Rahman suresindeki iki denizle Furkan suresi 53. ayetteki iki deniz nasıl birbiriyle bağlanabiliyor?
- İki surede bahsedilen olayların birbiriyle bağlantılı olmadığını söyleyenler var. Bu doğru olabilir mi?
Değerli kardeşimiz,
a) “Aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmıyorlar.” (Rahman, 55/20) mealindeki ayette iki suyu birbirine karışmaktan koruyan bir engelden söz edilmektedir.
Ayetin en zahir manasına göre ifade edilen şey, tatlı ve tuzlu su yatakları olan denizlerdir. Ve söz konusu olan engel de yoğunluğu farklı olan bu iki denizin birbirine karışmasını önleyen engellerdir.
Kur'an'ın ayetleri birbirini açıkladığına göre, önce bu konunun geçtiği yerlere bakmak gerekir:
"Birinin suyu tatlı ve susuzluğu giderici, diğerininki tuzlu ve acı iki denizi salıveren ve aralarına bir engel, bir 'hicr-i mahcur' (çift yönlü bir engel) koyan, O'dur (Allah'tır)." (Furkan, 25/53)
Bilindiği gibi, uzmanların ifadesine göre, Cebel-i Tarık Boğazının güney (Fas) ve kuzey (İspanya) yakasında, deniz dibinden akıl almaz şekilde tatlı sular fışkırmaktadır. Her iki kıyının dibinden, birbirine doğru 45 derecelik açılar hâlinde fışkıran bu dev su kanalları, tarağın dişleri gibi karşılıklı bir baraj oluşturmaktadır. Bu sebeple ne Akdeniz Atlas Okyanusu'na, ne de Atlas Okyanusu Akdeniz'e karışmaktadır.
Nazar-ı dikkati çekmek istediğimiz husus, bu harika engelin işleyiş biçiminin de Kur'an'da tasvir edildiğidir. Gerçekten, Kur'an'da "iki deniz arasındaki engel" ifadesi, (Furkan, 25/53), (Neml, 27/61), (Fâtır, 35/12), (Rahman, 55/19-20) surelerinde, belirtilen ayetlerde tekrarlanmıştır. Ancak gerek tertip gerekse nüzul sırası itibarıyla ilk geçtiği yer, Furkan Suresidir.
Bunun içindir ki, bu surede konuyla ilgili ifadenin detaylı olmasına karşılık, diğerlerinde özet hâlindedir. Buradaki detaylı bilgiler arasında "hicr-i mahcur" ifadesini görüyoruz. Kurtubî'nin de işaret ettiği gibi, bu terkip, engelleyen ve engellenen, yani "çift yönlü engel" anlamındadır. (el-Kurtubî, XIII/59).
İşte on dört asır sonra gözle görülen ve uzmanların "bir tarağın dişleri gibi karşılıklı bir baraj" şeklindeki sözleri, Kur'an'ın bu harika tasvirinin gözle görülen bir tefsiri, bir açıklamasıdır.
Bu ayetin ilk defa Furkan Suresinde yer almasının bir hikmeti de şudur: Bilindiği üzere Furkan, "hak ile batılı, güzel ile çirkini, doğru ile yalanı birbirinden ayıran, aralarına bir sınır koyan" anlamındadır ve ism-i fail görevini yapan bir mastardır. O hâlde, bu harika konunun ilk önce Furkan Suresinde zikredilmesi, uygunluk bakımından çok güzel olmuştur.
Bunun anlamı şudur: Yüce Allah, hak ile batıl denizlerini şer'î kanunlarla birbirinden ayırıp aralarına hikmet ölçüsünü koyduğu gibi, tatlı ve tuzlu bu tip denizleri de tekvinî kanunlarla birbirinden ayırmıştır.
O hâlde, şu her iki kitabın sahibi de Allah'tır; aralarında hiçbir çelişki yoktur. Bu her iki kitabın kanunlarına göre hareket etmek gerekir; yoksa kâinat kitabının kanunlarına riayet edip de Kur'an'ın hükümlerine uymayanlar, manen acı ve tuzlu olan denizlerde boğulmağa mahkûm olacaklardır (bk. Niyazi Beki Rahman suresinin tefsiri, ilgili yer)
- Bediüzzaman Said Nursî, söz konusu ayetin açıklamasını yaparken tefsir kaynaklarında geçen görüşlere bazı ilaveler yaparak özetle şöyle demektedir:
“Vücup ve imkân dairesindeki rububiyet ve ubudiyet dairesinden tut, dünya ve ahiret denizlerine, gayp ve şahadet âlemi denizlerine, doğu-batı ile kuzey-güney okyanuslarına... Rum ve Fars Denizlerine, Akdeniz-Karadeniz ve boğazına—ki “mercan” denilen balık ondan çıkıyor—; tâ Akdeniz ve Kızıldeniz’e ve Süveyş Kanalına, tâ tatlı ve tuzlu sular denizlerine, tâ toprak tabakası altındaki tatlı ve müteferrik su denizleri ile üstündeki tuzlu ve biti-şik su denizlerine, tâ Nil ve Dicle ve Fırat gibi 'büyük ırmaklar' denilen küçük tatlı denizler ile onların karıştığı büyük denizlere kadar, manasındaki cüz'iyatı var. Bunların hepsi kastedilmiş olabilir; ve onun hakikî ve mecazî manalarıdır.” (bk. Nursî, Mektubat, s. 304-305)
b) “Biz göğü sonsuz / eşsiz bir kudretle çok sağlam bir şekilde bina ettik, onu genişleten biziz..” (Zariyat, 51/47) mealindeki ayette -diğer manalar yanında- evrenin sürekli genişlemeye devam ettiğine de işaret edilmiştir. (bk.el-Kattan, Teysiru’t-tefsir; Abdulkadir el-ânî, kitabu’l-Meanî, ilgili ayetin tefsiri)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Vakıa suresi 68-70 ayetler yağmur suyunun tatlı olduğunu söylüyor, peki deniz suyu nasıl tuzlu oluyor?
- Bir ayette erkek ve kadın defalarca söylenmiş ve başka bir ayette yemek yiyebileceğimiz yerler yazılırken tüm akrabalarımız sırayla yazılmasının nedeni nedir?
- Denizlerin birbirinin karışmamasının imkansız olduğu iddiasına ne dersiniz?
- Ayette geçen "suların karışmadığı" mucizesinin, daha önceden bilindiği iddiasına ne dersiniz?
- Denizlerin Karışmaması [Kur'an Mucizeleri]
- Tatlı, içilebilir deniz var mıdır?
- Kur'an'da bildirilen "denizlerin birbirine karışmaması" konusunun bilime aykırı olduğunu söyleyenlere nasıl cevap vermeliyiz?
- İslam dininde, fakirliğe karşı ne gibi önlemler alınmıştır?
- Allah, varlığını neden kitapla bulmamızı istemiştir?
- Sürekli Rabbimizin huzurunda olduğunu hatırlamak ve gördüğümüz her mahlukatta esmasını okumak için neler yapabiliriz?