Yeryüzünde bulunanların çoğuna uyacak olursan... ayeti hangi olay üzerine inmiştir?

Tarih: 21.09.2014 - 11:15 | Güncelleme:

Soru Detayı

"Yeryüzünde bulunanların çoğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan saptırırlar. Onlar zandan başka bir şeye tâbi olmaz, yalandan başka söz de söylemezler."

- Bu ayet hangi olay üzerine inmiştir?
- Çoğunluktan maksat nedir?
- Üzerine hadis var mıdır?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Soruda geçen ayetin meali şöyledir:

“Yeryüzünde bulunanların çoğuna uyacak olursan, seni Allah yolundan saptırırlar. Çünkü onlar zandan başka bir şeye tâbi olmuyorlar ve temelsiz bir tahminden başka bir şeye de dayanmıyorlar.” (Enam, 6/116)

Enam Suresi 116 ve devamındaki ayetlerin inmesine neden olan olay özetle şöyledir:

Allah'a ortak koşan inatçı inkarcılardan bir grup Peygamber Efendimize (asm) gelerek, “Siz kendi öldürdüğünüz hayvanları yiyorsunuz da Allah'ın öldürdüklerini yemiyorsunuz!” diyerek, basit bir kıyaslamayla müminleri şüpheye düşürmeye çalıştılar. Bunun üzerine bu ayetler indi. (İbnu’l-Cevzi, Zadu’l-Mesir, Beyrut, 1384/1964, 1, 116; bk. Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'ân, 6/6, hadis no: 3069)

Elmalılı Hamdi Merhum ilgili ayeti şöyle tesier eder:

"Eğer sen yeryüzünde bulunanların çoğunluğuna itaat edecek, uyacak, onlardan hakem yapacak olursan, seni Allah'ın yolundan, şeriatından saptırırlar. Çünkü onlar hükümlerinde ilme, hak delile değil, ancak zan ve vehme tâbi olurlar. Ne inançlarında kesinlik, ne kanunlarında, ölçülerinde haklılık, ne de hükümlerinde isabet bulunur. Ve onlar başka değil, ancak kendi mızraklarıyla ölçer, kişisel, nefsânî ölçü ve tahminleriyle keyiflerine göre hüküm verir, yalan söylerler."

"Mesela 'Allah, beşere bir şey indirmedi.' derler, Allah'a ortak ve çocuk isnat ederler, putları ve heykelleri yakınlaşma aracı sayarlar. Haklıyı haksız, haksızı haklı, çıkarırlar, helale haram, harama helal derler. Leşi helal sayarlar, deveyi ve benzerlerini haram ederler. Gerçekte yalnız Rabb'ındır ki, en çok bilen O'dur. Yolundan sapanı bilir. Doğru yolda gidenleri en iyi bilen de O'dur." (Hak Dini, ilgili ayetin tefsiri)

Kur'an dilinde zan, çoğu yerde "delile dayanmadığı, bu yüzden de ha¬talı olduğu halde sahibinin gerçek ve sahih saydığı inanç" anlamında kullanılır. Müfessirler genellikle âyet metnindeki yahrusûn fiilini "yalan söylerler" mânasında anlamışlardır. İbn Âşûr ise, kelimenin buradaki mânasının "temelsiz tahminde bulunurlar" anlamına geldiğini savunmuştur.

Kur'an'da arz kelimesi hem bütünüyle "dünya" hem de belli bir "ülke" veya "şehir” anlamında kullanılır.(bk. Mâide, 5/2; İsrâ, 17/104)

Müfessirlerin çoğunluğuna göre buradaki arz ile bütün dünya kastedilmiştir; ancak bu âyette sadece Mekke'nin ve Mekkeli müşriklerin söz konusu edildiği görüşü de vardır. (Şevkânî, ilgili ayetin tefsiri)

Asıl vurgulanan husus, dinî ve dünyevî meselelerde insanların çoğunluğunun belli bir görüş, inanç ve yaşayış biçimini seçtiğine bakarak, sadece buradan hareketle bunun doğru olduğunu zannetmenin ve onlara uymanın her zaman isabetli olmayacağıdır. Zira bu çoğunluk, inançlarını ve hayat tarzlarını oluşturup belirlerken aklıselime, gerçek bilgiye ve temiz vicdana dayanmak yerine -Mekke müşriklerinde görüldüğü gibi- kuruntulara, zan ve tahminlere de dayanıyor olabilirler. Bu sebeple Hz. Muhammed (asm)'in şahsında müslümanlar, inanç ve yaşayışlarını, nefsânî meyil ve güdüler, zan ve tahminler veya yalanlar üzerine kuran çoğunluğu taklit edip onlara uymaktan sakındırılmıştır. (Kur’an Yolu, Heyet, ilgili ayetin tefsiri)

Hak olmayan bir dava, bir inanç ve ideale bağlı bulunanlar, zan ve tahminden öteye geçemezler; sadece yalan söyleyip boyandıkları rengi başkalarına da sürmek isterler. Zira her insan kendi renginde, kendi inancında ve kendi karakterinde adam arar; başkalarının kendisine uymasını hiç değilse gönüldaş olmasını arzular.(bk. Celal Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri, ilgili ayetin tefsiri)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun