Cinler, Hz. Peygambere binmeye başladılar ne demek?
Hadiste geçen binmeye başladılar ne anlamda kullanılmıştır?
Müsned-i Ahmed'de Abdullah ibn Mesud'un aktardığı hadiste şöyle yazıyor "bir grup erkek geldi üzerlerinde hiçbir elbise yoktu, cinsel organlarını da göremedim geldiler ve Allah'ın resulüne (asm) binmeye başladılar ve Allah'ın resulü onlara okumaya başladı"
Bu hadis İngilizceye göre direkt ata binme, otobüse binme gibi anlamında kullanılmış, bu da kafa karıştırıyor bu hadiste binme ne anlamda kullanılmıştır aydınlatırsanız sevinirim?
Değerli kardeşimiz,
Bu hadisi-i şerifte geçen ifade, “يركبون (yerkebûn)” şeklindedir. Ancak bu cümlede “binmek” anlamında değil, “Resûlullah’a yaklaşıp, üzerine üşüşmek, etrafını sarmak” anlamındadır. Yani “Onu kuşatıyorlar, sıkıştırıyorlardı.” demektir. (bk. Sindi, Haşiyetü Müsned, 3/320, no: 3778)
Demek ki baktığınız yerdeki İngilizce tercüme doğru değil.
İlgili hadis-i şerifin tamamı ve tercümesi şöyledir:
إن عبدالله قال إستبعثني رسول الله ﷺ قال فانطلقنا حتى أتيت مكان كذا وكذا فخطَّ لي خطة فقال لي كن بين ظهرَي هذه لا تخرج منها فإنك إن خرجت هلكتَ قال فكنت فيها قال فمضى رسول الله ﷺ خَذَفة أو أبعد شيئاً أو كما قال ثم إنه ذكر هنيناً كأنهم الزُطّ قال عفان أو كما قال عفان إن شاء الله ليس عليهم ثياب ولا أرى سوءاتهم طوالاً قليل لحمهم قال فأتوا فجعلوا يركبون رسول الله ﷺ قال وجعل نبي الله ﷺ يقرأ عليهم قال وجعلوا يأتوني فيخيِّلون أو يميلون حولي ويعترضون لي قال عبدالله فاُرعبتُ منهم رُعباً شديداً قال فجلست أو كما قال قال فلما إنشقَّ عمود الصبح جعلوا يذهبون أو كما قال قال ثم إن رسول الله ﷺ جاء ثقيلاً وَجِعاً أو يكاد أن يكون وجعاً مما ركِبوه قال إني لأجدني ثقيلاً أو كما قال فوضع رسول الله ﷺ رأسه في حجري أو كما قال قال ثم إن هنيناً أتوا عليهم ثياب بيض طوال أو كما قال وقد أغفى رسول الله ﷺ قال عبدالله فارعبت منهم أشد مما اُرعبت المرة الاولى
قال عارم في حديثه فقال بعضهم لبعض لقد اُعطي هذا العبد خيراً أو كما قالوا إن عينيه نائمتان أو قال عينيه أو كما قالوا وقلبه يقظان ثم قال قال عارم وعفان قال بعضهم لبعض هلم فلنضرب له مثلاً أو كما قالوا قال بعضهم لبعض اضربوا له مثلاً ونؤوِّل نحن أو نضرب نحن وتؤوِّلون أنتم فقال بعضهم لبعض مثله كمثل سيد ابتنى بنياناً حصيناً ثم أرسل إلى الناس بطعام أو كما قال فمن لم يأت طعامه أو قال لم يتبعه عذّبه عذاباً شديداً أو كما قالوا قال الآخرون أما السيد فهو رب العالمين وأما البنيان فهو الاسلام والطعام الجنة وهو الداعي فمن اتّبعه كان في الجنة قال عارم في حديثه أو كما قال ومن لم يتبعه عُذِّب أو كما قال ثم إن رسول الله ﷺ إستيقظ فقال ما رأيت يا إبن أم عبد فقال عندالله رأيت كذا وكذا فقال نبي الله ﷺ ما خُفي عليّ مما قالوا شيء قال نبي الله ﷺ هم نفر من الملائكة أو قال هم من الملائكة أو كما شاء الله
Abdullah (b. Mesud) (r.a) anlatıyor:
“Resûlullah (asm) kendisinin takip etmemi istedi ve beraber yola çıktık. Bir yere vardığımızda bana bir çizgi (sınır) çizdi ve şöyle buyurdu:
‘Bu çizginin içinde kal; sakın dışına çıkma. Çünkü eğer dışına çıkarsan helak olursun.’
Ben de o çizginin içinde kaldım. Resûlullah (asm) ise ilerledi; kısa bir mesafe veya biraz daha fazla gitti (tam hatırlamıyorum).
Orada bir grup vardı. Onlar -sanırım- Zutt kabilesine (Hind taraflarının siyah tenli insanlarına) benziyorlardı. Üzerlerinde elbise yoktu, ama avret yerlerini görmedim. Uzun boyluydular, vücutları zayıftı.
Geldiler ve Resulullah’ın üzerine üşüştüler. O ise onlara Kuran okuyordu.
Onlar da benim etrafıma doluşuyor, bana yaklaşıyor, sağımda solumda dönüyorlardı. Ben onlardan çok korktum, dehşete kapıldım.
(Korkudan) oturdum.
Sabahın ilk ışıkları (fecr) sökün edince yavaş yavaş uzaklaştılar.
Sonra Resulullah (asm) geri geldi. Çok yorgun, hatta neredeyse hasta gibiydi.
‘Üzerime çok ağırlık bindi, kendimi çok yorgun hissediyorum’ buyurdu.
Başını benim dizime koydu ve biraz dinlendi.
O sırada -öncekilerden farklı olarak- üzerlerinde beyaz, uzun elbiseler bulunan başka bir grup geldi. Resulullah (asm) uyumuştu.
Onları görünce, ilk seferde duyduğumdan bile daha fazla korktum.
(Rivayeti aktaranlardan) Arim’in nakline göre, aralarında şöyle konuştular:
‘Bu kul (Muhammed), gerçekten büyük bir nimetle şereflenmiş. Onun gözleri uyusa da kalbi uyanıktır.’
Sonra birbirlerine şöyle dediler:
‘Geliniz, bu kul için bir misal (temsil) verelim.’
Bir kısmı, ‘Biz misali verelim, siz tevil edin’ dedi.
Diğer kısmı, ‘Biz tevil edelim, siz misali verin’ dediler.
Sonra aralarından biri şöyle bir örnek verdi:
‘Onun durumu, sağlam ve korunaklı bir bina yapan bir efendinin durumuna benzer. O efendi insanlara bir elçi gönderir, onları yemeğe davet eder. Kim o davete icabet etmezse efendi onu şiddetle cezalandırır.’
Diğerleri bu misali şöyle açıkladılar:
‘Efendi, âlemlerin Rabbi’dir.
Bina, İslâm’dır.
Yemek, cennettir.
Davet eden, peygamberdir.
Kim davete icabet ederse, cennete girer.
Kim icabet etmezse, azap edilir.’
Sonra Resûlullah (asm) uyandığında bana dedi ki:
‘Ey Ümmü Abd’in oğlu (yani İbn Mesud)! Ne gördün?’
Ben de dedim ki:
‘Ey Allah’ın Resûlü, şöyle şöyle gördüm...’
Resûlullah (asm) buyurdu ki:
‘Onların söylediklerinden bana hiçbir şey gizli kalmadı.’
Sonra şöyle buyurdu:
‘Onlar, meleklerden bir gruptu — ya da Allah’ın dilediği şekilde (melekler gibiydi). (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/399; Daha kısa rivayet için bk. Tirmizi, Emsal, 1)
Bu rivayetin senedi sahih (güvenilir) olarak değerlendirilmiştir. (Heysemi, Mecmeu’z-zevaid, no: 13959)
Bu hadis-i şerif, Resulullah’ın gayb âlemiyle (cinler ve meleklerle) olan bir temasına dair olaylardan biridir.
İlk gelen grubun “üzerlerinde elbise olmayan, ince yapılı ve zayıf” oluşu, cinlerden bir topluluk olabileceğini,
İkinci gelen beyaz elbiseli grubun ise melekler olduğunu ima eder.
Verilen temsil (bina, davet, efendi, cennet) ise İslâm’ın hakikatini ve peygamberliğin misyonunu çok güzel açıklar.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- "Allah'ın emirlerine uymadığınız zaman, Allah size en kötü insanları, zalimleri musallat eder." diye bir hadis var mıdır?
- Sözlerim şeriat, davranışlarım tarikat, halim hakikattir sözü hadis mi?
- Sen buna güç yetiremezsin... hadisini açıklar mısınız?
- İsteğimizin olması için çok namaz mı kılmalıyız?
- Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer, Hz. Peygamber'e suikast düzenlemiş midir?
- Vavlardan sakının anlamında bir hadis var mı?
- Yazdıktan sonra kalemi kulağının üstüne koy hadisinin kaynağı nedir?
- Buhârî’de geçen senetsiz hadislerin durumu- Hadis Savunması 38
- Birçok kişiye yeten kase mucizesi sahih mi?
- RESÛLULLAH'IN TEBLİĞE DEVAM ETMESİ VE TAİF'E GİTMESİ