Peygamberimiz hastalık ve sıkıntı çekmiş midir?
- Yani bizim başımıza gelen bela ve musibetlerin, hastalıkların benzerleri peygamberlerin ve Peygamber Efendimizin (asm) de başlarına gelmiş midir?
Değerli kardeşimiz,
Sorunuzun cevabı şu hadis-i şerifte görmekteyiz.
Abdullah İbni Mes’ûd (ra) şöyle dedi:
: دَخلْتُ عَلى النَبيِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم وَهُو يُوعَكُ فَقُلْتُ يا رسُولَ اللَّه إِنَّكَ تُوعكُ وَعْكاً شَدِيداً قال
: أَجَلْ إِنِّي أُوعَكُ كَمَا يُوعَكُ رَجُلانِ مِنْكُم» قُلْتُ »
: ذلك أَنَّ لَكَ أَجْريْن ؟ قال
« أَجَلْ ذَلك كَذَلك مَا مِنْ مُسْلِمٍ يُصِيبُهُ أَذًى ، شوْكَةٌ فَمَا فوْقَهَا إلاَّ كَفَّر اللَّه بهَا سيئاته ، وَحطَّتْ عنْهُ ذُنُوبُهُ كَمَا تَحُطُّ الشَّجرةُ وَرقَهَا »Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzuruna vardım. Kendisi sıtmaya yakalanmıştı.
- Ey Allah’ın Resûlü! Gerçekten şiddetli bir sıtma nöbetine tutulmuşsunuz, dedim.
“Evet, sizden iki kişinin çekebileceği kadar ızdırab çekmekteyim.” buyurdu.
- (Herhalde) bu iki kat sevap kazanmanız içindir, dedim.
“Evet, öyledir. Allah, ayağına batan bir diken veya başına gelen daha büyük bir sıkıntıdan dolayı Müslümanın günahlarını bağışlar. O Müslümanın günahları ağaç yaprakları gibi dökülür.” buyurdu. (Buhârî, Merdâ 3, 13, 16; Müslim, Birr 45)
Bir rivayete göre, Abdullah İbni Mes’ûd radıyallahu anh, Hz. Peygamber’e (asm) eliyle dokunduktan sonra, ateşinin çok fazla olduğunu söylemiştir. Efendimiz de çektiği sıkıntının iki Müslümanın ıstırabına denk bir ıstırap olduğunu ifade buyurmuştur. İbni Mes’ûd’un, “İki kat sevap kazanmanız içindir (herhâlde)” diye açıklama istercesine söylediği söze Efendimiz (asm) olumlu cevap vermiştir.
Bilindiği gibi, kulun uğradığı bela ve musibetler sadece günahların affına vesile değildir. Aynı zamanda Allah katındaki derecesinin yükselmesine de sebeptir. Hz. Peygamber hakkında bu ikinci mana geçerlidir.
Efendimiz (asm), hadiste olduğu gibi, başına gelen sıkıntıya sabreden Müslümanın günahlarının, güz mevsiminde ağaç yapraklarının dökülmesine benzer şekilde döküleceğini müjdelemiştir.
Burada Peygamber Efendimiz’in (asm), böylesine şiddetli bir hastalık geçirirken bile tebliğ ve irşad görevini, hem fiilen hem de sözlü olarak yürüttüğünü görmekteyiz. Bu, onun ümmetine karşı duyduğu şefkatin ve görev şuurunun delilidir. Resûl-i Ekrem hastalığının şiddetinden asla söz ve şikâyet etmemiş, ancak İbni Mes’ûd’un sorması üzerine durumunu açıklamıştır.
Bu olayda “En ağır bela ve sıkıntılar peygamberlere gelir.” (bk. Tirmizî, Zühd 57; İbni Mâce, Fiten 29) hadisinin tecellisini de görmekteyiz. Peygamberler her konuda olduğu gibi sıkıntılara katlanmak ve acılara göğüs germek bakımından da ümmetlerine örnektirler.
Özetleyecek olursak;
1. Hz. Peygamber ashab-ı kiramın çektiği sıkıntıların iki katını çekmiştir.
2. Bela ve musibetler, günahların bağışlanmasına veya daha fazla sevap kazanılmasına sebeptir. . (bk. Peygamberimizden Hayat Ölçüleri, Riyazü’s-Sâlihîn Tercüme ve Şerhi, Erkam Yayınları, Hadis No: 39)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Peygamberi ayakta bırakıp oturmayı düşündüm, ne demek?
- Yöneticilerin yanlışlarına karşı nasıl davranmalıyız?
- Peygamber ganimeti nasıl dağıtırdı?
- Sadaka cehennem ateşini söndürür mü?
- Sara hastası cennetlik mi?
- Peygamberimiz yatmadan önce nasıl dua ederdi?
- Mezarlıkta feryat edip ağlamak günah mı?
- Yemini bozup kefaret mi vermeli?
- Baştan ayağa testere ile kesilmişler mi?
- Seni benim elimden kim kurtaracak?