Sahabi misvaksız namaz kıldığı için fetih gecikti mi?

Tarih: 29.12.2025 - 19:05 | Güncelleme:

Soru Detayı

Anlatılana göre Hz. Ömer döneminde Şam şehri civarında müslümanlar bir kaleyi muhasara ediyorlarmış öğle vakti yaklaşmış amma fetih nasip olmamış Hz. Ömer buna kızıp Müslüman askerleri yanına çağırmış şuana kadar kalenin fetih okunmasının sebebi nedir kâfirler kimdir ki müslümanlara direniyorlar diye sormuş aranızda açıkça bir hata yapan olmadıysa bu kadar direnemezler demiş sonra ashabın hepsi tövbe ve istiğfar etmiş o sırada ashabdan biri ağlayarak Hz Ömer'in huzirana gelmiş ve Ey müminlerin emiri bu gece Teheccüde kalktığım vakti misvağımı arayıp bulamadım bir yanlış varsa ben yapmışımdır demiş Hz Ömer de tövbe ve istiğfara devam et demiş sonra bir saat geçmeden kale fetih olmuş. Bu kıssanın sıhhati ve kaynağı nedir Arapçasınını yazın İnşallah.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bu anlamda bir olay isim, kaynak ve senet verilmeden hikaye edilir ki denilerek nakledilir. Ancak olayın sahabilerle veya Hz. Ömer ile bir ilgisini bulamadık.

İlgili rivayet şöyledir:

ويحكى أن بعض عساكر المسلمين حاصروا حصنا من حصون الكفار فتوقف عليهم فتحه، فقال أميرهم : انظروا ماذا ارتكبتموه من البدع أو تركتموه من السنن حتى عسر علينا فتح هذا الحصن ؟ فنظروا فإذا هم قد أهملوا السواك فاستعملوا السواك ففتح اللّه عليهم الحصن

Rivayet edilir ki Müslüman askerlerden bir grup, kâfirlerin kalelerinden birini kuşatmıştı; ancak kalenin fethi kendilerine zorlaştı. Bunun üzerine komutanları şöyle dedi:

“Bakın, bu kalenin fethinin bize zor gelmesine sebep olacak hangi bidati işlediniz yahut hangi sünneti terk ettiniz?”

Araştırdıklarında, misvak kullanmayı ihmal ettiklerini fark ettiler. Bunun üzerine misvak kullandılar ve Allah da kaleyi onlara fetheyledi.

Müellif bu olayı naklettikten sonra şöyle der:

Şimdi düşün. Bir sünnetin terk edilmesinin bile böyle büyük bir etkisi varsa, haramları işlemenin, kutsalları çiğnemenin, yiyecek ve giyside haramla beslenmenin ve benzeri şeylerin etkisini sen kıyas eyle.

Böylece bilirsin ki, şeytanın kendilerini yüzüstü bıraktığı, kaçışa ve isyana sürüklediği kimseler bu hâle nereden ve nasıl düşmüşlerdir. (bk. Meşariul Eşvak, Ahmed bin en Nuhas ed Dimyati, s. 352)

Görüldüğü üzere bu olay enedi sahih olarak tespit edilmiş bir rivayet de değildir. Ahmed b. en-Nehhâs gibi müellifler bu tür olayları ibret ve irşad amacıyla, “ويُحكى  rivayet edilir ki” üslubuyla aktarırlar. Yani tarihî kesinlik iddiası yoktur, menkıbe, hikaye ve ibret rivayeti kategorisindedir.

Bu sebeple “Kesinlikle böyle oldu” denmez, “ibret için nakledilmiştir” denilir.

Alınacak ders ve hikmet

Burada asıl vurgu şudur: Manevî zaaf, fiilî zayıflığı netice verir. Küçük görülen bir sünnetin ihmali bile, disiplini, bereketi ve morali etkileyebilir.

Haramlar ve laubalilik arttıkça ciddiyet gider, birlik çözülür, sorumluluk bilinci zayıflar. Yani misvak meselesi “Misvak mucize yaptı” demek değildir, disiplin, ihlas ve sünnet bilincinin sembolüdür.

Bu açıdan mesaj çok yerindedir.

Nasıl okunmalı ki yanlış olmasın?

Doğru okuma şu şekilde olmalı:

“Bir sünnet terk edilince mutlaka yenilgi olur” veya “X olursa Y mutlaka olur” gibi düşünmek doğru olmaz.

“Günah ve ihmal, manevî gücü zayıflatır” veya “Ahlâkî çözülme, sonuçları etkiler” manasında okunduğunda ne hurafeye kayar ne de inkâra düşer.

Özetle:

Bu olay tarihî olarak kesin değil, ibret açısından vaaz ve ahlâk eğitiminde kullanılabilir ve ‘Rivayet edilir ki’ kaydıyla aktarılmalı.

Bu hikâye, aklı ikna etmekten çok kalbi uyandırmak içindir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun