Ayette geçen, haksızlığa uğratıldıktan sonra öçlerini alanlar, cümlesini nasıl anlamalıyız?

Tarih: 25.03.2013 - 00:58 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Şuar'a suresi 227. ayetteki "öç almayı" nasıl anlamalıyız?

"Ancak iman edip salih amel işleyen, Allah'ı çok anan ve haksızlığa uğratıldıktan sonra öçlerini alanlar başka. Zulmedenler hangi akıbete uğrayacaklarını göreceklerdir."

- Bizler genelde "Allah'a havale ettim." deyip geçiyoruz. Haksızlığa uğradığımız durumlarda, bu ayete dayanarak, sonuna kadar korkmadan mücadeleci mi olmalıyız?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İlgili ayetlerin mealleri şöyledir:

“Şairlere gelince, onlara da yoldan sapmışlar uyarlar. Onların her vadide şaşkın şaşkın dolaştıklarını ve gerçekte yapmadıkları şeyleri söylediklerini görmez misin? Ancak iman edip iyi işler yapanlar, Allah'ı çokça ananlar ve haksızlığa uğratıldıklarında kendilerini savunanlar başkadır. Haksızlık edenler, neye nasıl dönüşeceklerini yakında görecekler.” (Şuara, 26/224-227)

İnkarcılar Kur'an'ın gayb âleminden verdiği haberleri şeytanların ilhamı, nazmını da şiir olarak telakki ediyor, dolayısıyla Hz. Peygambere kâhin ve şair diyorlardı.

İşte bu âyetler onların bu tür temelsiz iddialarını reddetmekte; inkarcı şairlere gerçekleri arayanlar değil, ancak hevâ ve hevesleri peşinde giden, zevk ve eğlence düşkünlerinin tâbi olacağını bildirmektedir.

"Her vadide dolaşmak" her konuya girmek, her konuda söz söylemek demektir. Gerçekten de -müteakip âyette belirtildiği üzere inançlı ve ahlâkî değerlere bağlı olanlar farklı olmakla beraber- öyle şairler de vardır ki bunlar her vadide dolaşır, iyi kötü, eğri doğru her konuya girerek toplumu etkilemeye çalışırlar. Sözleri ile yaptıkları birbirini tutmaz, yapmadıklarını söyler, söylemediklerini yaparlar. Bu sebeple onların peşinden dürüst insanlar değil, ancak sapkınlar gider.

Bu nitelikte olan şiir ve şairle Kur'an ve Peygamber'i karşılaştırmak bile abestir.

Kur'an insanların sosyal ve kültürel hayatlarında önemli bir yer işgal eden şiiri ve şairleri mutlak olarak yermemiş, bilâkis şiirin iyisine ve güzeline insanları özendirmiştir. Kur'an'ın üstün ifade gücünü gören Araplar onu şiire benzetmişler, Hz. Peygamber (asm)'e de şair demişlerdir. (bk. Enbiyâ, 21/5; Sâffât, 37/36; Tur, 52/30)

Bu durum karşısında Kur'an kendisinin ne şair ne de kâhin sözü olduğunu, fakat Allah tarafından indirilmiş ilâhî bir kelâm olduğunu vurgulamış (bk. Hakka, 69/41-42) ve putperestlik döneminin İslâm ilkeleriyle ters düşen şiirini yermiştir.

Nitekim 227. âyette özellikleri anlatılan gerçek müminler, müşrik dönem şairlerini yeren yukarıdaki hükmün dışında tutulmuşlardır. Bunlar;

- Söyledikleri şiirde gerçekleri dile getirirler; söyledikleriyle yaptıkları birbirine uygundur.

- Allah'ın birliği esasına dayanan tevhid dininin ilkelerini savunur, Allah'ı zikreder, O'nu yüceltirler.

- Yaptıkları iyi işlerle hem kendilerinin hem de toplumun yücelmesini ve yükselmesini gözetirler.

- Zulmün ve haksızlığın karşısında şiirleriyle mücadele verir, hakkı savunurlar.

Yani bunlar hiciv yaparlarsa kendilerine, yani müminlere yapılan zulmün öcünü almak, söylenen hicvi reddetmek için söylerler.

İşte böyle; mümin, iyi, Allah'ı zikreden ve müminlere yapılan zulüm ve haksızlığın öcünü alan, hakkın savunucusu Abdullah b. Revaha ve Hassan b. Sabit ve Ka'b b. Malik ve Ka'b b. Züheyr gibi Müslüman şairleri, o kötü hallerden müstesnadırlar. Bunlar sadıktırlar, bunlara tabi olanlar sapkın değildirler.

Sahih hadis kaynaklarında yer alan birçok hadiste de iyi maksatla kullanılan şiir, yukarıda kötülenen şiirden istisna edilmiş, hatta özendirilmiştir. (bk. Buhârî, Edeb, 90; İbn Mâce, Edeb, 42)

Meselâ Câhiliye döneminin önde gelen şairleri arasında yer alan ve Medine döneminin sonların doğru müslüman olan Lebîd b. Râbia'nın "Bilinmelidir ki Allah'tan başka her şey bâtıldır" anlamındaki mısraı,  Hz. Peygamber'in "şairlerce söylenmiş en doğru söz" şeklindeki takdirine mazhar olmuştur. (Buhârî, Menâkıbü'l-ensâr, 26)

Keza ashâb-ı kiram arasında Resûl-i Ekrem'in takdirlerini kazanmış başka birçok şair bulunmaktaydı. Bunların başında gelen Hassan b. Sabit'e, "Müşrikleri (şiirlerinle) hicvet, bil ki Cebrail de seninle beraberdir." buyurmuştur. (Buhârî, Bed'ü'l-halk, 6; Müslim, Fezâilu's-sahâbe, 153)

O zulmedenler ise hangi dönüşe (akıbete) döndürüleceklerini yakında bilecekler. Yahut hangi dönüş meydanında yuvarlanacaklar. Bu cümlenin zalimlere ne kadar şiddetli bir tehdit ifade ettiği açıktır. Yani bugün müslümanlara zulmeden o zalimler, bugünkü yaptıkları zulum ile nasıl bir uçuruma yuvarlanmakta olduklarını öldükleri zaman anlayacaklar. Aynı zamanda bu cümle, İslâm dininin dünyada zalimlere karşı yapacağı hak ve adalet inkılabının önemini hatırlatmaktadır ki, geleceğe ait bu gizli haberin önemi çok açıktır. (bk. Elmalılı Hamdi, Hak Dini, Kur'an Dili; Kur'an Yolu, Heyet, ilgili ayetlerin tefsiri)

İlave bilgi için tıklayınız:

Bu dünyada uğranılan haksızlıklara; bu dünyada mı mücadele edilmeli?..

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun