Hz. Muhammed'e mucize verilmedi mi?

Tarih: 04.05.2009 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

"Rabbinden Muhammed'e bir mucize indirilmeli değil miydi?" (Ra'd, 13/7),
 "Öncekilerin (mucizelerle) gönderildikleri gibi..." (Enbiya, 21/5)
- Bu gibi ayetler, Hz. Muhammed'e mucize verilmediği anlamına mı gelir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- Dikkatle bakılırsa görülecek ki, bu ayetlerde genellikle işi yokuşa sürmek isteyen  inkârcıların alaycı tavırlarla önerdikleri önerilere karşı cevap verilmektedir. Daha önce bazı inkârcıların istedikleri mucizeler gösterildiği halde, yine de iman etmedikleri hatırlatılmakta ve tarihte tecrübe edilen aynı şeylerin tekrarlanmasının hikmete uygun olmadığına işaret edilmektedir.

- Tarih ve siyer kitapları Hz. Muhammed (a.s.m)’in binden fazla mucizesine şahitlik yapmaktadır.

Kur’an, kâinat kitabının mucizeliğini nazara veren bir kitap olarak, diğer peygamberlerin gösterdiği, mahalli, mevkii, maddî ve de hissî mucizelerinden ziyade, manevî, aklî ve evrensel ontolojik mucizeleri ön plana çıkarmıştır. Çünkü, Hz. İsa’nın, Hz. Musa’nın hissi mucizeleri, geçici, spesifik, zamanla -mucize görerek iman etmek isteyen kimse için- hiçbir kıymet-i harbiyesi kalmamış türdendir. Söz gelimi, bir kimsenin iman etmesi için Hz. Musa’nın değneğini veya Hz. İsa’nın ölüyü diriltmesi olayını görme imkânı artık yoktur. Oysa Kıyamete kadar geçerli ve son kitap olan Kur’an’ın mesajlarının etkin olabilmesi için, her zaman tazeliğini koruyan ilmî ve aklî mucizelere ihtiyaç vardır. Bu konu çok derin altyapıya ihtiyaç duyan bir konu olduğundan bu kadarıyla yetinip, Hz. Peygamber (a.s.m)’in Kur’an’da geçen hissî mucizelerine birkaç örnek göstereceğiz.

a. Tarih ve siyer kitaplarının da ittifakla belirttiği gibi, Hz. Peygamber (a.s.m) Bedir Savaşı'nda, eline aldığı bir avuç çakılı “Yüzler kara olsun” diyerek düşmana doğru atmış ve o az bir avuç toprak/çakıl bütün düşman askerlerinin gözlerine girmiş, onları kaçırmış ve hezimetlerine vesile ol muştur.

“Resulüm! Sen (o çakılları) attığın vakit -gerçekte- sen atmadın, lakin Allah attı.” (Enfal, 8/17)

mealindeki ayette bu gerçeğe işaret edilmektedir.

b. Hz. Peygamber (a.s.m) hanımlarından birine gizli bir şey söylemiş ve kimseye açmamasını tembih etmişti. Ancak, o Efendimizin diğer bir hanımına söylemişti. Vahiy ile bundan haberdar olan Hz. Peygamber (a.s.m) söz konusu hanımına kendi sırını başkasına açtığını söyleyerek sitemde bulunmuştu. Hanımı, bundan nasıl haberdar olduğunu sorunca da Hz. Peygamber (a.s.m) “Bunu bana her şeyden haberdar olan Allah bildirdi.” diye cevap verdi.

“Hani peygamber zevcelerinden birine gizlice bir söz söylemişti. Fakat eşi, (o sözü) başkalarına haber verip Allah da bunu peygambere açıklayınca, peygamber bir kısmını bildirmiş, bir kısmından da vazgeçmişti. Peygamber bunu ona haber verince hanımı, 'Bunu sana kim haber verdi?' dedi. Peygamber de ‘Her şeyi bilen ve her şeyden haberdar olan Allah bildirdi.’ dedi.” (Tahrim, 66/3)

mealindeki ayette bu geçek vurgulanmaktadır.

c. Ayı ikiye bölmesi hadisesi, hem hadislerde, hem tarih kaynaklarında geçtiği gibi, Kur’an ile de sabittir.

“Kıyâmet yaklaştı ve ay yarıldı. Kâfirler bir mucize görünce yüz çevirirler ve: ‘Bu devam ede gelen bir büyüdür.’ derler.” (Kamer, 54/1-2)

mealindeki ayetlerde Ayın yarıldığı ve kâfirlerin bunu inkâr edemedikleri, yalnız bunu bir büyü olarak değerlendirdiklerine vurgu yapılmaktadır.

d. İsra Suresi'nin birinci ayetinde, Hz. Peygamber (a.s.m)’in gecenin çok küçük bir zaman diliminde Mekke’den Kudüs’e gidip, Mescid-i Akasa’yı ziyaret ettiği vurgulanmıştır. Hadis ve siyer kaynaklarında, olayın detayları da anlatılmış, aynı gecede onun  tekrar Mekke’ye döndüğü ve yattığı yatağının ısısının hala devam ettiği anlatılmaktadır.

Daha önce, Kudüs’e hiç gitmediği bilinen biri olarak, Mescid-i Akasa hakkında kendisine sorulan sorulara doğru cevaplar vermek ve daha başka bilgiler vermek suretiyle bu olayın doğruluğunu ispat etmiştir.

e. Kur’an’da, -fetihten iki sene önce inmiş olan- Fetih Suresi'nde, çok açık bir ifadeyle Mekke’nin fethedileceği haber verilmiş ve Hz. Peygamber (a.s.m)’in bu hususta gördüğü rüyasının tasdik edildiği vurgulanmıştır. İki yıl sonra gerçekten Mekke fethedilmiştir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun