Şii alimler, neden Ebu Hureyre'den rivayet edilen hadisleri kabul etmiyorlar?

Tarih: 04.06.2011 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Şiiler, sadece Ebu Hureyre'den değil, birçok sahabiden hadis almamaktadır.

ŞİA'DA HADİS

a) Şia'ya Göre Sahih Hadis:

Allah Teâla'nın uymamızı emrettiği(1) Hz. Muhammed (asm)'in söz, fiil, davranış ve tasvipleri demek olan hadis-i şeriflerin, Müslümanlar için büyük önemi vardır. Hadisler, Kur'an-ı Kerim'den sonra İslâmiyetin ikinci kaynağı olmuştur. Kur'an-ı Kerim'i, Yüce Allah'ın maksadına uygun bir şekilde anlamak ve mücmel, âmm ve mutlak bırakılmış ayetlerin neye nasıl delalet ettiğini kavramak için mutlaka Hz.Peygamber (asm)'in söz, fiil ve takrirlerine ihtiyaç vardır. Bu da ancak sünneti bilmekle olur.

İşte bu ve benzeri sebeplerden dolayı önemi son derece büyük olan hadis, Şia nezdinde de mühimdir. Bizde olduğu gibi onlar da Kur'an-ı Kerim'den sonra hadisi ikinci kaynak olarak kabul etmekteler.(2) Ancak bir hadisin sahih olması için ileri sürdükleri şartlar ve sahih hadisin tarifinde getirdikleri izah bakımından son derece önemli boyutları olan farklılıklar vardır. İleride görüleceği üzere bu farklılıklar, ciddi neticeler ortaya çıkaracak ve Ehl-i sünnetin bütün kaynaklarına güvenilemiyeceği iddiasını getirecektir.

Şia'ya göre sahih hadis'in tarifi aynen şöyledir:

Sahih Hadis: Şaz bile olsa, müteaddit olmak suretiyle, bütün tabakalarda adalet ve zabt sahibi olan İmamiyye mezhebine mensup ravilerin, ma'sum imama ulaşıncaya kadar muttasıl bir senetle yaptıkları rivayetlerdir.

Şimdi bu tariften Şii müelliflerin çıkardığı sonuçları ve sahih hadis için koydukları şartları teker teker verelim:

1. Senedin muttasıl olması, herhangi bir yerinde kopukluk olmaması şarttır. Aksi takdirde sahih olmaz.

2. Ma'sum kabul edilen imamlardan birine ait olması lazımdır. Yani Hz. Peygamber (asm)'e veya ON İKİ imamdan birine ait söz, fiil veya takrir olması gerekir.

3. Adalet sahibi ravilerin rivayeti olmalı. Yoksa sahihlikten hasene düşer.

4. İmâmiyye mezhebine mensup bir ravinin(3) rivayet etmiş olması da sahih hadisin diğer bir şartıdır.

5. Hadisin şaz olması, yani başka bir mu'teber ravinin veya ravilerin rivayetlerine zıt olması da(4) hadisin sıhhatine mani değildir.(5)

Şia, hadisin ve hadis ravisinin makbul ve muteber olması için, yukarıdakilere ilâveten şu iki şartın da mutlaka bulunmasını ister:

a. Ravinin mutlaka İmamiyye mezhebine tabi olması gerekir. Aksi halde diğer Şii fırkalara mensup bile olsa makbul değildir.

b. Şii imamların, sika, yani güvenilir olduğunu söylediği kimselerin rivayeti olması lazım. Yoksa bu iki şartı taşımayan ravilerin yaptığı rivayetler makbul ve muteber değildir.(6)

Ayrıca İmamiyye Şiası, diğer Şii fırkalardan ve Ehl-i Sünnet'ten hiçbir rivayeti kabul etmediği halde, kendi mezhebine mensup olan herkesin rivayetini kabul edebiliyor. Hatta, İmamiyye Şia'sına mensup olup da o mezhebin esaslarını yaşamayan bir raviden bile rahatlıkla hadis alıyor. Buna mukabil, Ehl-i Sünnetin ravilerinden ve eserlerinden hiç bir bilgiyi kabul etmez. Sadece kendi eserlerinde bulunan bir bilgiye veya görüşe uygunsa alır. Bunun dışında Ehl-i Sünnet'in bütün eserleri ve o eserlerde bulunan raviler, Şia nezdinde makbul ve muteber değildir(7).

Şia, kendi mezhebinin dışındakilerden hadis almamayı esas kabul ederken, Ehl-i Sünnet her hususta olduğu gibi, bu meselede de mutedil davranmış ve Ehl-i Sünnetten olmayanları "Ehl-i Bid'adır" deyip atmamıştır.

Bu meselede de Ehl-i Sünnet ulemasının çoğunluğu hissi davranmaktan kaçınmış, soğukkanlılık ve sağduyu ile hareket etmeyi tercih etmiştir. Ahlaken mazbut, sadûk ve diyaneti yerinde olup da kendi mezhebine davet etmeyen ehl-i bidayı tamamen atmamıştır. Pek çok alim, böylelerinden hadis almıştır. Hatta Buhari'de bile bu çeşit kimselerin rivayetlerine rastlanmaktadır. Ancak, küfrü zahir olan ve bilhassa mezhebinin, mezhebdaşının menfaati için yalanı helâl sayan ehl-i bidaya mensup kimseler terkedilmiş, hadisleri alınmamıştır.(8)

b) Şia'nın Hadis Aldığı Kimseler:

Şia, hadis alırken sadece ve sadece Ehl-i beyt'ten aldığını iddia eder. Başka bir yolu ve tariki asla kabul etmez.(9)

Kendilerince muteber Şii kitaplardan Aslu'ş-Şia'da müellif şöyle der: Şia, hadis-i nebeviyi kabul ederken sadece Ehl-i Beyt'ten ve onun yoluyla gelen sahih turuklardan alır. Bu yol ise şöyledir "İmam-ı Cafer-i Sadık babası Bakır'dan, o da babası Zeynu'l-Âbidin'den, o da Hasen'den, o da babası Emiril-Müminin Hz. Ali'den, o da Hz. Peygamber'den" tarikıdır. (10)

Şia, Ehl-i Beyt'in dışında hiçbir kimseden hadis almaz.

Şia anlayışında ravinin değeri, rivayet ettiği hadis kadar ehemmiyet arzeder. Şiayı medheden, onların iyiliğini ifade eden hadisleri ve sözleri ne kadar çok rivayet ederse o nisbette değer ve kıymeti artar. Şia'nın Ebu Abdullah'a nisbet ettiği bir rivayete göre o şöyle demiştir: Ravilerin değer ve kıymetini, bizden yaptıkları rivayet mikdarına göre ölçün. Onların kadrü kıymeti bizden yaptıkları rivayetlerin iyiliğine göredir.(11)

Bu ifadelerden açıkça anlaşıldığına göre, Şia, Hz.Peygamber (asm)'den aldığını iddia ettiği hadisleri, sadece Hz. Ali (ra) yoluyla alıyor. Bütün ashab-ı kiram bir yana bırakılarak, bir tek sahabîden hadis aldıkları anlaşılıyor. Daha sonra bu tariki baba-oğul yoluyla Cafer-i Sadık'a kadar getirip ondan da Şii olduğunu kabul ettikleri raviler vasıtasıyla hadisleri elde etmiş oluyorlar.

O halde bu tarikin dışındaki bütün rivayetler, o rivayetleri yapan bütün sahabîler ve bu sahabîlerin yaptıkları rivayetleri biraraya getirip eser telif eden başta Kütüb-i Sitte imamları olmak üzere bütün musannıflar, müellifler ve diğer imamlar ne olacak? Nasıl bir hüküm vereceğiz. Makbul mü, değil mi? Bütün Müslümanların sahih kabul ettiği hadis kitaplarının Şia nezdinde hükmü nedir? Şayet bunların bir değer ve önemi yoksa, makbul ve muteber değilse, bu kadar sahih eserler ve bu eserlerde bulunan hadislerden hareketle elde edilen itikâdî, ameli, hukukî ve içtimaî hükümler tamamen yanlış mı oluyor? şeklinde yüzlerce istifham ortaya çıkacağı gibi islâmi esas ve temellere de şüpheler girmiş olacaktır.

İşte bu ve benzeri sebeplerden dolayı, bugünkü manada imamiyye veya Ca'feriyye mezhebinin, başta sahabey-i kiram olmak üzere, Kütüb-i Sitte ve diğer muteber eserlerimize nasıl baktıklarını kısaca belirtelim.

c) Şia'ya Göre Ehl-i Beytin Dışındaki Sahabî Ravileri

Daha önce de temas ettiğimiz gibi, Şia, Ehl-i Beyt dediğimiz Hz. Ali (ra) ve onun soyundan gelenlerden başkasından hadis almadığını açıkça belirtmekle kalmaz, diğer sahabî ravilerinin hiçbir önem ve değere sahip olmadığını söyler...

Nitekim Şia, Ehl-i Beyt'ten başkasından hadis almadıklarını belirttikten sonra aynen şöyle der:

"Ama Ebu Hureyre, Semure b. Cündüp, Mervan b. Hakem(12) Amr İbnul-As ve benzerlerinin(13) yaptıkları rivayetlere gelince, bu rivayetlerin İmamiyye (veya Ca'feriyye) nezdinde sinek kadar değeri yoktur. Bunların durumları, zikretmeye değmeyecek kadar açıktır." (14)

Şu rivayetler Şia'nın bu sahabeye bakışını açıkça ortaya koymaktadır:

"Ebu Hureyre, Abdullah b. Ömer ve Aişe'nin hadisleriyle amel edilmez."(15)

İşte Şia, sahabenin en önde gelenlerinden ve en fazla hadis rivayet edenlerinden olan bu zatlara böyle bakıyor.

Halbuki, sahabe-i kiramın hiç bir zaman dilinden gönlünden ve kalbinden eksik etmediği ve yüzden fazla sahabinin rivayet ettiği, dört yüz kadar turuku bulunan şu hadis(16) onlara, böyle bir şeyi yapmak şöyle dursun, düşünmeyi bile unutturacaktır.

"Kim benim adıma kasden yalan isnad ederse, cehennemdeki yerini hazırlasın."(17)

Şimdi bu hadis-i şerifi bilen ve Kainatın Efendisi (asm)'ın kudsi medresesi ve tekkesi olan Suffa'nın demirbaş mühim bir talebesi, müridi ve namdarı sadık ve hafız bir şakirdi(18) olan Ebu Hureyre -haşa- Allah'ın Resulü (asm)'ne iftira etsin ha?(19)

Diğer taraftan Hz. Ebu Hureyre (ra), Hz Peygamber (asm)'in duasına mazhar olmuş ve duyduğu hadisleri bu dua-yı Nebevi'den sonra bir daha unutmamıştır.(20) Allah'ın Resulü (asm)'nün, kendisine iftirada bulunacak birisine dua buyurması mümkün müdür? Bunu o zat-ı mübareğe nasıl reva görebiliyorlar gerçekten anlamak güç.

Ayrıca Allah'ın Resulü (asm)'nün hanımı ve Kur'an-ı Kerim'in teyidiyle müminlerin annesi(21) olma şerefine nail olmuş, İfk hadisesi vesilesiyle de Allah tarafından tebrie edilmiş birisine dil uzatmak, hiçbir mü'mine yakışmaz Allah ve Rasülü (asm)'nü tanıyan bir kimse böyle bir iftiraya tenezzül etmez.

İlave bilgi için tıklayınız:

Ebu Hureyre hakkında kısaca bilgi verir misiniz? Çok hadis rivayet etmesinin nedenleri nelerdir? Rivayet ettiği hadislere yapılan eleştirilere nasıl cevap vermek gerekir?

Dipnotlar:

1. bk. Bakara, 143, 285; Ali İmran, 32; Nisa, 59,69; Haşr, 7; Tegabün, 12; Necm,4. vs.
2. Muhtasaru't-Tuhfe, 50-51.
3. Sahih ve hasen hadis için mutlaka imamı ravi'nin rivayet etmiş olması şartını koşan Şia. lmamî olmayanların yaptığı rivayete "Müvessek" hadis ismini verir. Şia mezhebinden birisi bile olsa İmamiyye Mezhebine mensup olmayan birisinin yaptığı rivayet müvessek hadis olmaktan kurtulamaz ve makbul değildir. Bk. Mikbasu’l-Hidâye, 33; er-Riâye, 77,84,85.
4. Şia bu hususta ihtilaf etse de mu'teber görüşün böyle olacağını ifade ederler. Bk. er-Riâye, 77. 80.
5. er-Riâye, 72, 84, 85; Mikbasul-Hidâye, 33.
6. er-Riâye, 84-85.
7. Mikbasul-Hidâye, 35; er-Riâye, 189.
8. bk. Bâisü'l-Hasis, 83-84; Kütüb-i Sitte Muhtasarı, II, 6-10; Şerhu Manzûme-i Beykûniyye, 184-185; Mizanül-l'tidal, I, 5.
9. eş-Şiatü'1-lmamiyye, 117.
10. Aslu'ş-Şia, 79.
11. Mecmau'r-Ricâl, I, 11-12.
12. Mervan b. Hakem'ln sahabî olmadığı söylenmektedir. bk. el-lsâbe, IH, 477; Tehzibu't-Tehzib, X, 91.
13. Benzerlerinden maksat ileride görüleceği üzere 3-5 sahabînin dışındakilerin tamamıdır.
14. Aslu'ş-Şia, 79, Üstelik bu eserin sahibi Şiay-ı imamiyye ile Ehl-i sünnet arasında fazla bir farkın olmadığını da iddia etmektedir. Sahabe-i kiram'a böyle bir iftirada bulunmak acaba pek fark sayılmaz mı?
15. Aslu'ş-Şia 161.
16. Nazmu'l-Mütenastr fi'1-Ehadisi'l-Mütevaür, 20-24.
17. Buhari, İlim, 38, Cenâiz, 33; Enbiya, 50; Müslim, Zühd. 72; Ebu Davud flim. 4; Diğer kaynaklar için bk, Mü'cemu'l-Müfehres, V, 549.
18. Mektubat, 118.
19. Hz. Ebu Hureyre'nin "Ya Resûlullah sizden çok güzel şeyler işitiyorum. Fakat ezberimde tutamıyorum." demesi üzerine Allah'ın Resulü (asm) de unutmaması için dua buyurmuştur. bk. Buhari, İlim, 42,1. 38: Müslim, Fezâilu's-Sahabe 159, h. no: 2492, IV, 1939: Tirmizl, Menakib, h. no: 3833, 3834, DC 365, 366.
20. Ahzab, 33.
21. Nur, 11-12: Fürkan, 4: Sebe, 43: Ahkaf. 28.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun