Ölüye annesine nispet ederek telkin verme sebebi nedir? Neden ölen bir insanın cenazede baba ismi okunmaz? Bununla ilgili ayet veya hadis var mıdır?..
Değerli kardeşimiz,
Telkinde baba ismi değil anne ismi okunur.
Vefat eden kişiye annesinin ismiyle hitap edilmesi, Hz. Peygamber (asm) Efendimizin -senedi zayıf da olsa- bir tavsiyesine dayanmaktadır.
Hikmeti ise, anne hakkının ve anne şefkatinin daha fazla olmasından kaynaklanabilir.
Ölü kabre konulup defin işi tamamlandıktan sonra, ölüye telkin verilip verilmeyeceği hususunda âlimler farklı görüşlere sahip olmuşlardır; ölünün kabre konulmakla artık dünyadakileri duymasının mümkün olmadığını söyleyenler,1 telkinin ölüye hiçbir faydası olmayacağına ve verilmemesi gerektiğine kaildirler. Kabirdeki ölünün dirileri duyabileceğine kail olup, dirilerin onu duyamayacaklarını söyleyenler ise, telkin verilebileceğini söylemişler ve Rasülullah (asm)'in Bedir'deki Ehl-i Kalîb'e hitabını da, ölülerin Allah dilediği zaman, dirileri duyabileceklerine delil olarak zikretmişlerdir.2
İmam Mâlik,
"Ölülerinize Lâilâhe İllellah telkin edin."3
hadisindeki "ölüler" den, "ölüm döşeğindeki hastaların" kastedildiğini belirterek, definden sonra telkine dâir sahih bir haber bulunmadığı için, ölüye telkin vermek mekruhtur, demektedir.4
İmam Şafi'î ise, yukarıda geçen hadisteki "mevtâ=ölüler" kelimesinin hakiki manada olduğunu belirterek, definden sonra telkinin müstehap olduğunu söyler. İmam Ahmed b. Hanbel de Şafi'î ile aynı görüştedir.
İmam Ebü Hanife ise, telkinin ne emredilmiş, ne de yasaklanmış olduğunu, insanların definden sonra telkin verip vermemekte serbest olduklarını söylerken,5 telkinin müstehap olduğuna kail olan ulemâ, Peygamber Efendimiz (asm)'in definden sonra telkini emrettiğini belirtmektedirler.
Bu konuda Ebû Umâme'den (v. 9/630) rivayet edilen hadiste Ebû Umâme, Rasülullah (asm)'in şöyle buyurduğunu işittiğini söylemiştir:
"Sizin din kardeşlerinizden biri ölüp de kabrini toprakla düzlediğiniz zaman, içinizden biriniz onun mezarının başında durup şöyle desin:
'Ey falan oğlu filân!' Ölü işitir fakat cevap veremez. Sonra tekrar şöyle desin: 'Ey falan oğlu filân' ölü; 'Bizi irşad ettin, Allah'ın rahmeti üzerine olsun.' der, fakat siz duyamazsınız. Sonra şöyle desin:
'Ey Allah'ın kulu, bu dünyayı terkederken ettiğin ahdi hatırla. Allah'dan başka ilah olmadığına ve Muhammed (asm)'in onun rasûlü olduğuna şehadet ettin. Allah'ı rabbın. İslâm'ı dinin, Muhammed (asm)'i peygamberin, Kur'anı rehberin, Kabe'yi kıblen olarak kabul ettin...' "6
Bunun üzerine Münker ve Nekir el ele tutuşup biri diğerine:
'Haydi gidelim. Böyle cevabı telkin edilenin yanında ne yapılınır." der.
Sahabilerden biri, telkin verenin, cenazenin annesinin adını bilmemesi halinde ne yapacağını soruyor. Rasülullah (asm) de:
"Havva'ya nisbet eder." yani, annesi olarak Hz. Havva'yı zikreder" buyurdu.7
Bu hadis zayıf olduğu için metruktür. Telkini müstehap görenler ise, zayıflığı şiddetli olmadığı için ve tabiinden olan Humuslu Damre b. Habib'in sözü de bunu destekler mahiyette olduğundan, hükmüyle amel edilir, demişlerdir... Çünkü ümmetin ameli de buna uygundur.
Damre b. Habib şöyle demiştir:
"Ölünün kabri toprakla örtülüp düzlendiğl ve insanlar dağılmağa başladıkları zaman, kabrin yanında durup şöyle demeyi sahabiler müstehap görürlerdi:
'Ey falan, Lâ ilâhe illallah de.' Bunu üç kere tekrar eder. Sonra yine Ölüye hitaben:
'Ey falan, Rabbim Allah, dinim İslâm, Peygamberim Muhammed (asm)'dir de.' diye ölüye seslenir."
Bu sözün aynısı, yine Tabiinden olan Sa'ld b. Mansûr'dan (v. 175/745) da rivayet edilmiştir.8
Özet olarak şunu söyleyebiliriz ki; definden sonra telkin vernik meşrudur. Ama yapılması kesinlikle emredilmiş bir iş değildir. Peygamber Efendimiz (asm)'in telkin verdiğine dâir bir habere rastlanamamıştır. Ancak ashaptan ve tabiinden yukarıdaki rivayetler gelmiştir. Bu hususta müctehitler, yukarıda işaret edildiği üzere, üç ayrı fikirdedirler: Mekruh, mubah ve müstehap. Ümmet-i Muhammed'in çoğu, eskiden beri bu hareketi güzel görüp yapageldiklerinden, hatta kendisine telkin verilmesini vasiyyet edenlerin bile bulunmasından ötürü9 güzel bir hareket olduğunu söylemek en iyisidir.
Ama bu hususta elimizde kesin bir nass bulunmadığı için ne yapılması emredilir, ne de yapana yasaklanır. Herkes ölüsüne telkin verip vermemekte serbest bırakılır, dileyen verir, dileyen de vermez.
Kaynaklar:
1. Ölünün dirileri duyamayacağını ileri sürenler delil olarak: "(Ey Rasulüm) sen (a daveti) ölülere duyuramazsın..." (Rûm, 30/52) âyeti ile, "..Sen kabirde bulunanlara işittirecek değilsin. " (Fâtir, 35/22) âyetini zikretmektedirler ve Hz. Peygamber (asm)'in Bedirdeki ehl-i kalibe hitabını da, ashabına va'z ve nasihat olarak nitelendirirler. (el-Hapruti, Abdullâtif, Tekmile-i Tenkihu'l-Kelâm, s. 145, ist.)
2. el-Harputi, s. 145-146, ist. 1332; Ibnü'l-Hümâm, I/446-447.
3. Müslim, Sahih, Cenâiz. l, II/631.
4. el-Ceziri. I/501; Seyyid Sabık. I/548; Hasan el-Idvi, s. 9-10.
5. el-Ceziri, I/501.
6. Günümüzde ölüye verilen telkinde diğer iman esasları da zikredilmektedir, (bk. el-Ceziri, I/501; Abdullah Siracu'd-Din, s. 60.
7. Suyuti, Şerhu's-Sudûr, v. 44 b; 176 b: Hasan el-Idvi, s. 10; Rodoslzâde, Ahvâl-i Âlem-i Berzah, v. 12b-13 a; Seyyid Sabık, I/547; Abdullah Siracuddin, s. 60-61
8. Muhammed b. ismail. S. Selim, I/203; S. Sabık, I/547.
9. Hasar, 32, Mısır, 1316 h.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- CENAZE DEFNEDİLDİKTEN SONRA TELKİN OKUNUR. BUNUN ASLI VAR MIDIR?
- "Sen kabirdekilere işittirecek değilsin." ayetine rağmen, niçin kabirdekilere telkin ve selam verilmektedir?
- Ölmüş bir yakınımızın arkasından veya mezarının başında sesli ağlamak günah mıdır?
- Türbe ve kabir ziyaretleri hakkında dinimizin ölçüleri nelerdir?
- Ölümden sonra ruhun durumu hakkında detaylı bilgi verir misiniz?
- Kabir ziyaretinde bulunmak caiz midir?
- Cenazenin yüzünü açmak günah mıdır?
- Mezarları inşa etmenin, mermerden yapmanın bir sakıncası var mıdır? Müslümanların mezarı nasıl olmalı?..
- Kabirlerin taşlarını yükseltmek veya büyük kabir yapmak caiz midir?
- MEYYİT