Tanrı, bilim değildir inançtır, önermesi doğru mu?

Tarih: 07.09.2016 - 03:56 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Bilim evrenin Tanrı olmadan da olabileceğini söylüyor bilime göre hayvanlarda insanlar gibi doğanın parçasıdır ve insanlar hayvandan gelmiştir bizde hayvan olarak doğa bilirdik bizimde yaşama Hakkı'mızı dini nedenlerden ötürü elimizden alabilirlerdi.
- İyi bir ahlak tüm dinlerden üstündür. Biz sahip olduğumuz aklımızla bu sonuca ulaştık biz dinsiz doğduk eğer Tanrı olsaydı bizi dinsiz yaratıp hesap sormazdı.
- Ben her şeyi yaratan Tanrı yok demiyorum benim mantığıma göre yok diyorum biz Tanrı kavramını tanımlayamayız ama İslam’ın gerçek dışı batıl olduğu gerçek.
- Evrim teorisi tesadüflere dayanır ve bilim Evrimi kanıtladı buda yaratılış felsefesinin çöpe gitmesi anlamına geliyor.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

“Tanrı bilim değil inançtır. ” önermesi saçma bir önermedir. 

Öncelikle bu önerme kendi cinsinden olmayan bir sıfatla Tanrı’nın neliğini açıklamaya yanlışına düşmektedir.

Tanrı, bilim, inanç kavramları birbirlerinden farklı anlamlara sahiptir. Bunları bir araya getirerek kurulan önerme anlamsız bir dil oyunundan ibarettir.

Örnekleyecek olursak, “Hayat zaman değil, mekândır.” gibi bir önermeden farkı yoktur.

İkincil olarak, doğrunun kaynağının yalnızca bilim olduğu varsayımına yönelik bir inancı içermektedir.

O halde her ne kadar saçma da olsa ilk önermeyi esas alacak olursak “Doğru olan bilimdir.” şeklindeki bu kesin yargı, bilim tarihinin de gösterdiği gibi kuşkusuz bir ispattan yoksun olduğu için kendince bir inançtan ibarettir.

O halde “Bilim tanrıdır.” gibi bir sonuç iddia edilmektedir.

Nitekim Feuerbach’ın da belirttiği gibi, bu yeni bilim kilisesi anlayışının bir tezahürüdür.

Bilimin Tanrı hakkında konuşması onun işi değildir.

Ne bilimin deney ve gözleme dayalı metodunda ne de araştırmasına konu edindiği var olanlar dünyasında, madde ve yaratılmışlık dışında olan bir alan söz konusu değildir.

Olabilirlik üzerine konuşmak da bilim değildir.

Bilim matematiksel olasılık üzerine özellikle kuantum alanında durur. Bunun dışında olabilirlik yargısı aynı ölçüde olabilemezi de içermektedir.

Önemli olan olandan yola çıkarak çıkarımlarda bulunmaktır.

Dinsiz doğduğunu varsaymak, tam anlamıyla kurgusaldır.

Her şeyden önce din akıl yetisi üzerine bir tekliften ibarettir. Tanrı’nın varlığını idrak etmek için yetkin bir akıl gereklidir.

İkinci olarak da din tüm evrenin belli yasalarla belli sonuçları verecek şekilde idaresi anlamına da gelmektedir. İşte yetkin akıl bu yasaları öğrenince, düzeni ve düzen koyucu ile amacını algılayacak konuma ulaşmış olmaktadır.

Doğum durumunda bir erkek ve dişiden yaratılmak, içinde yaşanılacak uygunlukta bir dünyaya gelmek, genetik kodların sürekli kendini yenilemesi sistemleri gibi bir dizi genomik ve epigenomik ince ayar söz konusudur. Bu ayarların en ufak değişimi yaşamı olanaksız kılmaktadır.

15 milyar ışık yılı boyunca devam eden bu hassas ayar dışına çıkılamaz bir zorunluluk içermektedir.

O halde bilim bize varlığımızın tesadüf değil, bir dizi uygunlukların ürünü olduğunu söylemektedir. Bu uygunluklar zorunlu var oluşumuzu açıklarken, din olgusunun naturel olduğunu göstermektedir.

Ahlak, köken olarak yaratılış anlamını ifade eden “hulk” mastarından türemiş bir isimdir.

İnsan olarak yaratıldığımız için ona uygun davranmaktayız. Bu ise köken olarak dine bağlı bir ahlak olduğunu göstermektedir.

İlave bilgi için tıklayınız:

Evrimi sadece dine inananlar kabul etmemektedir. Evrimi kabul ...
DNA'da Tanrı'yı görmek mümkün mü? Zihin okunabilir mi ...
Beyinde tanrı noktası var mı?
Ateist düşünce, okudukça, araştırdıkça, düşündükçe ulaşmak ...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 500+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun