Rahman Suresi 35. ve 36. Ayetlerde, "Üzerinize ateşten alev ve duman gönderilir, kendinizi savunamazsınız. Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz." denilmektedir. Bunun nimet yönü nedir?

Tarih: 25.06.2009 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Ayetler konusunda aklınıza takılan her şeyi sorabilirsiniz. Bu durum inkâr ettiğiniz anlamına gelmez. Nitekim Kur'an'dan öğrendiğimize göre, Hz. İbrahim (aleyhisselam) ölülerin nasıl diriltileceğini sormuş, sonra da Allah'ım inanmadığımdan değil, kalbim tatmin olsun diye soruyorum, demiştir. Bu nedenle bizler de aklımıza takılan sorularımızı sorabiliriz.

Her ayetin bir çok anlamı vardır. Ayrıca hem Dünya hayatına hem de Ahiret hayatına bakan manaları da olabilir. Bu ayetlerin bir çok manasından bir manası şöyle bakabiliriz:

İnsan için menfaat elde etmek ne kadar büyük bir nimet ise, zarara uğramamak, zarardan kurtulmak da o kadar güzel bir nimettir. Hatta “Def-i mazarrat celb-i menafiden evladır = zararı uzaklaştırmak, yarar elde etmekten önce gelir.” şeklindeki  ilmî kuralda, zarardan kurtulmanın daha büyük bir nimet olduğuna vurgu yapılmıştır. Buna göre, Rabbimizin bize olan lütuf ve nimetlerini müspet ve menfi olmak üzere iki kısma ayırabiliriz.

Bu açıdan baktığımızda, Rahman Suresi'nde geçen bütün ayetler, müspet veya menfi bir nimet cihetinden söz etmektedir. Örneğin, surenin 35-36. ayetlerini şöyle anlayabiliriz:

“Üzerinize ateşten alev ve eritilmiş bakır gönderilir de kendinizi savunamazsınız. Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?”

Kızgın alev ve eritilmiş bakır gibi dehşet saçan unsurların hücumu karşısında, sonsuz merhamet sahibi Rabbinize sığınmaktan başka bir çarenizin olmadığını bilip dururken, hangi cür'etle kendisini gücendirecek işlere giriyor ve onun size olan sonsuz iyiliklerini inkâra yelteniyorsunuz?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun