Suizanna, yani töhmet altında kalmaya neden olacak şeyleri yapmak günah mıdır?
Değerli kardeşimiz,
“Bir şeye -bilerek- sebep olmak, onu yapmış gibi olur.” kaidesi gereğince, iyi veya kötü bir şeye sebep olmak o işe bir şekilde ortak olmak manasına gelir.
Fakat çoğu zaman insanın kastı, dahli olmadan bir suizanna sebebiyet verebilir. Böyle bir durumdan dolayı o suizancıların vebaline ortak olmaması gerekir.
Hz. Ömer (ra)’in şu sözü de konumuza ışık tutmaktadır:
“Kim kendini töhmet altında kalacak bir konuma sokarsa, kendisine suizanda bulunanları kınamaya hakkı yoktur.” (Kenzu’l-Ummal, h. No. 8815).
Bu demek değildir ki, kişi kendini töhmet altında bırakacak şekle sokması durumunda suizan edenin hiç günahı yoktur. Çünkü, bu töhmet altında bırakmanın çok farklı dereceleri vardır. İslam alimlerinin belirttiğine göre, bir kişinin aleyhine olabilecek emareler %99 olsa ve bir tek ihtimal kişinin lehine olsa, bu durumda suizannetmek günahtır.
Nitekim “Ey iman edenler! Zandan çok sakının. Çünkü zanların bir kısmı günahtır. Birbirinizin gizli hallerini araştırmayın. Kiminiz kiminizi gıybet etmesin.” (Hucurat, 49/12) mealindeki ayette de “zanların bir kısmının günah” olabileceğinden hareketle bütün suizanlara kapı kapatılmıştır. Bu husus, İslam’daki -kötülüğün önünü almak manasına gelen- “sedd-i zerayi” prensibine de uygun düşmektedir.
Hz. Peygamber (a.s.m)’in “Bu benim hanımımdır” diyerek gösterdiği davranış, onun nasıl titiz davrandığını göstermesi yanında, ümmetinin fertlerine de ihtiyatı elden bırakmamalarına dair fiilî bir derstir. Yoksa, töhmete kapı aralayan bir davranışın karşı tarafa suizan yapmasına cevaz verecek bir davranış değildir.(bk. Taberî, İbn Kesir, İbn Aşur, ilgili ayetin tefsiri).
Özetlersek; “Suizan” terkibindeki “Zan” kavramı kesin olmayan şey anlamına gelir. Bu sebeple bir konudaki bilgimiz, yüzde yüz olmadığı sürece o konuda suizanda bulunmak hatalı bir zandır. Karşı taraf yüzde seksen-doksan nispetinde bulunduğu konumuyla buna sebebiyet verse bile, onun hakkında suizannı helal kılmaz.
Son olarak şu hadis-i şerifi de hatırlamakta fayda vardır: Harise b. Nu’man’dan yapılan rivayete göre Peygamberimiz (a.s.m) şöyle buyurdu:
“Ümmetim üç şeyden kopamaz; bir şeyi uğursuz saymak, haset etmek ve suizanda bulunmak.”,
Bunun üzerine bir kişi “Yâ Resulellah! Bu durumlarla karşılaşan kimse, bunları nasıl bertaraf edebilir?” diye sordu, O da:
“Haset ettiğinde (içinde haset duygusu belirdiğinde), Allah’tan bağışlanmanı iste / tövbe istiğfar et. Bir kimse hakkında suizanda bulunduğunda (suizan duygusuyla karşılaştığında), onu tahakkuk ettirme / zannın doğruymuş gibi bir çizgi takip etme / kişiyi bununla gerçekten mahkum etme. Bir şeyden uğursuzluk çıkarma hissine kapıldığında, hiç oralı olma / o duyguyu göz ardır et ve işine bak.” (İbn Kesir, ilgili ayetin tefsiri).
Not: Bu açıklamalara bakıldığında, her ikinizin de -bir açıdan- haklı olduğu ortaya çıkar.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Akla ve mantığa aykırı olduğu bahanesiyle, Buhari gibi güvenilir hadis kaynaklarındaki bazı hadisleri temizleme cüretinde bulunanlara ne dersiniz?
- Kul, Allah'a kavuşmayı çok arzuluyorsa, Allah da kuluna kavuşmayı çok arzular mı?
- Enfal Suresi, 48. ayete göre şeytan ne görmüştür?
- Meleklere, karıncalara ve balıklara varıncaya kadar, yer ve gökte yaşayan tüm varlıklar, insanlara hayır öğreten kişiye, rahmet duası ederler, anlamında bir hadis var mıdır?
- MÜDELLES HADÎS
- "Fantezi futbol" diye bilinen oyunu oynamak haram mıdır?
- "Ahirette en çok huzur içinde olan, çok düşünendir." sözünü nasıl anlamak gerekir?
- İcma veya ihtilaflı görüş ile haram olan bir meseleyi ihlal etmenin günahı aynı mıdır?
- Kur'an-ı Kerim'de zikir hakkındaki ayetleri açıklar mısınız?
- İbn Âşur kimdir?