Sara hastası cennetlik mi?

Tarih: 25.03.2024 - 16:02 | Güncelleme:

Soru Detayı

“Eğer sabredeyim dersen, sana cennet vardır. Ama yine de sen istersen, sana şifa vermesi için Allah’a dua ederim.”
- Bu hadis-i şerifi açıklar mısınız?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Sara (epilepsi) hastası olan bir kadın Peygamber Efendimizden (asm) kendisine dua etmesini istiyor. Efendimiz de "eğer sabrederse cennetlik olacağını" söylüyor. Kandın cennet müjdesini duyunca, sara nöbeti tutunca üstünün başının açılmaması için dua istiyor. Çünkü sara hastaları, nöbeti tutunca kendini kaybediyor ve ne yaptıklarını bilemiyor.

Olayı bir de hadis-i şerif metninden okuyalım.

 Atâ İbni Ebî Rebâh’dan şöyle dediği rivâyet edilmiştir:

« إِن شئْتِ صَبَرْتِ ولكِ الْجنَّةُ، وإِنْ شِئْتِ دعَوْتُ اللَّه تَعالَى أَنْ يُعافِيَكِ »

Abdullah İbni Abbas (ra) bana:

- Sana cennetlik bir kadın göstereyim mi, dedi. Ben:

- Evet, göster, dedim.

İbn Abbâs şöyle dedi:

- Şu (iri yarı) siyah kadın var ya! İşte bu kadın (bir gün) Nebî (asm)’e geldi ve:

- Beni sara tutuyor ve üstüm başım açılıyor. İyileşmem için Allah’a dua ediniz, dedi.

Nebî (asm):

“Eğer sabredeyim dersen, sana cennet vardır. Ama yine de sen istersen, sana şifa vermesi için Allah’a dua ederim.” buyurdu.

Bunun üzerine kadın:

- Ben (hastalığıma) sabrederim. Ancak sara tuttuğu zaman üstümün başımın açılmaması için dua buyurunuz, dedi.

Nebî (asm) de ona dua etti. (Buhârî, Merdâ 6; Müslim, Birr 54)

Konu ile ilgili başka rivayetlerden öğrendiğimize göre aslen Habeşistanlı olan bu iri yapılı, uzun boylu hanımın künyesi Ümmü Züfer idi.

Sara hastalığına tutulmuş olan Ümmü Züfer, sara nöbeti esnasında bayılıp yere düşüyor, mahrem yerleri açılıyordu. Bu hâl onu rahatsız ettiğinden hastalıktan kurtulması için Peygamber Efendimiz’e (asm) geldi ve kendisine dua etmesini istedi.

Peygamber Efendimiz (asm), belaya sabretmenin cennetle ödüllendirileceğini öğretmek için ona “İstersen sabret, cennete gir; istersen iyileşmen için dua edeyim.” buyurdu. Cennet ile sağlık arasında tercih yapmak durumunda kalan hanım, sabrı yani cenneti tercih etti. Fakat kendisini asıl üzen şeyin, mahrem yerlerinin açılması olduğunu söyleyerek buna engel olmaya çalışması, kendisinin bilinçli bir Müslüman olduğunu göstermektedir.

Burada, saralı kadının şifa isteğine Hz. Peygamber’in (asm) iki şıklı cevap vermiş olması, bazılarınca garipsenebilir. Hatta Hz. Peygamber’in tedaviye karşı olduğu bile sanılabilir. Hâlbuki Efendimiz, kendisine müracaat eden kadına, hakkında en hayırlı olan bir şıkkı hatırlatmak suretiyle kadını iki iyilikten birini tercihte serbest bırakmıştır. Bu Hz. Peygamber’in, ashâb ve ümmetine duyduğu şefkat ve merhametin tabiî bir sonucu ve göstergesidir.

Hz. Peygamber (asm) bu davranışıyla asla, tedaviye karşı çıkmış değildir. “İstersen dua edeyim.” buyurması bunun delilidir. Ancak tedavisi bulunmayan hastalıklar da olabilir. Bu tür hallerde asıl yapılması gerekli yolu göstermek üzere hastalığa sabretmenin cennet gibi bir bedeli olduğunu duyurmuştur. Yani sabrın sonu cennet, halkımızın deyimiyle “selamettir” mesajını vermiştir.

Abdullah İbni Abbas Hz. Peygamber’in (asm) uyarısı üzerine, kadının sabrı seçmesini dikkate alarak onun daha hayattayken cennetlik olduğu sonucuna varmıştır.

Öte yandan Hz. Peygamber’in (asm) duası makbul olduğu için, kadına dua ettikten sonra onun sara nöbetlerinde bir daha üstü-başı açılmamıştır.

Özet olarak;

1. Dünyada belaya sabır, ahirette insana cenneti kazandırır.

2. Gücü yeten için azimete sarılmak, ruhsat ile amel etmekten daha üstündür. (bk. Peygamberimizden Hayat Ölçüleri, Riyazü’s-Sâlihîn Tercüme ve Şerhi, Erkam Yayınları, Hadis No: 36)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun