Sapıtanları ve saptıranları haber veren hadis var mı?
- Alimlerin ölmesiyle ilmin gideceği, bazı cahillerin de hem sapıtacağını hem de başkalarını sapıttıracağını bildiren bir hadis varmış.
- Bu hadisin tamamı nasıldır, hadisi açıklar mısınız?
Değerli kardeşimiz,
Konuyla ilgili bir hadis rivayeti şöyledir:
"Allah Teâlâ ilmi insanların hafızalarından silip unutturmak suretiyle değil, fakat alimleri öldürüp ortadan kaldırmak suretiyle alır. Neticede ortada hiçbir âlim bırakmaz. İnsanlar bir kısım cahilleri kendilerine lider edinirler. Onlara birtakım meseleler sorulur; onlar da bilmedikleri halde fetva verirler. Neticede hem kendileri sapıklığa düşer, hem de insanları saptırırlar." (Buhârî, İlim 34; Müslim, İlim 13)
Bu hadiste kastedilen ilmin Kur'an ve Sünnet ilmi olduğu açıktır. Hadisin mahiyet ve muhtevası bunu gayet açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
Hadis açıklayan alimler, ilmin yok olması, alimlerin ortadan kalkması ve bilgisizliğin yayılıp cahillerin toplumların başına lider olması ahir zamanda, kıyamete yakın dönemde olacaktır, derler.
Buna karşılık Kadı İyaz: “Bu hâl ve vaziyet, kesinlikle doğruyu haber veren Resûl-i Ekrem Efendimizin söylediği gibi zamanımızda ortaya çıkmıştır." demektedir. Bedreddîn el-Aynî, o kadar çok aulemâ, fukahâ ve büyük muhaddislerin bulunduğu bir zamanda yaşayan Kadı İyaz'ın böyle söylemesine şaşar. Çünkü kendi zamanında İslâm diyarları önceki asırlara kıyasla fakih ve muhaddislerden mahrum durumdadır; birtakım cahiller de fetva makamındadır. O, bütün bunları söz konusu ederek ne diyeceğini bilemediğini söyler. Onlara gıpta eden, görüş ve düşüncelerini günümüze aktarmaktan bile aciz olan bizlerin, bugünkü halimize ne diyeceğimizi de biz düşünmeliyiz.
Gerçekten günümüzde dini ilimler alanı, o dönemlerle kıyas edilemeyecek derecede bir adam kıtlığı (kaht-ı ricâl) içindedir. Bugün, ortaya çıkan birçok yeni meselenin çaresi ve çözümü, geçmişte gerçekleşmiş benzer birtakım meselelere kıyas edilerek halledilmeye çalışılmaktadır. İlme yeni katkılar sağlayan ve günlük problemlere çareler üretebilen insanların sayısı sadece ülkemizde değil, İslâm dünyasında bile neredeyse parmakla sayılacak kadar azalmıştır.
Özellikle aklına estiği gibi fetva verenler, dînî ve ilmî kaygı taşımayanlar da çoğalmıştır.
Kur'an, Sünnet ve icmâ gibi şer'î bir asla dayanmayan şahsî ve indî görüşler, İslâm adına ictihad ve fetvâ olarak takdim edilemez.
Şer'î açıdan itibar edilen kıyas, İslâm nazarında muteber ve geçerli bir yoldur; İslâm hukukunun dört aslından dördüncüsüdür. Kur'an-ı Kerîm'in şu âyeti bunun delilidir:
"Ey görmek ve anlamak gücüne sahip olanlar! Olan olaylardan ibret alınız; (görülmeyen olayları görülenlere kıyas ediniz") (Haşr, 59/2)
Kur'an, Sünnet ve icmaya dayanan rey yani isabetli görüşler ise ictihad sayılır ve İslâm nazarında makbul olan, övülen rey budur.
Hiçbir ilmî vukûfa dayanmayan kıyas ve ictihadlar ise kötü karşılanır ve makbul sayılmaz. "Hiçbir surette bilmediğin şeyi söyleme." (İsra, 16/36) ayeti bu çeşit kıyas ve ictihadlar yapmanın caiz olmadığına delâlet eder.
Böyle yapanlar hem kendileri dalalete düşerler hem de insanları dalalete, sapıklığa sevketmiş olurlar.
Günümüzde özellikle sözlü ve yazılı basındaki, din âlimi olma vasfı taşımayan, buna rağmen din adına hükümler verenlerin birtakım görüş ve düşünceleri bu açıdan son derece ibret vericidir. Buna göre:
- İlim hafızalardan silinmek suretiyle değil, alimlerin ortadan kalkmasıyla yok olacaktır.
- Alimler, yeryüzündeki insanların en emin olanları, hayır ve faziletin timsalleridir.
- Alimleri faziletli kılan, sahip oldukları ilimdir.
- Müslüman toplumların görevi, ilme ve âlime değer vermek ve ulemânın sayısının artması için gayret etmektir.
- İlimsiz ve bilgisiz olarak din konusunda konuşmaktan ve fikir beyan etmekten son derece sakınmak gerekir.
- Alim olmayan kişilerin toplumların başına geçip onları yönlendirmesi sapıklığa yol açar.
- Kıyas ve ictihad dinin iki önemli unsuru olup, ehil olmayanlara bırakılamaz.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet