Peygamber Efendimiz'in, bana Uhud'dan daha ağır geldi, dediği olay nedir?

Tarih: 14.05.2013 - 00:44 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Bir gün Peygamber Efendimiz (asm) bir Yahudiye İslam’ı anlatmaya gittiğinde, Yahudinin üç oğlundan biri Peygamber Efendimize şöyle demiş: "Eğer sen peygambersen ben Kâbe'nin hırsızı olayım." İkinci Yahudi -haşa- "Allah senden başkasını bulamadı mı?" diye sözlerle incitmişler. Ancak Efendimize üçüncü Yahudi ne demiş bilmiyorum.

- Sonra Peygamber Efendimiz (asm) "Bu olay beni Uhut’tan daha çok üzdü." demiş. Konuyu tüm araştırmalarıma rağmen bulamadım; yardım eder misiniz?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bu konunun Yahudilerle bir ilişkisi yoktur. Doğrusu şudur:

Hz Peygamber, amcası Ebu Talib vefat ettikten sonra Kureyş’ten çektiği sıkıntılar arttı. O zaman Taif’e hicret edip Sakif kabilesine doğru gitti. Onların kendisini kabul edeceğini ve yardımda bulunacaklarını ümit ediyordu.

Sakif’in önderleri olan üç kişi -ki bunlar kardeştirler- Abdi Yaleyl b. Amr, Ubeyd b. Amr, Mesud b. Amr’la karşılaştı.

Onlara: “Beni koruyunuz.” dedi ve Mekkeliler tarafından kendisine çektirilen sıkıntıları anlattı.

Onlardan birisi: “Eğer Allah seni bir şeyle göndermişse, ben Kâbe’nin örtüsünü yırtmış olayım!..” dedi.

Diğeri de: “Vallahi bundan sonra seninle tek kelime konuşmam. Eğer peygambersen, zaten seninle konuşma liyakatine sahip olamam.” dedi.

Üçüncüsü ise: “Allah başkasını göndermekten aciz midir ki, seni gönderdi?” dedi. (bk. İbn Hişam, es-Sire,1/419; Özet halde görmek için bk. İbn Kesir, es-Siretu’n-Nebeviye, 2/152; el-Mevahibu’l-Leduniye,1/158;  İbn Hacer, Fethu’l-Bari, 6/315)

Hz. Aişe daha sonra bu olayın Hz. Peygamber (asm) üzerindeki olumsuz etkisini şöyle anlatıyor. Hz. Aişe Peygamberimize hitaben:

- Sana Uhud gününden daha şiddetli olan bir gün erişti mi, dedi. O da:

- Yemin olsun ki kavmin Kureyş'ten gelen birçok zorluklarla karşılaştım. Fakat onlardan Akabe günü karşılaştığım zorluk hepsinden şiddetli idi. Şöyle ki:

Ben (Kureyş'ten gördüğüm ezâ üzerine Taif’e gidip) hayâtımın korunmasını Abdu Kulâl'in oğlu İbnu Abdu Yâlîl'e teklif etiğim zaman, o benim dileğime cevâp vermemişti. Ben de kederli ve hayretli bir hâlde yüzümün doğrusuna (Mekke'ye) dönmüştüm. Bu hayretim Karnu's-Seâlib mevkiine kadar devam etti. Burada başımı kaldırıp (semaya) baktığımda beni gölgelendirmekte olan bir bulut gördüm.                                                          

Buluta (dikkatle) baktığımda bunun içinde Cibril bulunduğunu gördüm. Cibril bana hitaben şöyle dedi:

“Şüphesiz Allah, kavminin senin hakkında dediklerini ve seni korumayı reddettiklerini işitti. Ve Allah sana şu Dağlar Meleğini gönderdi. Kavmin hakkında ne dilersen ona emredebilirsin, dedi. Bunun üzerine Dağlar Meleği bana nida edip selâm verdi. Sonra:

- Yâ Muhammedi Cibril'in bu söylediği bir hakikattir. Sen ne istersen emrine hazırım. Eğer (Ebû Kubeys ile Kuaykân denilen) şu iki yalçın dağı Mekkeliler üzerine kapatmamı istersen (onu da emret), dedi.

Buna karşı Peygamber:

- "Hayır, ben Allah'ın, bu müşriklerinin soylarından yalnız Allah'a ibadet eden ve Allah'a hiçbir şey ortak koşmayan bir nesil meydana çıkarmasını ümit ediyorum, dedi." (Buhari, Bedu’l-Halk,7; Müslim, Cihad, 111-1795)

Bilgi için tıklayınız:

Peygamberimizin (asm) Taif'e gitmesinin sebebi nedir?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun