Mümin suresi 11. ayette iki kez öldürüleceğimiz söylenirken, Duhan suresi 56. ayette, ilk ölüm dışında başka ölümün olmadığı söyleniyor. Bu bir çelişki değil mi?
Değerli kardeşimiz,
Bakara suresinin "Allah sizi ölü iken diriltti. Sonra öldürecek, sonra diriltecek, nihayet Ona döndürüleceksiniz." mealindeki 28. âyetini, Beydavi ve diğer tefsirler şöyle açıklıyor:
Çocuğun ana rahminde can verilmesinden önceki hali için ölü, can verilmesine de diriltme denmiştir. Yani insan, bir defa ana rahminde, bir de kabirden sonra diriltiliyor. İki ölü hali vardır; biri ana rahmindeki canlılıktan önceki durumu, bir de kabirdeki hali. Yani hepsi iki ölüm, iki diriltmedir.
Soruda geçen ayete gelince:
"Onlar ise: “Ya Rabbenâ!” derler, “Sen bizi iki defa öldürdün, iki defa dirilttin. İşte günahlarımızı itiraf ettik. Şimdi, telafi etme için buradan çıkmaya bir yol yok mudur?” (Mümin,40/11)
Bu âyetten çıkan duruma göre insan dört safhadan geçer: 1. Ölü (yani yokluk) hali. 2. Hayata mazhar olup dünyaya gelmesi. 3. Ölüm. 4. Ölümden sonra diriliş. Kâfirler ilk üç safhayı mecburen kabul ederken, peygambere inanmadıklarından sadece son safhayı inkâr ediyorlardı.
Âyet-i kerimede, cehenneme girmeye davet edilen kâfirlerin, suçlarını itiraf edecekleri, cehennem azabından kurtulmak için Allah'tan, çıkar bir yol istedikleri ve bunların, iki kere öldürülüp iki kere diriltildiklerini söyledikleri zikredilmektedir.
Burada ifade edilen "iki kere öldürülme" ve "iki kere diriltilme"den neyin kasdedildiği hakkında şu görüşler de zikredilmektedir.
Abdullah b. Mes'ud, Abdullah b. Abbas, Katade, Dehhak ve Ebu Mâlik'ten nakledilen bir görüşe göre "iki kere öldürülmek"ten maksat, insanların, atalarının sulbünde iken ölü olmaları bir de dünyada yaşadıktan sonra ölmeleridir. "İki kere diri" olmalarından maksat ise, insanların meniden hayat bulmaları ve öldürüldükten sonra âhirette diriltilmeleridir. Dehhak, îbn-i Abbas ve ibn-i Mes'ud bu hususu izah ederlerken şu âyetin de bunu beyan ettiğini söylemişlerdir.
"Allahı nasıl inkar edersiniz? Halbuki siz, ölüler idiniz sizi o diriltti. Sonra öldürecek sonra tekrar diriltecektir. Nihayet ona döndürüleceksiniz. İlk ölüm dışında artık orada ölüm tatmazlar." (Duhan, 44/56)
Bu ayeti kerime de ölümden sonra artık ölümün olmayacağı ve müminlerin cennette ebedi lezzet içerisinde olacağı ifade edilmiştir.
Onlar orada, (dünyadaki) ilk ölümlerinden başka bir ölüm tatmazlar. Allah onları cehennem azabından da korumuştur. Bunlar, Rabbinin bir lütfudur. İşte kurtuluş da budur.
Şüphesiz ki dünyada iken,Allah'ın emirlerini tutup yasaklarından kaçınarak ondan korkanlar, âhirette güven içinde bulunacak bir makamda olacaklardır. Onlar o makamlarda, dünyada iken korkulan belalar, hastalıklar, yorgunluklar ve üzüntülerden emin olacaklardır. O makamlar da cennetler ve pınar başlan olacaktır. Onlar o cennette ince ve kalın ipekten elbiseler giyeceklerdir. Ve karşılıklı olarak oturacaklardır. Ayrıca biz onları, iri gözlü ve beyaz tenli hurilerle evlendireceğiz.
Takva sahipleri, cennette arzuladıkları her türlü meyveler isteyecekler ve bu meyvelerden güven içinde olacaklardır. O meyvelerin kesileceğinden, tükeneceğinden ve kendilerine herhangi bir zarar vereceğinden korkmayacaklardır. Dünya nimetleri ise bunların aksinedir.
Takva sahipleri cennette, dünyada iken birinci ölümlerinden başka bir daha ölüm tatmayacaklardtr. Rableri onları, katından bir lütuf olarak, yanıp tutuşan cehennem azabından koruyaçaktır. Onların, dünyada iken işledikleri günahlardan dolayı, kendilerini cezalandırmayacaktır. İşte âhirette takva sahiplerine verdiğimiz bu nimetler, büyük kurtuluşun ta kendisidir.
Allah Teala, burada, elli altıncı ayette cennetliklerin, ölümü bir daha tatmayacaklarını beyan etmektedir. Bu hususta Peygamber Efendimiz (asm) de bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştur:
"Ölüm, kıyamet gününde beyaz bir koç şeklinde getirilecek ve o zaman bir çağıncı "Ey cennetlikler!" diye seslenecek, cennetlikler başlarını uzatıp bakacaklar, çağıran onlara: "Siz bunu tanıyor musunuz?" diyecek. Onların hepsi de onu daha önce gördükleri için "Evet tanıyoruz. Bu ölümdür." diyeceklerdir. Sonra çağırıcı cehennemliklere: "Ey cehennemlikler", diye seslenecek, onlar da başlarını uzatıp bakacaklar, çağırıcı onlara, "Sizler bunu tanıyor musunuz?" diyecek, onlar da daha önce onu gördükleri için "Evet tanıyoruz, bu ölümdür." diyeceklerdir. Sonra çağırıcı "Ey cennetlikler, artık ebedilik var. Size ölüm yok. Ey cennetlikler artık ebedilik var. Size de ölüm yok." diyecektir." (Buhari, K.Tefsir el-Kur'an, Sure: 19, bab: 1 / Müslim K.el-Cenne, bab: 40, Hadis no: 2849; bk. Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri, Hisar Yayınevi: 7/370-371)
İlave bilgi için tıklayınız:
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Ayet-i kerimede (A'râf, 7/46) geçen ve a'râf ehlinden cennetlik ve cehennemliklerin her birini simalarından tanıyacak olan kimseler kimlerdir?
- KABİR HAYATI
- Cenaze namazının öneminden biraz bahseder misiniz?
- ÂHİRETE İMAN
- Kuran-ı Kerim'de Reenkarnasyonun olduğu iddia ediliyor. Bu konuda nasıl cevap vermeliyiz? Kuran ayetleriyle açıklar mısınız?
- Mahşerde de Allah'ı görüp konuşabilecek miyiz? İslam'a hizmet etmiş birisi, Allah'ım, ben İslam'a hizmet ettim, şehit, ben yaraları senin yolunda cihat ederken aldım, başkası, malımı senin yolunda harcadım,.. Bunları rahatça Allah'a söyleyebilecekler mi?
- Zümer suresi 42. ayeti açıklar mısınız? Sanki bu ayette iki tür ruhtan bahsediliyor. Buna bir açıklama getirebilir misiniz?
- "Kıyamet zamanında güneşin yaklaştırılacağı ve insanların boğazlarına kadar ter içinde kalacakları" konusunda hadis var mıdır?
- Tenasüh ve Reenkarnasyona Delil Olarak Gösterilen Ayetler Hakkında Açıklama Yapar mısınız?
- Dalak ve ciğer kan mı?
Yorumlar
Ben genelde bu şekilde yapmaktayım, ancak cemaat bunu yadırgamakta. Sonuçta her ne kadar Hanefi mezhebine bağlı bulunsakta Şafii mezhebinden bir şey yapmamız yadırganmamalı diye düşünüyorum. Sonuçta her ikisi de sünnet.