Ölenlerin ruhlarının melekler tarafından semaya götürüldüğü doğru mudur?

Tarih: 03.12.2013 - 12:41 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Diyorlar ki; İmam Gazali’ye ait olduğu söylenen "Kıyamet ve Ahiret" isimli kitapta:

"Ölenlerin ruhları meleklerr tarafından semaya götürülür ve başlarında da Cebrail, sırasıyla yedi gök semaya çıkarlar ve her gök kapısında görevliler 'Kim o?' diye seslenir ve cevaben 'Ben Cibril, yanımdaki de falanca.' diye tekrarlanarak, yedi semayı katederler. Ondan sonra uzun bir mesafenin katedilmesinden sonra Arşa ulaşırlar ve Allah Cebraile 'Yanındaki kim?' diye sorar..."

- Hermesin müşahedesini okuyanlar, anlatılan bu ruhun yolculuğuna hiç yabancılık çekmez. Aynen hermesin müşahedesinden kopyalanmış ve İslami kimlikle boyanmış bir anlatım. Mistik düşüncelerle semavi dinlere girmiş Ruh inancı, Müslümanların felsefe ile tanışmasından sonra, İslam inancına da girmiş ve bilhassa tasavvuf düşüncesinde köklü bir yere oturmuştur. Bunun ne zararı var denilebilir. Başta insanlara verilen, anlatılan gayb haberlerinin dışında, Allah'ın bildirdiği gayb haberlerine ilaveler yapmak ve bildirmediği şeylerden bahsetmek Allah adına yalan söylemek ve Allah'ın öğrettiği bu tür ilavelere "gaybı taşlamak" denile bir literatür oluşmuştur. Gazalinin yazdığı gibi, huzuruna çıkartılan insan ruhu için Allah'ın, "Kim o?" dediğini söyletmesi, tamamen tevhit akidesi ve Allah'ın "Yere düşen her yaprak, rabbinin bilgisinde" ifadesiyle, kainatta "Allah'ın bilgisinin dışında hiçbir şey yoktur." inancını yıkan ve söküp atan sapık bir anlayış.

- Bu görüş ne kadar doğrudur, açıklayabilir misiniz?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- İmam Gazali’nin “Ölüm-Kabir-Kıymet” adında bir kitabının olduğunu bilmiyoruz. Ancak Semerkant yayınları tarafından bu adla tercüme edilip basılan bir kitabın var olduğuna rastladık. Neyse ki, orada da bu kitabın “İhyau’l-Ulum” adlı eserinin bir bölümü olduğu açıkça ifade edilmiştir.

İmam Gazali, “İhya” adlı eserinin IV. cildinin sonlarında “Ölüm ve Sonrası” manasına gelen bir başlık altında bu konuyu işlemiştir(İhya, IV/433).

- “Berâ b. Âzib (r.a) anlatıyor: Resûlullah (asm) ile Ensar’dan bir adamın cenazesine katıldık. Resûlullah (asm) adamın kabrinin başına oturdu, başını öne doğru eğdi ve,

"Allah'ım! Kabir azabından sana sığırım." diye dua etti ve bunu üç defa tekrarladı. Sonra şöyle anlattı:

"Mümin kul ahiret yolculuğuna çıkmak üzereyken, Allah Teâlâ, beraberlerinde onun için hazırlanmış kokular ve kefen bulunan, yüzleri güneşin ışığı gibi parlak meleklerini bu kulunun yanına gönderir. Bunlar o kişinin görebileceği bir yere geçerek bekleşirler. Ruhu çıktığı zaman yerde ve gökte ve bu gönderilen meleklerin haricinde gökyüzünde ne kadar melek varsa, ona rahmet isteyip affı için Allah'a istiğfarda bulunurlar."

"Ardından gökyüzünün bütün kapıları açılır. Her kapı bu kişinin ruhunun kendisinden girmesini ister. Ruhu gökyüzüne yükseldiğinde melekler, 'Rabbimiz! Falanca kulun geldi.' derler. Allah Teâlâ, 'Onu geri götürün ve kendisi için hazırladığım ihsanlarımı ona gösterin, zira kullarıma: "Sizi ondan (topraktan) yarattık; yine sizi oraya döndüreceğiz ve bir kez daha sizi ondan çıkaracağız." diye vaadde bulundum.'"

"Bu sırada ölü, kendisini defnedip ayrılmak üzere olanların ayak seslerini işitir. Derken kendisine hitap edilerek, 'Ey falanca! Rabbin kimdir? Dinin nedir? Peygamberin kimdir?' diye sorular sorulur. Ölü, 'Rabbim Allah, dinim İslâm ve peygamberim de Hz. Muhammed'dir.' diye cevap verir."

"Bundan sonra Münker ve Nekir melekleri amansız bir şekilde bir daha sorguya çekerler. İşte bu ölünün başına gelen sıkıntı ve musibetlerin sonuncusudur."

"Mümin kulun suallere doğru cevaplar vermesinin ardından bir münadi, 'Doğru söyledin.' der. İşte bu, 'Allah Teâlâ iman edenleri sağlam ve sabit sözde (kelime-i tevhid üzere) hem dünya hayatında hem de âhirette sapasağlam tutar...' ayetinin manasıdır."

"Sonra güzel yüzlü, temiz elbiseli, etrafa mis gibi kokular saçan biri gelir ve 'Müjdeler olsun! Sana Rabbinin sonsuz rahmeti ve içinde paha biçilmez nimetleriyle cennetler vardır.' der. Ölü, 'Allah seni hayırlarıyla mükâfatlandırsın, sen kimsin?' diye sorar; o, 'Ben senin hayırlı ve sâlih amellerinim. Yeminle söylüyorum ki, ben seni Allah'a itaate koşan, isyana ise yanaşmayan biri olarak bildim. Bundan ötürü Allah senin mükâfatını versin.' der."

"Sonra bir münadi, 'Bu kişi için cennet yataklarından bir yatak hazırlayın ve oradan cenneti gören bir de kapı açın.' diye meleklere seslenir. Hemen bir cennet yatağı getirilir ve kendisi için cennete bakan bir kapı açılır. Ölü, 'Allah'ım! Bir an önce kıyameti kopar da aileme, malıma döneyim.' diye dua eder."

"Kâfire gelince: O artık dünyadan ilişkisini kesip âhirete intikal etme noktasına gelince, yanında ateşten elbiseler, katrandan gömlekler bulunan, azabıyla acımasız bir grup melek gelerek onu çepeçevre kuşatır. Ruhu çıktığı zaman yerde ve gökte bulunan bütün melekler ona lanet eder. Gökyüzünün bütün kapıları kapanır. Hiçbir kapı o kişinin kendisinden geçmesini istemez."

"Ruhu semaya vardığı zaman melekler, 'Rabbimiz! Yeryüzünün de gökyüzünün de kabul etmediği kulunuz geldi.' derler. Allah (c.c), 'Onu geri (mezarına-cesedine) götürün ve hazırlamış olduğum azap çeşitlerini gösterin.' buyurur; zira kullarım, "Sizi ondan (topraktan) yarattık; yine sizi oraya döndüreceğiz ve bir kez daha sizi ondan çıkaracağız." diye vaadde bulundum.' şeklindeki rivayet devam eder."

Bu konu İhya’nın 4/483-484. sayfalarında yer alır.

Bu bir hadistir, hadisin tahricini yapan Zeynu’l-Irakî, bu hadisin Ebu Davud ve Hâkim tarafından da rivayet edildiğini ve Hâkim’in “bunun sahih olduğunu” belirttiğini söylemiştir. (bk. Tahricu Ahadisi’l-İhya-ihya ile birlikte- a.y)

- İmam Gazali gibi “Hüccetu’l-İslam” unvanını almış bir İslam alimine ve asrının müceddidi olduğu kabul edilen bir zata karşı saygılı olmak, İslam âdâbı ve edebi açısından önemlidir.

İmam Gazali takvanın zirvesinde olan bir şahsiyettir. Söylediklerini ayet, hadis ve selef-i salihinin bilgilerine dayandırmaktadır.

Not: Semerkant Yayınlarında çıkan ilgili esere (kitabın başında kendilerinin de itiraf ettikleri gibi) maalesef tercüme ederken bazı fazla (onlara göre tamamlayıcı) bilgileri de karıştırmışlardır. Bu ise eserin güvenirliğini azaltmış ve belki de bir takım yanlış anlamalara neden olmuş olabilir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun