Korona virüse karşı tedbirler

Korona virüs çıkıp yayılmaya başlayınca birçok konuşan ve yazanlar, devlet sorumluları ve bilim adamları bu virüs hakkında konuşmaya ve yazmaya koyuldular. Gerçeklerin yanında komplo senaryoları da semamızı kaplamış durumda.

Bunun bir biyolojik savaş olduğunu, ulus devletlere son verip nüfusu azaltılmış bir dünya devleti kurmak veya insanları evlerine hapsedip dijital haberleşeme ve yönetim; yapay zekâ, zeki robotlar ile farklı bir dünya oluşturmak için icat edildiğini iddia edenler var.

Ne onların ikna edecek delilleri var, ne de bizim bunlara evet veya hayır diyecek delillerimiz var. Bu sebeple onları bilgi dağarcığımıza koyup bekleteceğiz. Gerçek olma ihtimaline karşı tedbir almak ve dünyaya hâkim olmak isteyenlere karşı varlık ve bağımsızlığını korumak için tedbir almak ise fertleri aşan bir iştir, bunun sorumluları yöneticilerdir.

Bize düşen bu âfet karşısında nasıl inanacağımızı, nasıl düşüneceğimizi ve hangi tedbirleri alacağımızı faaliyet konusu yapmaktır.

Naslar

Âyetlere ve hadislere bakıldığında bunların bir kısmı “bulaşmanın olmadığını” bir kısmı ise bulaşma olmasın diye tedbir alınması gerektiğini ifade ediyor.

Eskiden beri bulaşma bir vakıa olduğu için bunun olmadığını ifade eden hadisleri âlimler şöyle yorumlamışlardır: Peygamberimiz (sav) Cahiliyye dönemi bâtıl itikadında mevcut olan bulaşma anlayışını reddediyor, bulaşmanın Allah’ın iradesi ve takdiri (koyduğu tabiat kanunları) çerçevesinde olduğunu ifade ediyor. Başka hadislerde ve âyetlerde ise yine Allah Teâlâ’nın iradesi ve yaratması ile tabiatta cereyan eden olayların tabi olduğu sebepler, kanun ve kurallar çerçevesinde tedbir almanın gerekliliği emrediliyor.

Şu halde âyetleri ve hadisleri bir bütün halinde anladığımızda ortaya çıkan sonuç salgın hastalıkların olabileceği ve bunlara karşı tedbir almanın Allah ve Resulünün emri olduğudur.

Fıkıhta

Fıkıh beş temel gaye üzerine oturtulmuştur: Hayatı, aklı, dini, malı, nesli korumak.

Bu varlık ve değerler tehlikeye girdiğinde ruhsat kapıları açılır ve haramlar, yasaklar gerektiği miktar ve sürece kalkar.

Din başkasının malını çalmayı ve gasp etmeyi yasaklar, ama kişi aç kalır ve hayatını devam ettirmek için gerekli asgari gıdayı gasp ederse veya çalarsa ona ceza verilmez, aldığı ve çaldığı şeyi yemek ve içmek de ona haram olmaz.

Din oruç tutmayı emreder. Kişi oruç tuttuğu takdirde hasta olacak veya hastalığı artacaksa orucu tutmaz, yoksullara fidye verir.

Yağmur, çamur, soğuk, tehlike, hastalık, hastalığın bulaşması veya artması hastaya bakma, malını veya ailesini koruma gibi durumlarda kişi camiye gitmez; cumayı kılmaz, bunun yerine evinde veya yerinde öğle namazını kılar, camide cemaatle namaza katılmaz.

Bu kural ve hükümlerin koronavirüs salgınına uygulanması

Bilim kurulları sıkı tedbir alınmadığı takdirde bu virüsün sür’atle yayıldığında ittifak ediyorlar. Sıkı tedbirlerin başında kalabalıkların içine girmemek ve ten temasından, birbirine yakın durmaktan kaçınmak da var.

Bu sebeple:

* Tokalaşma ve kucaklaşma terk edilecek.

* Kirlenmiş ve bulaşmış olması muhtemel nesnelere dokunduktan veya yaklaştıktan sonra ilk fırsatta eller sabunla iyice yıkanacak, yıkama imkânı bulunmadığında dezenfekte malzemeleri kullanılacak.

* Devlet sorumlularının bilim kurullarına danışarak ilân ettikleri tedbirlere harfiyyen uyulacak.

* Yöneticilerimizin başında namaz kılan bir Cumhurbaşkanı, namaz kılan bir Sağlık Bakanı ve bunların yanında dinden taviz vermeyen bir Diyanet var. Yine bilim kurullarının tavsiyesi üzerine cemaatle namaz ve cuma namazı bir süre ertelensin diye karar verilirse buna uyulacak.

Böyle bir karar alındığında camiler açık kalır, ezanlar okunur, ancak kalabalık cemaatle namaz kılınmaz, durumu bunu gerektirenler camide tek başına veya küçük cemaatle namazlarını kılarlar. Bulunduğu yerde namaz kılması mümkün olanlar ise kendi mekânlarında kılarlar. Camiler devamlı dezenfekte edilir.

* Kendisinde hastalık şüphesi bulunanlar kesinlikle başkalarıyla temas etmeyecek, kalabalıklara karışmayacak, cumaya ve cemaate gitmeyecek, acilen ilgili tedavi birimlerine başvuracaklardır. Tedbir almayıp hastalık bulaştıranlar günah işlemiş olacaklarını unutmasınlar.

* Yaşamada ve salgınla mücadelede herkese gerekli olan yiyecek, içecek ve diğer malzemelere fırsattan istifade zam yapanların kazancı helâl değildir.

* Bu maddeleri günlük ihtiyacından fazla olarak alıp stoklayanlar başka insanların haklarını almış olurlar. “Ben hasta olmayayım başkaları olsun, ben aç susuz kalmayayım başkaları kalsın”demek insanca ve Müslümanca bir davranış değildir.

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Okunma sayısı : 5.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun