel şekilde ortaya koymaktadır.

Özetle, faiz, en büyük günahlardandır. Allah Teâlâ büyük günahlardan uzak kalmamızı emretmiş ve şöyle buyurmuştur:

“Size konan yasakların büyüklerinden kaçınırsanız günahlarınızı örter, sizi şerefli bir yere yerleştiririz.” (Nisâ, 4/31)

“Göklerde ve yerde olan her şey Allah’ındır. Bu, kötü davrananları yaptıklarına karşılık cezalandırsın; güzel davrananları da daha güzeli ile karşılasın diyedir. Onlar, günahların büyüklerinden ve fuhuş çeşitlerinden kaçınanlardır; diğer günahlar başka. Senin Rabbinin affı kapsamlıdır.” (Necm, 53/31, 32)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 5.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun