Peygamberimiz yapay yöntemle aşılamayı bilmiyor muydu?

Tarih: 07.04.2021 - 08:34 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Hicr suresi 22. ayette aşılayıcı rüzgarlar deniyor ve İbni Abbas ve Katade gibi büyük müfessirler bitkilerin aşılanmasını da anlamışlar. Bu sure Mekki bir sure.
- Peygamberimiz Medine’ye geldiğinde hurma aşılayan insanlara bunun size bir faydası olacağını düşünmüyorum diyor. Yani hurma aşılamanın bir faydası olmayacağını dolayısı ile rüzgarın aşılayıcı olmadığını ya da hem bunu hem de bitkilerde erkeklik dişilik olmadığını düşündüğünü anlıyoruz. Yani Hicr Suresi 22. ayete sadece rüzgarın bulutları aşıladığı şeklinde tefsir ettiğini anlayabiliyoruz. Zira bitki aşılamaya gerek yok demiş.
- Peygamberimiz Kuran’ı en iyi anlayan kişi olduğu için bizim Hicr Suresi 22. ayete bitkilerin aşılanmasından bahsediyor dememiz yanlış değil mi?
- Zira kimse Kuran'ı peygamberimizden daha iyi anlayamaz. Peygamberimizin bir ayeti yanlış/eksik anlama ihtimali var mı?
- Peygamberimiz rüzgarların bitkileri aşıladığını ya da hem bunu hem de bitkilerde erkeklik dişilik olduğunu Medine’deki o olay ya da başka bir olay sayesinde mi öğrenmiştir?
- Allah bu yolla yanlış anlamasını düzeltmiş olabilir mi?
- Peygamberimiz Medine’dekilere bunun size ekstradan bir fayda getireceğini düşünmüyorum (yani rüzgarlar zaten bu işi yapıyor ek olarak sizin yapmanız bir fayda getirmez) anlamında o sözü söylemiş olabilir mi?
- Hicr suresi ile hicret arasında bayağı zaman var bu süre zarfında Allah'ın bu ayeti Peygamberinin yanlış/eksik anlamasına bu kadar uzun süre izin vereceğini düşünmüyorum. Peygamberimiz rüzgarların bitkileri aşılayıcı olduğunu bilseydi yapay yöntemle aşılamanın iyi olduğunu bilmez miydi?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İlgili ayetin meali şöyledir:

“Biz, rüzgârları aşılayıcı olarak gönderdik, gökten su indirip onunla sizin su ihtiyacınızı karşıladık. Onu depolayan siz değildiniz.” (Hicr,15/22)

İlgili hadis rivayeti ise şöyledir:

“Talha b. Ubeydullah anlatıyor:

“Resulullah ile birlikte hurmalıklarının başında bulunan bir topluluğa uğradım. Allah’ın Resulü (asm), (orada bulunanlara bahçelerinde çalışanlarla ilgili olarak) 'Bunlar böyle ne yapıyorlar?' dedi. Onlar da çiçeğin erkeğini dişininkine aktarmak suretiyle aşılama yaptıklarını söylediler. Bunun üzerine Resûlüllah Efendimiz, 'Bunun bir fayda sağlayacağını zannetmiyorum.' buyurdular. (Aşılamayla uğraşan kişiler) Resûlüllah’ın bu haberini alınca yapmakta oldukları işi terkettiler. Sonra (onların aşılamayı) terkettikleri haberi Resûlüllah’a ulaştırılınca şöyle buyurdu:

'Bu, onlara bir fayda temin ediyorsa, bunu yapsınlar. Ben sadece bir zannımı (kanaatimi) ifade ettim, beni zannımdan dolayı muaheze etmeyin. Ancak size Allah adına konuştuğumda onu alınız / tutunuz, zira ben O’na asla yalan isnat etmem.' (Müslim, Fedail,139; İbn Hanbel, 1/162; İbn Mace, Ruhûn, 15)

Bu ayet ile ilgili hadisin muhtevasına bakarak şunları söylemek mümkündür:

a) Ayette insan dahli olmadan rüzgârların aşılayıcı olduğu ifade edilmiştir. Hadiste ise, insanların müdahalesi ile yapılan bir işlem söz konusudur. Onun için ayetin ifadesi ile hadisin ifadesi arasında fark vardır. 

b) Ayette doğrudan ilahi bir kanun olarak aşılamaktan söz edilirken, hadiste insanların âdeta kendi buluşları olan bir aşılamaktan bahsedilmiştir.

Sünnetullah olan Allah’ın kanunu değişmez, şaşırmaz. Fakat insanların buluşlarından birçok şey değişebilir ve yanlış olabilir.

Bu sebeple, Peygamberimizin (asm) bu hadisteki tavrı, onun ayetin çok açık olan manasını -haşa- anlamadığını düşünmek, dinen olduğu gibi aklen de oldukça yersizdir.

c) Hz. Peygamberin (asm) hurmalıkların sahiplerine “aşı işleminin ne olduğunu” sorması, Mekke’de öyle bir işlemi görmediğini göstermektedir. Dolayısıyla, Medinelilerin bu muamelelerinin insan buluşu bir mesele olarak değerlendirmiş ve “tevhid akidesine uygun olarak” sebeplerin kendi başlarına gerçek bir tesire sahip olmadığını düşünerek, hakiki tesirin yalnız Allah’a ait olduğundan hareketle “Bunun bir fayda sağlayacağını zannetmiyorum” demiştir. Hakikat noktasında bu söz gerçeğin ta kendisidir. Fakat Efendimizin (asm) sebepleri ön plana çıkarmamak için bir içtihatta bulunduğu anlaşılmaktadır. "Bu, onlara bir fayda temin ediyorsa, bunu yapsınlar. Ben sadece bir zannımı (kanaatimi) ifade ettim, beni zannımdan dolayı muaheze etmeyin...” şeklindeki ifadesi bunun göstergesidir.

Belki de Allah sebeplere riayet etmenin de bir kulluk görevi olduğunu ders vermek üzere “sebeplerin terkiyle müsebbepleri de devre dışı bırakmıştır.

İlave bilgi için tıklayınız:

Peygamberlerin kendilerine ait sözleri hatalı olabilir mi?
Siz dünya işlerini benden daha iyi bilirsiniz, hadisiyle kastedilen ...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun