Rabbimizin haram ayları koymasının hikmeti nedir?

Tarih: 09.09.2019 - 20:01 | Güncelleme:

Soru Detayı

1) Rabbimizin haram ayları koymasının hikmeti nedir?
- Mesela onun verdiği hükümleri yerine getirmemizi istemesi olabilir mi?
- Bir nevi bir imtihan, mantık açısından bakıldığında bunun bizler için nasıl bir faydası olabilir mesela günümüzde?
- Anladığım kadarıyla bu bir adet değil, Tevbe suresinde belirlenmiş deniliyor.
2) Tevbe 36. ayette Allah katında ayların sayısı 12’dir deniliyor, ondan önce de gökleri ve yeri yarattığı gün Allah’ın koyduğu yasa gereğince on ikidir deniliyor.
- Allah katında ay ne demek veya gün ne demek?
- Allah zamandan ve mekandan münezzehse Allah katında 12 ay diye bir şey nasıl olabilir?
- Veya gökleri ve yeri yarattığı gün deniliyor, acaba bu Arapçadan (yevm) yani dönem anlamında kullanılmış olabilir mi?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

"Haram Aylar" ifadesinden kıyamete kadar alınacak dersler ve ibretler vardır. Elbette bugün de sadece Müslümanlar değil bütün devletler ve milletler de bu ayetin hükmünden istifade etmelidirler.

Ayette geçen ve gün manasına gelen "yevm" ifadesi, devir, dönem, zaman gibi anlamlara gelir. "Allah katında" anlamına gelen “Indellah” ifadesi ise, Allah'ın yaratmasına, yasasına, kanununa göre demektir.

Bu kısa bilgiden sonra konunun detaylarına gelince:

Haram Aylar, İslami literatürde savaşın haram kabul edildiği dört kutsal aydır.

İlgili ayetlerin meali şöyledir:

“Doğrusu Allah'a göre ayların sayısı, Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısına uygun olarak on ikidir; bunlardan dördü haram aylardır. İşte doğru olan hesap budur. O aylarda kendinize zulmetmeyiniz, müşrikler sizinle topyekün savaştıkları gibi siz de onlarla topyekün savaşınız. Biliniz ki Allah buyruklarına karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir."

"(Haram ayları) ertelemek, inkarcılığı artırmaktan başka bir şey değildir, inkarcıların daha da sapmasına yol açmaktadır. Onlar ayların sayısını Allah'ın yasakladığı aylara uyarlamak üzere, bu ertelemeyi bir yıl helal bir yıl haram sayıyorlar ki, böylece Allah'ın haram kıldıklarını meşru hâle getirsinler. Bu yaptıkları kötü işler kendilerine güzel görünüyor. Allah inkarcılar topluluğunu doğru yola iletmez.” (Tevbe, 9/36-37)

Hz. İbrahim ve İsmail'in şeriatındakine uygun olarak Cahiliye dönemi Arapları da yılın dört ayını kutsal sayarlar, bu inanışa saygının bir işareti olarak savaştan ve her türlü saldırıdan kaçınırlardı. Zilkade, zilhicce, muharrem ve recebden oluşan bu aylar haram aylar (el-eşhuru'l-hurum) diye anılırdı.

Her türlü çatışmanın haram sayıldığı bu aylarda meydana gelen savaşlara, dinî yasaklar çiğnendiği için "ficar savaşları" denmiştir.

Kur'an-ı Kerîm'in başka dört ayetinde de "haram ay" kavramı tekil olarak yer almıştır. Bunlardan Bakara suresinin 194. ayetinde haram ayın haram ayar karşılık olduğu, aynı surenin 217. ayetinde haram ayda savaşmanın büyük günah olduğu, Maide sûresinin 2. âyetinde bu aya karşı saygısızlık edilmemesi gerektiği ve Maide 5/97'de hürmete layık bir mabed olan Kabe ile birlikte haram ayın da insanların iyiliğine vesile kılındığı belirtilmiştir.

Söz konusu dört ayın bu şekilde adlandırılması bu aylarda savaşın haram kılınması, işlenen sevap veya günahlara başka zamanlarda yapılanlardan daha fazla mükafat veya ceza verilmesi, böylece yılın diğer aylarından farklı bir önem ve saygınlığa sahip bulunmaları sebebiyledir. (Cessas, Aḥkamü’l-Ḳuran II, 110-111)

İşte bu ayetlerde, Allah'ın evrende var ettiği düzene göre ayların sayısının on iki olduğu belirtilmiş, bunlardan dördünün özel hükümleri olduğu hatırlatılıp bu düzenlemeye aykırı davrananların asıl kendilerine yazık etmiş olacaklarına dikkat çekilmiş ve aylarla ilgili bu nizam üzerinde nesî' adıyla yapılan oyunlar ve manipülasyonlar şiddetle kınanmıştır.

Tefsir ve tarih kaynaklarında, haram aylarla ilgili hükümlerin hac ibadetiyle birlikte Hz. İbrahim zamanında konmuş olduğu, insanlann bu aylarda sağlanan güven ortamı içinde (zilkade, zilhicce ve muharrem aylarında) hac ibadetini ve yedinci ay olan receb ayında muhtemelen umre ziyaretini rahatça yaptıkları, Mekke ve çevresinde oturanların da bu vesileyle geçimlerini sağladıkları, fakat zamanla bu hükümlerin temel amacından uzaklaştırıldığı kaydedilmektedir.

İslamiyet'in gelmesiyle bu konudaki düzenlemeler yeniden aslî hüviyetine kavuşturulmuştur.

Şu var ki, bu konuda farklı yorumlanmaya elverişli ayet ve hadislerin bulunması sebebiyle İslam alimleri arasında haram aylarla ilgili yasakların devam edip etmediği hususunda görüş ayrılıkları ortaya çıkmıştır.

Bu görüş ayrılıkları bir yana, Kuran'da yer alan bu yasak hükmünün İslamiyet'in milletlerarası ilişkilere bakışını ortaya koyan diğer delillerle birlikte değerlendirilmesi halinde şöyle bir sonuca varılması mümkündür:

Milletlerarası ilişkilerde barışı esas alıp yeryüzünde her türlü haksızlık, bozgunculuk ve tahakkümü yasaklayan (Bakara 2/205; Kasas 28/83) İslâmiyet, savaşın bir insanlık realitesi olduğunu göz ardı etmemiş, savaşın tahribatını en aza indirecek önlemler almaya çalışmıştır.

Bu çerçevede, İslâmî düşünce sistemi içinde, yılın üçte birini meydana getiren bir sürenin savaş karşıtı duygu ve düşüncelerle geçirilmesine yer verilmiş olması, ihmal edilen birtakım insanî değerlerin hatırlanıp yaşatılmasına ve bu konuda kamuoyu oluşturulması için belli günlerin veya haftaların ayrılmasına önem verilen zamanımızda daha bir dikkat çekmekte ve anlam kazanmaktadır. (Bilgi için bk, Hüseyin Algül, Haram Aylar, DİA, XVI, 105-106)

İlave bilgi için tıklayınız:

Yerler ve göklerin altı günde yaratılışının hikmeti nedir?
Kur'an'da geçen "İndellah = Allah katı" ne demektir?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun