Teravih örneğinde; Allah sırf peygamberi kılıyor diye bir namazı farz kılar mı?

Tarih: 26.05.2014 - 00:57 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Veya peygamberi kılmayı bıraktı diye farz kılmaktan vazgeçer mi?

"Sizin cemaatle teravih namazını kılmaya ne kadar arzulu olduğunuzu görüyorum. Benim çıkıp, size namazı kıldırmama engel olan bir husus da yoktu. Ancak ben size, teravih namazının farz olmasından korktuğum için çıkmadım." (Buharî, Teheccüd, 57)

- Teravih, Ramazan ayına mahsus olmak üzere yatsıdan sonra kılınan namaz.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Teravih namazını başlangıçta cemaate bizzat kıldıran Hz. Peygamber (asm), ümmetinin yükünü arttırabileceği düşüncesiyle bu uygulamadan vazgeçmiştir. Onun bu namazı iki veya üç gün mescidde kıldırdığı, cemaatin gittikçe çoğaldığını görünce mescide çıkmadığı ve bunu Allah’ın farz kılabileceği endişesiyle yaptığını söylemiştir:

"Sizin bu namazı kılma hususunda ne kadar istekli olduğunuzun farkındayım; onu size kıldırmama da bir engel yok. Fakat teravihin size farz kılınmasından endişe ettiğim için çıkıp kıldırmadım. Şayet farz kılınacak olsa, bunu hakkıyla yerine getiremezsiniz." (Buhârî, Teheccüd, 5, Terâvîh, 1; Müslim, Müsâfirîn, 177-178)

Allah’ın izniyle Peygamber Efendimiz (asm)'in de Kur'an ayetleri dışında farz veya haram olduğunu söylediği emir ve yasaklar vardır. Nitekim,

 “Kendilerine kitap verilenlerden Allah’a ve ahiret gününe iman etmeyen, Allah’ın ve Resulünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini din edinmeyenlerle, ezilip büzülüp kendi elleriyle cizye verinceye kadar savaşın.” (Tevbe, 9/29)

mealindeki ayette ve benzerlerinde bu açıkça ifade edilmiştir.

"Allah’ın haram kıldığı..." denildikten sonra, Resülünün haram kıldığı da ayrıca belirtilmiştir. Bu nedenle her ikisini de sadece Allah’ın haram kıldığı ayetler olarak sınırlamak yanlış olur. Allah’ın haram kılması ayetlerle olduğuna göre, Resülünün haram kılması bundan ayrı olmalıdır. Ancak Resülünün haram kılması veya helal kılması da Allah’ın izni iledir.

Peygamber Efendimiz, şahsî hayatında dinin emirlerini en zirvede yaşamaya çalışırdı. Gece ayakları şişinceye kadar namaz kılardı. Ama buna rağmen hemen her konuda ümmetinin hepsinin uygulayabileceği ölçüde dinin emirlerini tavsiye ederdi. Hz. Ayşe validemizin açıklamasıyla O, "İki şey arasında muhayyer bırakıldığında, ümmeti için kolay olanı seçerdi." (Buhari, Menakib 23; Müslim, Fezail 77)

Meselâ, misvak konusunda "Eğer ümmetime zor gelmeyeceğini bilseydim, her namaz öncesinde, misvak kullanmalarını emrederdim.” (Buhârî, Cuma, 8) buyurmuştur.

Teravih namazının Allah tarafından farz kılınır endişesi ile bırakması da, O'nun ümmetine olan şefkat ve merhametinin ayrı bir tezahürüdür.

Ayrıca, sahabe efendilerimizin bu namaza olan şevkleri ve teravih namazının önemi de Allah tarafından teravih namazının farz kılınabileceği hissini Peygamberimiz (asm)'e vermiş olabilir.

Diğer taraftan, Peygamber Efendimiz (asm) bu namazı sürekli cemaatle kılmaya devam etseydi, ümmetin bunu farz olarak anlama ihtimali de olabilirdi. Bu ihtimali de yok etmek için böyle bir ifade kullanmış olabilir.

Şunu da hatırlatmakta fayda görüyoruz ki, Peygamber Efendimiz (asm), farz olmasa bile teravih namazının öneminden ve sevabının çokluğundan dolayı, ona dikkat çekmek ve ümmetin ihmal etmesine meydan vermemek için böyle bir ifadeyi de yine Allah’ın izniyle söylemiş olabilir. Nitekim Peygamber Efendimiz (asm),

“Ramazan ayını inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek ihya eden kimsenin geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, Terâvih, 1)

buyurarak, buna dikkat çekmiştir. Çünkü hadiste geçen gece ibadetinden, teravih namazının kastedildiği yorumu yapılmıştır.

Özetle, gerek Peygamber Efendimiz (asm)'in uygulamalarından gerekse sözlü teşviklerinden hareketle İslâm âlimleri, teravih namazının erkek ve kadın her Müslüman için sünnet olduğu konusunda görüş birliğine varmıştır.

Hanefîler, Şâfiîler, Hanbelîler ve bazı Mâlikîlere göre bu namaz müekked sünnettir. Orucun değil Ramazan ayının sünneti olduğundan, oruç tutamayanlar da bu namazı kılar.

Fıkıh kitaplarında teravihin kadınlar için de sünnet olduğuna vurgu yapılması, bu namazı erkeklere mahsus kabul eden bazı fırkalara reddiye amacı taşımaktadır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun