Allah'ın kendisine ve Kur’an’a yemin etmesi, nasıl açıklanabilir?

Tarih: 26.11.2014 - 11:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Öncelikle sitenizde bulunan, Kuran’ın yemin ile alakalı iki tane uzun yazınızı okudum. Orada tabii genel olarak anlatmışsınız. Ben biraz konuyu irdeleyeceğim. 
- Yasin suresi 2. ayette, Sad suresi 1. ayette v.b. ayetlerde Allah Kuran’a yemin ediyor.(1)
- Sonra Nahl 63. ayette, Mearic 40. ayette v.b. ayetlerde kendine yemin ediyor.(2)
- Bunun yanı sıra, Allah Kalem suresi 10. ayette,
"Lüzumsuz yere çok yemin edenlerin hiçbirine itaat etme." diyor.(3)
- Şimdi sorularımı sorayım: 

1) Kuran peygamberin zamanında bir kitap halinde değildi. Peki ortada kitap yokken, kitaba yemin edilmesini nasıl anlayalım?
2) Allah nasıl Allah'ın üzerine yemin eder? Bir insanın kendi kendine yemin etmesi gülünç olur ve inandırıcı olmaz. Peki Allah nasıl kendine yemin eder?
3) Kuran’da 200 den fazla yemin edilen ayet vardır. Hatta incire, zeytine, geceye gündüze bile edilen yeminler vardır. Hal böyleyken Kalem suresi 10. ayetteki olaya bakarsak, Kuran’a bakış açımız değişir. Çünkü bunu yapan Kuran’ın kendisidir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

1) Bu konuyu şöyle açıklamak mümkündür:

a) Kur’an’da birçok ayette Kur’an’a “kitap” adı verilmiştir. Örneğin, Bakara suresinin 2. ayetinde “kitab” kelimesine yer verilmiştir. Çünkü, Kur’an vahiy olarak iner inmez, vahiy katipleri tarafından değişik yazı malzemelerine yazılıyordu. Bu yazılar bir arada mücelled bir kitab halinde olmasa da buna “yazılı metin” anlamında “kitap” denilebilir.

b) Hz. Peygamber (asm) hayatta olduğu sürece vahiy gelme ihtimali olduğundan, Kur’an’ın bir kitap halinde tanzim edilmesi mümkün değildi. Allah “Kitab” kavramını kullanarak, Müslümanlara Kur’an’ı bir kitap haline getirmelerini teşvik ve tavsiye eden bir ifade tarzı olabilir.

c) Allah Kur’an’ın daha sonra bir kitap haline getirileceğini bildiği için, ona mecaz olarak “kitab” adını vermiş olabilir. Bir şeyin sonradan olacak konumu esas alınarak yapılan bir ifade de bir “mecaz” türüdür. Bu yönüyle Kur’an’a önceden “Kitab” adı verilmesi gaybi bir haber olduğu için bir mucizedir.

2) Allah’ı insanlarla kıyaslamak ciddi bir yanlışlıktır. Allah’ın kâinatı yaratmasının en önemli hikmetlerinden biri, kendi birliğini, azametini, büyüklüğünü ortaya koymaktır. İnsanlar kendilerine “büyük” deseler, buna “büyüklenme” denir ki, bu ifade yapmacık tavır anlamında kullanılır. Fakat Kur’an’da Allah kendisi için “büyük” manasına gelen “Azîm, Kebir, Mütekebbir” gibi unvanlar kullanır, ama bu hiçbir zaman -haşa- bir “büyüklenme” olarak algılanamaz. Çünkü, insan gerçekten büyük değildir. Ve Allah gerçekten büyüktür...

- İşte bunun gibi, insanların kendilerine yemin etmeleri -dinen caiz olmadığı gibi- aklen de tuhaf karşılanır. Çünkü yemin, kutsiyeti olan, herkes tarafından saygın kabul edilen varlık için söz konusudur. Zira yemin, yemin edenin doğruluğunun bir şahididir. İnsanın kutsiyeti olmadığı gibi, kendi kendine yemin eden insanın kendisi bile bu yeminin bir değer ifade ettiğine inanmaz.

- Allah ise, vahiy ile kendisini kutsal bir varlık olduğunu bildirdiği için, ona iman edenlerin nazarında o yemin edilecek bir makamdadır. İşte Allah bizzat kendine yemin ederek bu kutsallığını insanların kalbine nakşetmektedir.

3) Yukarıda da ifade edildiği üzere, yemin, kutsal ve saygın yeri olan varlıklar adına yapılır ki muhataplar söylenenlere kanaat etsin. Çünkü böyle saygın yeri olan varlıklara yalan yere yemin eden kimse, kutsala saygısı olmayan, şerefini düşünmeyen itibarsız bir adam konumuna düşer.

- İşte Allah Kur’an’da bazı varlıklara yemin etmesi, onların insanlar için çok faydalı, saygıdeğer bire nimet olduğuna işaret etmek içindir. Mesela, Allah’ın zeytine, incire, güneşe, aya yemin etmesi, bu büyük nimetleri göz ardı eden gafil insanların bu nimetlere dikkatlerini çekmeye yöneliktir.

- Bediüzzaman Hazretlerinin ifade ettiği gibi;

“Kur'an'da kasem (yemin) ile temeyyüz etmiş olan ecram-ı ulviye ve süfliyeyi tefekkürden gaflet edenleri daima ikaz ederler. Evet kasemat-ı Kur'aniye, nevm-i gaflette dalanlara kar'-ul asâdır (Kur’an’daki yeminler, gaflet uykusuna dalanları uyandırmak için birer tokmak vazifesini görüyorlar).” (bk. Muhakemat, s. 14)

- Allah’ın Kur’an’da, bizzat Kur’an’a yemin etmesi ise, “İ'cazat-ı Kur'aniyenin kudsiyetini (Kur’an’ın semavi / ilahî kimliğini ortaya koyan mucizelik yönünün kusursuz bir kutsiyette bulunduğunu) ve ona kasem edilecek bir derece-i hürmette olduğunu ihtar etmek içindir.” (bk. Mektubat,  s. 389)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun