Sebe Suresi 44. ayette "Senden önce onları uyarmakla görevli bir peygamber göndermedik" buyuruluyor. Madem uyarıcı göndermemiş, niye imtihan ediyor?

Tarih: 14.12.2009 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Her ne kadar ayetin ifade tarzı, bu topluma baştan beri hiçbir peygamberin gelmemiş olduğu anlamını düşündürüyorsa da, naklî ve aklî deliller burada kastedilenin şu olduğunu göstermektedir:

Bunların hidayet yolunu tanımalarından sonra, içine düştükleri dalâlet döneminden beri kendilerine bir uyarıcı gelmemişti.

“Ataları uyarılmamış, hâliyle, kendileri de gaflette giden bir topluluğu uyarmak için gönderilmişsin.”  (Yasin, 36/6).

Alimlerin büyük çoğunluğuna göre, ayetin anlamı mealini verdiğimiz gibidir. Buna göre, uyarılmamış olanlar Arapların yalnız fetret dönemi denilen devirde, Hz. İsa (as) ile Hz. Muhammed (a.s.m) arasındaki devirde yaşayan ataları kastedilmiştir ve bunlar genel kuralın dışında bir istisna teşkil etmektedir.

Nitekim, Alusi’nin de ifade ettiği gibi, uyarılmamış olan babalarından maksat, en yakın babalarıdır. Uzak babalarına gelince, onları Hz. İsmail (as) uyarmış ve kendilerine Hz. İbrahim (as)’in şeriatı ulaştırılmıştı. (bk. Alusî, ilgili ayetin tefsiri)

Ayrıca uyarıcı iki anlama gelir: Birincisi: Allah tarafından vahiy alan peygamber. İkincisi: Bir peygamber olmamakla beraber, ilham ile veya başka bir peygamberin öğretilerinden istifade ederek uyarıcılık yapan kimse. Bu ayette Arapların yakın babalarına gelmediği ifade edilen uyarıcı, peygamber olandır. Yoksa, Zeyd b. Amr b. Nufeyl, Kus b. Saide gibi peygamber olmayan uyarıcılar yine vardı.(Alusî, a.g.y).

Halbuki, biz onlara okuyup ders yapacakları, okuyup aralarında ders haline getirecekleri, okuyup anlamaya çalışacakları ve hayatlarını onunla düzenleyecekleri bir kitap göndermemiştik şimdiye kadar. Yani bu adamların daha önce bu Allah’tandır dedikleri bir kitapları, bir sahifeleri olsa da bak biz Allah’a bağlıyız, biz bu kitapla hayatımızı düzenliyoruz, Allah daha önce okumak ve amel etmek üzere bize bu kitabı gönderdi deseler. Halbuki bağlandıkları, dayandıkları böyle bir kitapları da yok ellerinde. Biz atalarımızın yoluna bağlıyız, diyorlar, kimse bizi atalarımızın dininden ayıramaz, diyorlar, ama atalarından kendilerine intikal eden bir kitap da gösteremiyorlar. Halbuki ata olarak daha önceki atalarına gitselerdi, daha önceki ataları olan peygamberlere gitselerdi, elbette reddettikleri bu kitabın aynısının onların hayatını düzenlediğini göreceklerdi.

Bundan önce Allah’tan başkalarına ibadet etmelerini, Allah’tan başkalarını dinlemelerini onlara öğreten, öğütleyen hiçbir kitap, hiçbir elçi göndermedik. Ellerinde böyle bir kitapları da yok. Hal böyleyken, şimdi bu adamlar Kur’an’ı reddedip küfre ve şirke sarılırlarken, bu küfürlerini, bu şirklerini neye dayandırıyorlar? Hangi kitaba, hangi elçiye dayandırıyorlar? Hayır hayır, onlar bir bilgiye değil, bir delile, bir kitaba, bir peygambere değil, sadece zanlarına, sadece hevâ ve heveslerine dayanarak, cehâletlerinden kaynaklanan bir sapıklıkla hareket ediyorlar.

Maturidiye göre Allah’ın varlığına inanmak, -peygamber gönderilmeden de- gereken bir görevdir. Buna göre, bu insanlar da Allah’a iman etmekle imtihan edilmektedir.

İlave bilgi için tıklayınız:

Her kavme peygamber gönderilmiş midir?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun