Öküzün ve kurdun konuşmasıyla ilgili hadisi nasıl anlamalıyız?
- Öküzün ve kurdun konuşmasıyla ilgili rivayeti, “Gururlu hayvan, insanın üzerine binmesini yediremiyor. Bizimle alay mı ediyorsunuz, öküz konuşur mu, kurt gelecekten haber vererek ileri görüşlü olmuş?!.” gibi alaylı sözlerle eleştirenlere ne dersiniz?
Değerli kardeşimiz,
İlgili hadisin tamamı şöyledir: Ebû Hureyre anlatıyor: Ben Rasûlullah (asm)'dan işittim, şöyle buyuruyordu:
"Bir çoban, sürüsünün içinde / yanında bulunduğu sırada sürüye kurt saldırdı ve ondan bir koyun aldı. Çoban (ondan koyunu geri almak için) arkasından koştu... Derken kurt çobana döndü ve ‘Yırtıcı hayvanların sürüye saldıracağı o fitne gününde, koyun sürüsünün benden başka çobanı bulunmayacak o günde, koyunu kim kurtarır?’ dedi."
"Ve yine bir adam bir öküzün üzerine yük yüklemiş ve onu yürütüyordu. Derken öküz o kimseye yüzünü çevirdi de onunla konuşmaya başladı ve: ‘Ben bunun için yaratılmadım, ben tarla sürmek için yaratıldım.' dedi."
Hadisin Râvîsi dedi ki: İnsanlar bu hikâyeden hayret ederek: “Subhânallah!” dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber:
'Ben bu hayvanların böyle söz söylediklerine inanıyorum; Ebû Bekir de Ömer ibnu'l-Hattâb da (inanıyorlar).' buyurdu.” (Buharî, Fedailu’l-ashab, 5)
Bu mucize olaydan çıkarılması gereken ilk ders, hayvan haklarına gösterilen ihtimamdır. Bu olay, her şeyden önce zulme uğramış bir canlının hukukuna dikkat çekmekte ve hayvan haklarına karşı insanları saygılı olmaya davet etmektedir. Her şeye kadir olan Allah, bu mucize olayla bir öküzü -diğer hayvanları temsilen- konuşturarak bizzat hayvanların şikâyetini seslendirmiştir. İnsanlara karşı şikâyetlerini dillendirmesini insanların dilleriyle sağlamıştır. Çünkü “muhatabın dilinden konuşmak” en uygun yoldur.
Bu harika olayla semavi dinlerin, özellikle İslam dininin hayvan haklarına verdiği önem dersini görmezlikten gelmek aşırı bir laubalilik örneğidir. Semavî dinler penceresinden gösterilen Allah’ın sonsuz merhametini göz ardı etmek, buna mukabil haksızlığa uğramış olduğundan hakkını seslendiren öküzü, haksız yere “gururlu” olmakla itham etmek, hem yüce Yaratana hem semavi dinlere hem insanlara hem de hayvanlara karşı büyük bir saygısızlıktır.
- Peki, Allah öküzü konuşturabilir mi?
Bu soruya müminlerin cevabı “evet”tir. İnkârcıların cevabı ise “hayır” olabilir. Bu iki cevap iki grup insanın aklı ve gönüllerinin eğitim ve görgüleriyle yakından alakalıdır. Allah’ın varlığını veya peygamberlerin varlığını kabul etmeyenlerin, Allah’ın bir hayvanı konuşturmasını kabul etmeyebilirler, çünkü onlara göre konuşturan yok ki konuştursun; doğru olayı aktaran yok ki inandırsın...
İman edenler ise, Allah’ın varlığını ve peygamberlerin, özellikle de Hz. Muhammed (asm)’in Allah’ın hak elçisi olduğuna iman ediyorlar. Onlara göre, Hz. Muhammed bir peygamber olarak ne söylemişse doğru söylemiştir. Çünkü başta kırk yönden mucize olan Kur’an olmak üzere, yüzlerce mucizeleriyle Allah’ın hak peygamberi olduğunu ispat eden ve her kesimden yüz binlerce ilim adamı, on beş asırdır onun gösterdiği bu mucizelere ve nübüvvetin delillerine dayanarak ona iman etmiştir.
Bu olayın kaynağı olarak gösterilen aynı sahih kaynaklar, Hz. Muhammed (asm)’in önemli mucizelerine de yer vermektedir. İnkârcıların bu olaya inanıp da -aynı kaynaklarda yer alan- diğer mucizelere inanmamaları, onları göz ardı etmeleri affedilmez bir çelişki, ikiyüzlü bir yaklaşım, önyargılı bir cehaletin göstergesidir.
Ön yargı fanatiğinin en büyük mahareti, sahibine elması kömür, kömürü elmas; altını bakır, bakırı altın olarak göstermesidir. Halbuki;
Bir yandan evren denilen şu muazzam cismanî Kur’an, diğer yandan Allah’ın kelamı olarak bilinen ve on beş asırdan beri eşi benzeri olmadığını ilan ederek, insanlara meydan okuyan şu Kur’an-ı Mucizu’l-Beyan yüz binler delille Allah’ın varlığını akl-ı selim sahibi insanlara kabul ettirmiştir. Oysa Allah’ın varlığını yok sayan –ne dinî, ne fennî, ne aklî, ne ilmî- hiçbir delil yoktur. Ortada delil değil, ön yargı fanatizmi vardır. Örneğin konumuz olan öküz ve benzeri hayvanların konuşmasını kabul etmeyenlerin -ön yargıdan başka- ellerinde ne gibi deliller vardır!.. Koca bir hiç!..
Bir mümin kalkıp da “Sen benimle alay mı ediyorsun, hiç öküz böyle konuşur mu?” demez.
Bir mümin Allah’ın sonsuz kudretine, Hz. Muhammed (asm)’in en bariz vasfı olan doğruluğuna inanır ve sadece eski zamanlarda öküzün, kurdun konuşmasına değil, Hz. Muhammed’e ağır yükünden dolayı sahibini şikâyet eden devenin de konuşmasına, hatta cansız çakıl taşların elinde tespih ettiklerine de can-u gönülden inanır.
Kaldı ki, insanın ağzındaki dil ile öküz ve diğer canlıların ağzındaki dilin maddeleri aynıdır; et parçası... İnsanı sürekli konuşturan Allah’ın, bazı hayvanları da bir hikmete binaen bir kez olsun konuşturmasının mümkün olmadığını hangi aklıselim sahibi iddia edebilir!..
Aynı maddeden yapılan kulakların sahibi hayvanların da insanlar gibi, –hatta bazıları- insandan daha kuvvetli bir şekilde sesler işittikleri bilinen bir gerçektir.
Bir papağan insanların lisanıyla öğretilen sözleri aynı şekilde tekrarladığını bilmeyen yoktur.
Bir asır önce televizyon, radyo, teyp, telsiz, telefon gibi cihazların, insanların ifadelerini aynen tekrarlayacaklarını söyleselerdi, kim inanırdı?
Demek ki sadece gözleriyle gördüklerine inanlar, gün gelir gerçeklerin karşısında mahcup olmaya mahkûm olacaklar.
İşte bundan da anlıyoruz ki, küfür, inkârcılık cehalet fışkıran bir karanlık dehlizidir, iman ise nur saçan bir aydınlık, bir ışık huzmesidir.
“Öküz, insanın üzerine binilmesinden hoşlanmayan, bunu gururuna yediremeyen bir hayvandır ..” diyerek gerçeklerle alay ede dursunlar.. Kur’an’da, Allah’a iman etmeyen bu gibi insanların, hayat felsefesi bakımından hayvanlardan daha aşağı olduğu ifade edilmiştir.
Yaşasın İstiklal Marşı şairimiz ne güzel söylemiştir:
“Bahâim çıkmaz amma hilkatin sabit hududundan,
Beşer hâlâ habersiz böyle bir kaydın vücudundan.”
Yani: hayvanlar, Allah’ın kendileri için tayin ettiği ve fıtratlarına yerleştirdiği görevlerinin sınırından dışarı çıkmazlar.. Görevlerini iyi bilirler ve hakkıyla yaparlar..
Örneğin, bir öküz tarlayı sürerek, bir deve yük yüklensin ve binilsin diye çömelerek insanlara yardımcı olur, bir at dizginini on yaşındaki bir çocuğun eline bile vererek, onu arzu ettiği yerlere taşır..
Ancak ne yazık ki, bazı insanlar hala kendilerinin de Allah’a karşı sorumluluklarının olduğu, fıtratlarına tevdi edilen görevlerinin bulunduğunun farkında değiller.. Bu tipler, kendilerini yuları boynuna sarılmış, çöle salınmış başıboş bir hayvan gibi göremezler.. İnsan bu kadar mı kedini rezil eder..
Kurdun konuşmasından çıkarılması gereken ders, “kurdun ileri görüşlü olup olmadığı” değil, kendilerini ileri görüşlü sanan ateistlerin ne kadar gerici, ne kadar mürteci olduklardır.
- Neden mi?
On beş asırdır, dünyanın en büyük medeniyetini kurmuş, insanların har asırda en az üçte birine rehberlik etmiş, yüz ölçüm bakımından dünyanın yarısında hâkimiyetini sürdürmüş, bugün bile dünya nüfusunun yaklaşık üçte birini elinde tutmuş İslam gibi evrensel ve hakikatten başka içinde hiçbir şey barındırmayan bir dinin peygamberi olan Hz. Muhammed (asm)’in sözlerine kulak asmayıp da İslam öncesi cahiliye dönemindeki küfrün o karanlıklı dehlizine dönen kimseden daha mürteci olur mu?
Bugün, dün ve yarın da olmuş ve olacak bütün ileri görüşlerin asıl kaynağı Allah’ın ikram ettiği akıldır ve bu akla ihsan edilen ilhamdır. Bu konu delil istemeyecek kadar açıktır.
Demek ki, değil kurt, insanın dahi kendi kendine bağımsız olarak geleceğe yönelik doğru bir ön görüde bulunması imkânsızıdır. O halde, insan için olduğu gibi, kurt gibi hayvanlar için de söz konusu olmuş bir ön görü varsa, Allah’a ait bir lütuftur.
Bununla beraber;
Hangi insan; Kur’an’da açıkça ilhama mazhar olduğu bildirilen arı gibi bal yapabilir?
Hangi insan, gözleri olmadığı halde ipek böceği gibi ipek dokuyabilir?
Hangi insan örümcek gibi bilim adamlarını şaşkına çeviren harika bir sanat estetiği içinde bir ağ örebilir?
Bunları kör tesadüfe, sağır tabiata veya cansız sebeplere havale etmek mümkün mü? Bunları bu harika sanat diliyle koşturan Allah, neden bir kurdu -dünya âleme ibret olsun diye- insanlar gibi konuşturmasın?
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Ateistler, Kur'an-ı Kerim'de bulunan fakat Tevrat'ta bulunmayan Ad, Semud ve Arim Kavmi ile ilgili bilgilerin eski Arap hikayelerinden aldığını ileri sürmektedirler. Bu iddiaya nasıl cevap verilir?
- Hz. Musa'nın kurtlarla konuştuğu bir olay var mı?
- “Dünya öküz ve balık üzerindedir.” hadisinin izahı
- Kur'an-ı Kerim'deki mucizelerin Hint kitaplarında da olması, Kur’an’ın kopya olduğunu mu gösterir?
- Muhammedi ruh nedir, nasıl elde edilir?
- Kafirler tövbe etmeden kurtulabilir mi?
- Peygamberler niçin imtihandan geçirilmektedir?
- Kur'an, eski medeniyetlerden gelen bir kitap olabilir mi?
- Hz. Muhammed sonsuz kulluk makamına ulaştı mı yoksa hâlâ büyümeye devam mı etmektedir?
- Peygamberimizin, Allah tarafından cezalandırıldığı iddiasına ne dersiniz?