Oruç kefaretinin tutulması gerektiğine dair deliller nelerdir?

Tarih: 16.06.2011 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Ramazan orucunu kasden bozmanın kefareti:

Kur'ân-ı Kerim'de,

"... Amellerinizi iptal etmeyiniz." (Muhammed, 47/33)

emri verilmiştir. Kesin bir farz olan orucu; meşru bir sebep yokken (kasden) bozmak bir suçtur. Hz. Peygamber (asm) şöyle buyurmuştur:

"Kim Ramazan ayında orucunu bozarsa, onun üzerine zıhar yapan kimsenin üzerine lâzım gelen şey (kefaret) gerekir." (İbnu'l Humâm, Fethu'l-Kadir, II/70).

Dolayısıyle kasden orucunu bozan kimse arka arkaya iki ay oruç tutmak zorunda kalır. Bu onun üzerine farzdır. Ayrıca bozduğu orucu kaza etmek durumundadır.

"Farz oruçların dışındakilerde (nafile oruçlarda) kefaret yoktur. Çünkü Ramazan ayında tutulan farz orucu bozmak bir suç teşkil eder ve nafile oruçlarla aynı şekilde mütâlâa edilemez." (Merginâni, I, 125).

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

Anonim

Sevgili Hocam
inanın ki yorumumla(sorumla) ilgilenip şu değerli yorumunuzdan dolayı sizlere şükranlarımı sunarım.yorumunuz ve ve kaynaklarınız beni doyurdu.kafamda herhangi bir soru işareti de kalmadı.zaman ayırıp bu yaralı bilgileri bizlerle paylaştınız.Allah sizden razı olsun.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
muhammedurkmez

eyvallah kardeşim

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Anonim

daha sahih kaynaklar verebilir misiniz (Buhari,Tirmizi,Müslim vs.gibi). böylesine ağır bir cezayı öngören bir konuda verdiğiniz kaynak açıkçası beni tatmin etmedi.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editör

Ebu Hureyre (r.a.) dedi ki: Resulüllah (s.a.v.) Efendimize bir adam geldi ve “Ey Allah’ın Resulü helak oldum.” dedi. Resulüllah (s.a.v.) “Seni helak eden şey nedir?” diye sorunca “Oruçlu iken hanımıma temas ettim.” dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (s.a.v.) ona “Azad edecek bir köle bulabilir misin?” dedi. O “Hayır.” dedi. Resûlüllah (s.a.v.) “Hiç ara vermeden peş peşe iki ay oruç tutabilir misin?” dedi. O “Hayır.” dedi. Resûlüllah (s.a.v.) “Altmış fakiri doyurabilir misin?” dedi. O “Hayır.” dedi. Resûlüllah (s.a.v.) “Öyle ise otur.” buyurdular. Biz bu hal üzere iken Resûlüllah (s.a.v.)’a içinde hurma bulunan büyük bir sepet getirildi. Resûlüllah (s.a.v.) “Sail (soru soran kişi) nerede?” diyerek adamı aradı. Adam “Benim, buradayım.” deyince “Bu sepeti al tasadduk et.” buyurdu. Adam “Benden fakirine mi? Allah’a yemin olsun Medine’nin şu iki kayalığı arasında bizden daha fakir aile yok.” cevabını verdi. Bunun üzerine Resûlüllah (s.a.v.) güldüler ve “Öyle ise bunu ehline yedir.” buyurdular.((Buhari, Savm 29-31; Müslim, Sıyam 81)
Hadis-i şerif Ramazan ayında oruçlu iken cima edene keffaret gerektiğini ifade etmektedir. Fukaha kıyas ile yeme içmenin de aynı hükme girdiğini belirtmişlerdir.
Oruç keffareti Hanefi, Şafii ve Hanbeli’lere göre hadis-i şerifte sıralandığı gibi önce köle azat etmek bulamazsa peş peşe altmış gün oruç tutmak buna da gücü yetmezse altmış fakiri doyurmaktır. Maliki’ler buna muhalif olup “Ramazan orucunu kasten bozan kimse keffaret olarak köle azat etmek, altmış gün oruç tutmak ve altmış fakiri doyurmak  arasında muhayyer olup bu üçün en efdali altmış fakiri doyurmak sonra köle azat etmek sonra oruç tutmaktır.” dediler.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun