Yaklaşan şerden vay Arab'ın hâline ne demektir?
- Bu ifade hadis midir; nasıl anlamalıyız?
Değerli kardeşimiz,
Zeyneb Binti Cahş (r.anha) rivayet ediyor:
: عن أُمِّ الْمُؤْمِنين أُمِّ الْحكَم زَيْنبَ بِنْتِ جحْشٍ رضي اللَّه عنها أَنَّ النَّبِيَّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم دَخَلَ عَلَيْهَا فَزعاً يقُولُ :
« لا إِلهَ إِلاَّ اللَّه ، ويْلٌ لِلْعربِ مِنْ شَرٍّ قَدِ اقْتربَ ، فُتحَ الْيَوْمَ مِن ردْمِ يَأْجُوجَ وَمأْجوجَ مِثْلُ هذِهِ »
وَحَلَّقَ بأُصْبُعه الإِبْهَامِ والَّتِي تَلِيهَا . فَقُلْتُ: يَا رسول اللَّه أَنَهْلِكُ وفِينَا الصَّالحُونَ ؟ قال :
« نَعَمْ إِذَا كَثُرَ الْخَبَثُ »
Mü’minlerin annesi, Ümmü’l-Hakem Zeyneb Binti Cahş (r.anha)'nın anlattığına göre, Nebî (asm), korkudan titreyerek onun yanına girdi ve:
“Allah’dan başka ilah yoktur. Yaklaşan şerden dolayı vay Arab'ın hâline! Bugün Ye’cûc ve Me’cûc’un seddinden şu kadar yer açıldı.” buyurdu ve baş parmağı ile şehadet parmağını birleştirerek halka yaptı. Bunun üzerine ben:
– Ey Allah’ın Resûlü! İçimizde iyiler de olduğu halde helak olur muyuz, dedim. Resûl-i Ekrem (asm):
“Kötülük ve günahlar çoğaldığı vakit, evet.” buyurdu. (Buhârî, Fiten 4, 28; Müslim, Fiten 1)
Hadiste zikredilen, “yaklaşan şerden” maksadın, Müslüman Araplarla harbedecek bir küfür ordusu olduğu yorumu yapılır. Ye’cûc ve Me’cûc ise, kıyamete yakın ortaya çıkacak ve yeryüzünde fitne-fesat çıkaracak bozguncu bir kavim olarak tarif edilmiştir. Ye’cûc ve Me’cûc ile ilgili pek çok hadis, sahih hadis kitaplarında yer alır. Bu rivayetlerden, onların kıyamete yakın bir zamanda ortaya çıkacağı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bu konu, kıyamet alâmetleri arasında zikredilir.
Bu hadîs-i şerif vesilesiyle, kötülüklerin yaygınlaşmasının, toplumların helâkinin, çöküş ve yok oluşunun sebebi olduğu gerçeğini bir kere daha anlıyoruz. Hadiste geçen “habes” tabiri, fıskı, fücûru, şirki, küfrü ifade eder. Bununla kastedilen, tıpkı bir yerde ortaya çıkan ateşin şiddetlenince kuru ve yaş ne varsa yakıp kül etmesi gibi bir hâldir; temizi ve pisi birlikte yok eder. Toplum helâke uğrayınca da mümin ve münafık, muhalif ve muvafık hepsi birlikte azaba uğrarlar. Sonra herkes yaptığının karşılığını görür; Allah katında ceza veya mükâfata nail olur. Bu kötü akibete uğramadan salihler, iyiler vazifelerini hakkıyla yerine getirme gayreti içinde olmalıdırlar. Hûd suresi’nin 74-83. ayetlerinde şöyle buyurulur:
İbrahim’den korku gidip kendisine müjde gelince Lût kavmi hakkında bizimle mücadeleye başladı. Çünkü İbrahim cidden yumuşak huylu, içli, kendisini Allah’a vermiş biri idi. Melekler:
"Ey İbrahim! Bundan vazgeç. Çünkü Rabbinin azab emri gelmiştir ve onlara geri çevrilmez bir azab mutlaka gelecektir." Elçilerimiz Lût’a gelince, Lût onların gelmelerinden endişeye düştü, onları korumaktan âciz kaldı da "Bu ne çetin bir gündür!.." dedi. Lût’un kavmi, koşarak onun yanına geldiler. Daha önce de o kötü işleri yapmaktaydılar. Lût, "Ey kavmim! İşte şunlar kızlarımdır, sizin için bunlar daha da temizdir. Allah’dan korkun ve misafirlerimin önünde beni rezil etmeyin! İçinizde aklı başında bir adam yok mu?" dedi. Dediler ki:
Senin kızlarında bizim bir hakkımız olmadığını biliyorsun ve sen bizim ne istediğimizi elbette bilirsin. Lût:
“Keşke benim size karşı bir gücüm olsaydı veya güçlü bir kaleye sığınabilseydim.” dedi. Melekler:
“Ey Lût! Biz Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana asla dokunamazlar. Sen gecenin bir kısmında ailenle yürü. Karından başka sizden hiçbiri geri kalmasın. Çünkü onlara gelecek olan azab şüphesiz ona da isabet edecektir. Onlara vadolan helâk zamanı, sabahdır. Sabah yakın değil mi?” dediler.
Emrimiz gelince onların üstünü altına getirdik ve üzerlerine balçık çamurundan pişirilip istif edilmiş bir çeşit taş yağdırdık. O taşlar, Rabbin katında işaretlenerek yağdırılmıştır. Bunlar zalimlerden uzak değildir.
Buna göre;
- Masiyetlerin, büyük günahların yaygınlaşması ve bunlara engel olunmaması, topyekün helakın sebebidir.
- Bir toplumda kötülükler çoğalınca, içlerinde bulunan salih ve iyi kişiler de vazifelerini yapmayınca, böyle kimselerin aralarında olması, onlara gelecek felaketi önlemez. Neticede felaket ve belalar günahkârlarla birlikte salihlere de isabet eder.
- Masiyetleri kötü görüp, onların yaygınlaşmasını önlemek her Müslümanın görevidir. (bk. Riyazü’s-Sâlihîn Tercüme ve Şerhi, Peygamberimizden Hayat Ölçüleri, Erkam Yay., H. No: 191)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Çocuğun ölümünü kocasından gizlemiş mi?
- Yalınayak, çıplak ve sünnetsiz mi dirileceğiz?
- Sadaka cehennem ateşini söndürür mü?
- Yapmadıklarını söyleyen kimseler... hadisini açıklar mısınız?
- Hayber nasıl fethedildi?
- Kalbimizden geçenlerden sorumlu muyuz?
- Hanzala münafık mı oldu?
- Seni benim elimden kim kurtaracak?
- İbni Abbas çocuk yaşta Danışma Meclisine mi katılırdı?
- Çok sevap kazandıran amel hangisidir?