Oruç tutmak Hz. Musa’dan daha mı değerli?
- Hz. Musa ey Rabbim, hiç bana bulunduğun kadar bir başkasına ikramda bulundun mu demiş, rabbimiz de ahir zamanda Muhammed ümmetine ikram edeceğim Ramazan Ayıdır demiş.
- Bu anlamda bir rivayet var mı? Varsa tamamı nasıldır?
Değerli kardeşimiz,
Hadis kaynaklarında bu anlamda bir rivayet bulamadık.
Bazı tefsir ve nasihat kitaplarında şöyle bir rivayet, senet ve kaynak verilmeden nakledilmektedir:
Rivayete göre Hz. Musa (a.s.) Cenab-ı Hakk'a: “Ya Rabbi! Hiç bana bulunduğun kadar bir başkasına ikramda bulundun mu? Zira bana kendi kelamını bizzat işittirdin.” demişti.
Allah Teala cevaben şöyle buyurdu:
“Benim ahir zamanda yaratacağım birtakım kullarım vardır ki onlara Ramazan ayını ikram edeceğim ve ben onlara sana olduğumdan çok daha yakın olacağım. Şunu bil ki, seninle, aramızda yetmiş bin perde olduğu hâlde konuşmuştuk. Oysa ümmet-i Muhammed oruç tutup da dudakları bembeyaz, renkleri sapsarı kesildiği zaman, iftar ettiklerinde onlardan bütün perdeleri kaldırırım.
Musa! Ne mutlu, Ramazan’da ciğerleri susuzluk çekip karınları acıkanlara! Onları ancak ve ancak kendi likamla mükafatlandıracağım. Onların oruçlu ağızlarının kokusu benim katımda misk kokusundan daha hoştur. Tek bir gün oruç tutan, hiçbir gözün görmediği hiçbir kulağın duymadığı hiçbir beşerin aklına gelmeyen şeyleri hak etmiş olur.”
Bunun üzerine Hz. Musa: “Ya Rab! Ramazan’ı bana da ikram ediver.” diye niyazda bulunduysa da Yüce Allah: “Bu, Ümmet-i Muhammed’e mahsus bir özelliktir.” buyurmuştur. (bk. Bursevi, Mümin 1. ayetin tefsiri; Safuri, Nüzhetü’l-mecalis, s. 209)
Tekrar ifade edelim ki, bu rivayetin kaynağı ve senedi yoktur.
Eğer bu rivayetin sahih bir yönü varsa, yapılan bir ibadete yahut işlenen bir hayra "Hazret-i Musa’nın sevaplarından fazla olması" şöyle anlaşılacaktır:
Biz Hz. Musa’nın (asm) sevabından daha fazla alacağımız anlamında değil, o peygamberin sevaplarını ne kadar hayal ediyorsak, yani bizim fikir aynamıza o sevaplar ne kadar aksediyorsa, bize o hayırlı işe karşılık o kadar veya ondan daha fazla sevap verilecek demektir. Yoksa bir kişiye, yaptığı bir hayra mukabil bir peygamberin umum sevabı kadar sevap verileceği düşünülemez.
Güneş'in hakiki mahiyetini, büyüklüğünü ve ışıklarının ulaştığı yerleri bilmeyen veya bilemeyen, onu sadece dünyamızdan gördüğü şekliyle bir oda veya bir bina kadar gören bir kimse düşünelim. Bir kimse ona, "Eğer şunu yaparsan sana bildiğin Güneş kadar yer vereceğim." derse, elbette Güneş'in hakikatine göre değil, senin anladığın ve bildiğin Güneş'e göre vereceğim demektir.
İşte -eğer rivayet sahih ise- bunu da bu şekilde anlamak gerekir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Muharrem ayı ve Âşura günü orucu
- Sahur geceleri cinsellik, sahabilerin itirazından sonra mı helal olmuş?
- Kadir Gecesi'nin alameti var mı, ramazanın ilk gününe göre değişir mi?
- Sahurun feyiz ve bereketi
- Takvimlerde namaz vakitleri (oruç) için uygulanan temkin vakti hakkında bilgi verir misiniz?
- İftar vermenin sevabı
- Uyuya kalan kimse niyet etmezse oruç olur mu?
- Ramazan gelince niye hilal görünür?
- Kadir Gecesi'nin 27. gece olduğu hakkında rivayetin sıhhati nedir?
- Oruç ile ilgili sık sorulan sorular ve cevapları nelerdir?