"Bir mümin, hastalık sebebiyle yapamadığı, ancak hastalanmadan önce sürekli yaptığı ibadetin sevabını, hastalık zamanında yine kazanır." anlamına gelen hadisi nasıl anlamak gerekir?
Değerli kardeşimiz,
Ukbe b. Amir’den rivayet edilen İlgili hadisin mealini bir kez daha yazalım:
“Gün içinde yapılan hiçbir amel yoktur ki, üzerine mühür vurulmasın. Bir mümin hasta olunca melekler derler ki: 'Ey Rabbimiz! Kulun falancayı hastalıkla amelden hapsettin.' Rab şöyle buyurur: 'İyileşinceye veya ölünceye kadar, (daha önce her gün yaptığı) amellerinde olduğu gibi, o kimse için (yapmak istediği halde yapamadığı) amellerini mühürleyin.'" (Ahmed b. Hanbel, 4/146).
“Hatim / mühür” kelimesinin geçtiği bu rivayetin senedinde bir ravî zayıf olduğundan, Hafız Heysemî tarafından hadisin zayıf olduğuna işaret edilmiştir.(bk. Mecmau’z-zevaid, 2/303).
Bununla beraber, hadiste yer alan “mühürlemek” ifadesinden anlaşılıyor ki, hayatları boyunca insanların yaptıkları amelleri kaydetmek için melekler tarafından bir dosya tutulur. Bu dosyada yazılan günlük raporlara en az iki melek bu rapora imza atar ve onu mühürlerler. Her şeyi bilen ve gören Allah’ın meleklere ihtiyacı yok; ama yarın kıyamet günündeki mahkeme-i kübrada sonsuz adaletinin görülmesi için görevli melekler tarafından da bunların zabt-u rabt altına alınması ve herkese gösterilebilecek imzalı ve resmî mühürlü bir dosyada kaydedilmiş olması, ilahî hikmetin bir tezahürüdür. Konuyla ilgili benzer ve sahih bir hadis rivayeti de şöyledir:
Ebu Musa el’eşarî’den yapılan rivayet göre, peygamberimiz (a.s.m) şöyle buyurdu:
“Kul hastalanır veya yolculuğa çıkarsa (bu sebeple yapamadığı amellerin karşılığı), daha önce mukîm / evinde iken, sağlam olduğu zamanlarda yaptığı amellerinden ötürü aldığı ücretin aynısı kendisine yazılır.” (Ahmed b. Hanbel, 4/410, 418; Buharî, Cihad, 134).
Bilindiği üzere, bu hadisin manası açıktır; Allah kulunun durumunu nazara alarak, yapmak istediği halde yapamadığı amellerinin karşılığını veriyor. Bu ücret, kulun daha önce -evinde veya sağlam iken- yaparak imtihanda başaralı olduğu kanıtlanmış bir kulluğun ve -hasta veya seferde de- aynı amelleri yapmaya yönelik taşıdığı azim ve niyetindeki samimiyetin bir karşılığıdır.
Buna göre, takva ve salih amel sahibi bir mümin, hastalık sebebiyle yapamadığı, ancak hastalanmadan önce sürekli yaptığı bir duanın, virdin, nafile bir ibadetin sevabını, hastalık zamanında da aynen kazanır. Farzları mümkün olduğu kadar yerine getiren ve haramlardan sakınan bir hastanın, sabır ve tevekkül ile ve farzlarını yerine getirmekle, o ağır hastalık zamanında diğer sünnetlerin yerini hastalık tutar ve önceden aldığı sevapları aynen kazanır.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Hastayken kılınan namaz daha mı sevaplıdır?
- Hastanın inlemesi ibadet mi?
- Hastalıkla geçen zaman ibadet sayılır mı?
- Güzel ahlak sahibinin, namaz ve oruca ihtiyacı yok mu?
- "Cuma namazını kılmayanların Allah iki yakasını bir araya getirmesin." anlamında bir hadis var mıdır?
- KİRÂMEN KÂTİBİN
- Kim üç günden fazla cemaati terk ederse kalbi mühürlenir, hadisi sahih midir?
- Mezhepler Dosyası
- Ezan okunmadan camiye giren kimseye 325.000, ezan zamanı gidene 25.000 kabul olunmuş namaz sevabı verilir, anlamına gelen hadis var mıdır?
- Kızlar evlendiği gece bütün günahları silinir mi?