Sahabe döneminde, recm ile öldürülen erkek sahabeler var mıdır?

Tarih: 09.06.2010 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Hz. Peygamber (asm)'in recm cezasına uygulama örnekleri:

1. İşvereninin eşiyle zina eden bekâr işçiye yüz değnek ve bir yıl sürgün cezası, kadına ise recm uygulanmıştır.

Ebû Hureyre ile Zeyd b. Halid el-Cühenî (r.anhumâ)'dan nakledildiğine göre, zina eden kadının kocası ile zina eden işçinin babası Resulullah (asm)'e başvurarak bu konuda "Allah'ın kitabı" ile hüküm vermesini istemişlerdir. İşçinin babası şöyle dedi:

"Benim oğlum bu adamın yanında işçi idi. Onun hanımı ile zina etti. Bana, oğlum için recm gerektiği haber verildi. Ancak ben onun adına yüz koyunla bir cariye fidye verdim. Bu arada bilenlere danıştım, (oğlum bekâr olduğu için) ona yüz değnekle bir yıl sürgün cezası, bunun karısına ise recm cezası gerektiğini haber verdiler." Bunun üzerine, Hz. Peygamber (asm) şöyle buyurdu:

"Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, aranızda Allah'ın kitabı ile hükmedeceğim. Cariye ve koyunlar geri verilecek. Oğluna yüz değnekle bir yıl sürgün gerek. Ey Üneys, sen de bu adamın karısına git. Eğer zinasını itiraf ederse, onu recmet."

Üneys kadına gitmiş ve kadın suçunu itiraf etmiş, Hz. Peygamber (asm)'in emri üzerine de recmedilmiştir. (Müslim, Hudûd, 25; Buhârî, Hudûd III, 38, 46, Vekâlet,13).

Ebû Hanife'ye göre, yüz değnek yanında bir yıl sürgün, ayete ilâve niteliğinde olup, ayet inince bu ilâve kısım neshedilmiştir. Ancak İslâm devlet başkanı böyle bir cezayı ta'zir cezası olarak verebilir.

2. Zinasını dört defa ikrar eden Mâiz b. Mâlik (r.a)'in recmedilmesi.

Mâiz b. Mâlik, Hz. Peygamber (asm)'e gelerek, "Beni temizle." dedi. Hz. peygamber (asm) "Yazık sana, çık git, Allah'a tövbe ve istiğfar et." buyurdu. Mâiz, pek uzaklaşmadan geri döndü ve "Ey Allah'ın Resulu! Beni temizle." dedi. Hz. Peygamber (asm) aynı sözlerle üç defa daha geri gönderdi. Dördüncü ikrarında "Seni hangi konuda temizleyeyim?" diye sordu. Mâiz; "Zinadan." dedi. Hz. Peygamber (asm) "Bunda akıl hastalığı var mıdır?" diye sordu. Böyle bir rahatsızlığı olmadığını söylediler. "Şarap içmiş olabilir mi?" diye sordu. Bir adam kalkıp içki kontrolü yaptı. Onda şarap kokusu tesbit edemedi. Hz. Peygamber (asm) tekrar "Sen zina ettin mi?" diye sordu. Mâiz "Evet." cevabını verdi. Artık emir buyurdular ve Mâiz recmedildi.

Recimden sonra onun hakkında sahabiler iki kısma ayrıldılar. Bir bölümü Mâiz'in helâk olduğunu, başka bir grup ise onun en faziletli tövbeyi yaptığını söylediler. Bu farklı yaklaşım üç gün sürdü. Daha sonra yanlarına gelen Resulullah (asm) "Mâiz b. Mâlik için dua edin." buyurdu. "Allah Mâiz'e mağfiret eylesin" dediler. Ve devamla şöye buyurdular: "Mâiz öyle bir tövbe etti ki, bu tövbe bir ümmet arasında paylaştırılırsa onlara yeterdi." (Müslim, Hudûd, 22; eş-Şevkânî, Neylül-Evtâr, VII, 95,109; ez-Zeylaî, Nasbu'r-Râye, III, 314 vd.).

3. Gâmidiyeli evli kadının zinadan dolayı recmedilmesi.

Mâiz'in recmedilmesinden kısa bir süre sonra Ezd kabilesinin Gâmid kolundan bir kadın geldi ve "Ey Allah'ın elçisi! Beni temizle." dedi. Hz. Peygamber (asm) "Yazıklar olsun sana. Çık git, Allah'a tövbe ve istiğfar et." buyurdu. Kadın dedi: "Beni, Mâiz'i çevirdiğin gibi geri çevirmek istiyorsun." Hz. Peygamber (asm), "Sana ne oldu?" diye sordu. Kadın, kendisinin zinadan gebe olduğunu söyledi. Bunun üzerine "Sen mi?" buyurdu. Kadın "Evet." dedi. Hz. Peygamber (asm) "Doğuruncaya kadar git." buyurdu. Kadının bu arada geçimini Ensar'dan bir adam üstlendi. Daha sonra Hz. Peygamber (asm)'e gelerek; "Gâmidli kadın doğurdu." dedi. Çocuğun bakımını da Ensar'dan birisi üzerine aldı ve kadın recmedildi. (Müslim, Hudûd, 22, 23, 24; İbn Mâc'e, Diyât, 36; Mâlik, Muvatta', Hudûd, II).

Başka bir rivâyette, çocuk sütten kesilinceye kadar emzirmesine izin verildiği, recm sırasında Hâlid b. Velîd (r.a)'ın üzerine kan sıçraması üzerine, kadın hakkında kötü sözler söylediğini işiten Hz. Peygamber (asm)'in şöyle buyurduğu nakledilir:

"Ey Halid, yavaş ol!.. Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim; bu kadın öyle bir tövbe etti ki, onu zulüm ve haksız olarak vergi alan bir kimse yapsaydı, şüphesiz mağfiret olunurdu." Sonra kadının hazırlanmasını emrederek cenazesini kılmış ve kadın defnedilmiştir. (Müslim, Hudûd, 23).

4. Evli bulunan Yahudi erkeği ile Yahudi kadınının zina sebebiyle recmedilmesi.

Abdullah b. Ömer (r.a)'tan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (asm)'e, zina etmiş bir Yahudi erkeği ile bir Yahudi kadını getirmişler. Allah elçisi, Yahudilere, Tevrat'taki zina hükmünü sormuştur. Yahudiler; "Yüzleri karaya boyanır, sırt sırta hayvan üzerine bindirilip sokaklarda dolaştırılır." demişler. Tevrat getirilmiş, ancak okuyan Yahudi genci recm ayetine gelince ceza kısmını parmağı ile kapatıp atlayınca durumu farkeden ve Yahudi iken İslâm'a giren Abdullah b. Selâm, Hz. Peygamber (asm)'e Yahudi gencinin Tevrat'ın üzerinden elini kaldırmasını emir buyurmasını istemiştir. Yahudi elini kaldırınca recm ayeti görülmüş ve her iki Yahudi hakkında da evli olarak zina ettikleri için recm uygulanmıştır. (Müslim, Hudûd, 26).

Bera b. Azib (r.a)'ten nakledilen, iki Yahudinin recmedilmesi olayı ise şöyledir:

"Hz. Peygamber (asm)'e, yüzü kömürle karartılmış ve dayak vurulmuş bir Yahudi getirildi. Allah elçisi Yahudilere, evlilerin zinasının Tevrat'taki hükmünü sordu. Onlar, bu şekilde olduğunu söyleyince, bir Yahudi bilginine "Sana, Tevrat'ı Musa ya indiren Allah aşkına soruyorum. Zina edenin Tevrat'taki hükmü nedir?" diye sordu. Yahudi bilgini; "Tevrat'ta recim var. Fakat zina eşraf arasında artınca, şerefli birini getirirlerse serbest bırakır, yoksul biri yakalanırsa onu recmeder olduk. Bu iki sınıfa eşit ceza için recmi terkettik, kömürle boyayıp, dayak vurmayı recmin yerine koyduk." dedi. Bunun üzerine, Hz. Peygamber (asm) şöyle buyurdu: "Allah'ım! Senin emrini onlar değiştirdikten sonra ilk uygulayan benim." Bunun üzerine emir verdi ve Yahudi recmedildi." (Müslim, Hudûd, 28).

Bazı İslâm müctehidlerine göre ehl-i küfür, Müslüman mahkemesine başvurursa, hâkimin mutlaka Allah'ın hükmü ile amel etmesi gerekir. Onlar bu konudaki muhayyerliğin neshedildiğini söylerler, Hanefiler ve İmam Şâfiî'den bir görüşe göre bu esas geçerlidir. Ancak Ebû Hanife şöyle demiştir: "İslâm mahkemesine inkârcı karı-koca birlikte gelirlerse aralarında adaletle hükmetmek gerekir. Yalnız kadın gelir, kocası razı olmazsa hakim hüküm veremez." Ebû Yusuf ve İmam Muhammed'e göre ise hüküm verebilir. (Ahmed Davudoğlu, Sahihi Müslim Terceme ve Şerhi, İstanbul 1978, VIII, 376).

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun