Beni azlardan eyle diye dua edilebilir mi?
- Hz. Ömer, Allahım beni azlardan eyle diye dua eden birisine kızmış doğru mu?
- Olayın aslı nedir?
Değerli kardeşimiz,
Çok ibretli ve hikmetli olan bu hadise şöyledir:
Hz. Ömer’in yanında bir kişi;
“Ya Rabbi! Beni azlardan eyle,” diye dua eder. Hz. Ömer;
“Bu nasıl bir dua böyle?” diye sorar. O kişi de
- Duydum ki Allah Teala, “Kullarımdan şükredenler azdır.” buyurmuş. Ben, Allah’ın beni işte o “azlar”dan kılmasını istiyorum, diye cevap verir. Bunun üzerine Hz. Ömer,
“Herkes Ömer’den daha bilgili!” diyerek tevazu gösterir ve dua sahibinin bilincini ve yaklaşımını böylece takdir eder.(1)
Bu ilgi çekici olayda söz konusu olan ayet-i kerime Sebe’ Suresi’nin 13. ayetidir. Bu ayetin ön kısmında Hz. Davud’a (as) ve Hz. Süleyman’a (as) verilen ilahi ikram ve imkânlar hatırlatılmakta sonra da “Ey Davud hanedanı! Şükür için / içinde çalışın. Doğrusu, kullarımdan gereği gibi şükredenler pek azdır.” buyrulmaktadır.
Müslümanlığın hem dünyada hem de ahirette tadını çıkarmak ve Müslümanlara vaadolunmuş bulunan güzelliklere kavuşmak isteyen başta sahabiler olmak üzere duyarlı Müslümanlar zaman zaman pek de alışık olunmayan dilek, davranış ve söylemlerde bulunabilmektedirler. Bu olay da onlardan biridir.
Bu Nasıl Bir Dua?
Hemen herkesin uzun uzun yakarıp çok şey istemesinin normal karşılandığı dua ve niyaz halinde “azlardan olmayı” dilemek doğrusu pek de akla gelebilecek bir şey değildir. Koca halife Hz. Ömer’in, böyle bir duayı duyar duymaz, “bu nasıl bir dua?” diye garipsemesi, yapılan duayı, sözünü ettiğimiz genel anlayış ve uygulamanın dışında bir istek olarak görmesinin sonucudur.
Alışılmış olanın her zaman ve herkes için genel bir erdem olarak kabul görmeyeceği, farklı nitelikte olan söylem ve uygulamaların da fevkalade olumlu nedenlere dayalı ve takdire şayan bir anlayış ve bilincin ifadesi olabileceği esasen garipsenecek bir durum değildir.
Nitekim Hz. Ömer, duyduğu tuhafına giden duanın, bir ayet-i kerimeden mülhem ve muktebes olduğunu, o zatın, “duydum ki Allah Teâlâ, “Kullarımdan şükredenler azdır” buyurmuş, beni işte o “az” olan kullarından eylemesini istiyorum” cevabından öğrenince, hemen oracıkta, “herkes Ömer’den daha bilgili” diye durumu değerlendirmiştir.
Bu suretle hem o Müslümanı takdir etmiş hem de büyük bir tevazu ile kendisine yönelik özeleştiride bulunmuş, büyüklük göstermiştir.
Duydum ki
Öyle anlaşılıyor ki Hz. Ömer’in takdir ve özeleştirisinde, işin özü kadar o duayı yapan kişinin, “Kur’an-ı Kerimde okudum ki,” gibi doğrudan bilgi sahibi olduğunu gösteren bir cümle ile değil de “duydum ki” diye dolaylı yoldan öğrendiği bilgiye samimiyetle uymuş olduğunu söylemiş olmasının da payı büyüktür.
Hem dua sahibinin hem de Hz. Ömer’in takdir edilecek ve örnek alınacak bu sözlerinin ötesinde olayın ortaya koyduğu bir başka gerçek daha vardır. O da ilk Müslümanların şükrü, söz değil fiil olarak anlamış olduklarıdır. Bir başka ifade ile “nimete şükür nimetin cinsinden olur” anlayışına sahip bulunmalarıdır.
Şükür Anlayışı
Unutmamak gerekir ki dil ile yapılan şükür de şükürdür elbette. Ayrıca her nimetin kendi tütünden şükrü de olmalıdır. Herhalde ayet-i kerimede az oldukları bildirilen “şükreden kullar” da bu anlamda yani şükrü fiilen/ eylem olarak yerine getirenler olsa gerektir.
Konuyu biraz güncele getirirsek, fakir komşusuna bir kap yemek göndermeden akşam üç kap yemeğini yedikten sonra koltuğuna yaslanıp hanımın getirdiği kahveyi yudumlarken “elhamdülillah bugün de doyduk, sana şükürler olsun ya Rabbi” demekle nimete gerçekten şükredilmiş olmaz. Dil şükrünü yapsa da diğer şükürler eksik kalır.
Aynı şekilde dünyanın değişik yörelerinde yeterince beslenemeyen, aç yatıp kalkan hatta açlıktan ölen kimseler varken onları görmezden gelip her öğünden sonra yüksek sesle elhamdülillah demekle gerçek anlamda şükredilmiş olunamaz. Hele hele “gerçekten az olan şükreden Allah kulları”ndan olmak herhalde hiç mümkün olmaz.
“Şükreden kulların az olduğunu” bildiren ayet-i kerimenin hemen öncesinde İ’melû âle Dâvûde şükran = Ey Davud ailesi şükür işleyin, şükür için çalışın!” buyurulmuş olması, sözlü olarak elhamdülillah demenin yeterli olmayacağı bunun çok ötesinde ayrıca şükür kavramındaki fiilî özü ve çerçeveyi açıkça ortaya koymaktadır.
Nimete fiilen şükretme erdemini yerine getirebilmek için hiç kuşkusuz kişinin bilgi, bilinç ve afiyet üzre olması önde gelir. Nitekim Resulullah Efendimiz (asm) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır:
“Allah, kendisinden âfiyet dilenmesinden pek hoşnud olur.”(2)
Bir başka hadis-i şeriflerinde de şu tavsiyede bulunmuştur:
“Allah’tan dünya ve ahirette afiyet isteyin!”(3)
Kısa Dua
Kısa, özlü ve anlamlı dua etmek isteyenler için, dünya ve ahiretin mutluluğunu dilemek yani âfiyet istemek, Hz. Peygamber’in (asm) tavsiyesine uygun akıllıca bir dilekte bulunmaktır. Çoğu zaman hoca efendilerden duyduğumuz, “Allahümme innî esêlüke temâme’n-nimeh ve devâme’l âfiyeh ve hüsne’l hâtimeh”den oluşan üçlü dua bunun güzel bir örneğini oluşturmaktadır.
Hemen her namaz içinde okuduğumuz ayet-i kerimede de “Rabbimiz bize hem dünyada hem de ahirette iyilik ver!” duası tavsiye edilmektedir.(4)
Peygamberimiz (asm) de şöyle dua etmemizi tavsiye eder:
“Allah'ım, senden kendim ve müminler için dünyada ve ahirette af ve afiyet istiyorum.” (5)
O halde bütün müminlerle beraber af ve afiyet içinde olmak da bizim duamız olsun.
Kaynaklar:
1) İbn Ebi Şeybe, Musannef, 10/322; Ayrıca bk. Elmalılı, Hak Dini Kur’an Dili, 6/3953; Bursevî, Ruhü’l-Beyan, 10/4.
2) Tirmizi, Deavât 101.
3) Buhari, Cihad 112, 156, Temenni 8; Müslim, Cihad 20; Ebu Davud, Cihad 89; Tirmizi, Deavât 84, 101, 128; İbn Mâce, Dua 5; Dârimî, Siyer 6; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I,4, 14, IV, 252. Bk. İsmail Lütfü Çakan, Altınoluk Dergisi, Sayı: 391.
4) Bakara, 2/201.
5) Nevevî, el-Ezkâr, 74; Hâkim, el-Müstedrek, 1/517.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Sebe suresi 13. ayete rağmen heykel yapmak nasıl günah oluyor?
- ŞÜKÜR
- Şükür nedir? Şükür vazifesi nasıl yapılmalıdır?
- 28. Hadis: Kâfir olarak sabahlayanlar
- Ömer bin Hattab (r.a.)
- Afiyet mi istemeli, dert ve bela mı?
- Dua ederken mukaddesatı vesile yapmak ve “onların hürmetine” diye dua etmek caiz midir? Bazen, "Allah'ım; ezanların yüzu suyu hürmetine, Efendimizin yüzü suyu hürmetine, Kur'an'ın, İslam'ın yüzü suyu hürmetine,.." diyerek dua ediyorum...
- Hz. Ömer'in karısının kendisine sesini yükseltmesi olayı sahih mi?
- Aslan Avcısı Değil Ama… Ömer
- ZIYARETIN ÖLÜYE FAYDASI