"Nefsin arzularına (hevaya) uymaktan sakının. Çünkü o, (insanı) doğruya karşı sağır ve kör yapar." hadisini açıklar mısınız?
- Nefsin bütün isteklerini mi reddetmek lazım, yoksa iyi geçinmek mi lazım?
Değerli kardeşimiz,
Hadisin kaynağı için bk. Süyûtî, Camiu’s-Sağîr, 1/338, No: 2928.
Nefsimizden bolca şikâyetler ediyoruz. Niçin? Bize kötülüğü emrediyor diye. Diğer yandan ona kuvvet verecek düşünce, fiil ve davranışlardan da geri kalmıyoruz. Bizi beğenmeyenler, nefsimizin hoşuna gitmeyenler kara listemize geçiyor.
Dünyayı olasıya seviyor, uğrunda ölesiye çalışıyoruz. Bütün bunlar nefsi besliyor, büyütüyor, şımartıyor, çılgınlaştırıyor. Ve ondan şikâyete başladığımızda vicdanımız bizi tasdik etmiyor. İçimizden bir ses “Onu bu hâle sen getirdin.” diyor, “Şikâyetlerinde samimi değilsin.” diyor. Bu son söze itiraz edecek oluyoruz. İspatı kolay diye karşılık veriyor bize. Önümüze bir seri teklif sıralıyor: Falandan özür dileyebilir misin? Filânın hakkını iade edebilir misin? Şu kadar sadaka verebilir misin?
Bütün bu tekliflere, o dinç ve gürbüz nefis olanca gücüyle karşı çıkıyor. Ve bize ümitsizlik içinde kıvranmak kalıyor; o kadar. Günde beş kez ‘kurtuluş’ a çağrılırız, “Haydin felâha, haydin felâha!..” diye. Bu çağrıya cevap olarak ‘Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhi'l-aliyyil-azîm” deriz; gerçek kuvvet ve kudret sahibinin ancak Allah olduğunu ifade ederiz. İlk bakışta o çağrı ile bu cevap arasında fazla bir alâka yok gibi gelir. Ama, hiç de öyle değil. Bilerek veya bilmeyerek en güzel cevabı vermiş oluruz.
Bu cevapta önemli bir mesaj var: Kurtuluşa ulaşmanın ilk şartı, kendi gücünü ve kuvvetini emanet bilmektir. Dün bedenimiz yok idi, önceki gün ruhumuz. Gözümüzün feri ve pazımızın gücü gibi, zekâmızın kuvveti, aklımızın dirayeti de hep Allah’ın ihsanı.
Bu pazarda herkes misafir, herkes asker, herkes memur. Kim neye sahipse, onun bekçiliğini yapmakta. Ne ışık güneşin öz malı, ne hayat bizim. Beyin hücresinde akıl ne gezer! Gıda, ne bilir doymaktan, doyurmaktan! Su, kandırmadan ne anlar! Toprağın, yer çekimiyle ne ilgisi var
Kimde ne varsa emanet. Bütün kuvvetler o’nun kudretinin bir cilvesi. Ve işte nefsin, şeytanın şerrinden ve dünyanın aldatıcı zevklerinden kurtuluş reçetesi: Kendini kul, gücünü, kuvvetini ve her şeyini emanet bilmek.
İlave bilgi için tıklayınız:
- İradeyi güçlendirmek: İradem çok zayıf; irademi güçlendirmek için ne yapmalıyım?
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- What is the state of the non-Muslims who are not informed about the religion of Islam?
- What is the view of Islam about the faith of those who lived before Prophet Muhammad (peace and blessings be upon him), i.e. those who lived in fatrat (interregnum)? Will they go to Hell because they passed away without faith?
- What is the state of the people of fatrah (interregnum) who did not know about Islam? Will they go to Hell because they die without having any belief?
- Does everyone live the life they deserve?
- Why was Jesus (pbuh) raised to the sky although some prophets were allowed to be killed why conveying the religion to people? Furthermore, one tooth of our Prophet was broken during a battle. From which property of Jesus does this incident originate?
- What is prophethood? Were prophets sent in every period?
- Is it a sign that the Quran was copied from the Torah as it mentions the names of the prophets sent in the Middle East?
- Will Prophet Muhammads mother and father enter Paradise? What do Islamic scholars think about their belief?
- Who are the people of A'raf (Purgatory) that will know the People of Paradise and Hell by their faces mentioned in verse 46 of the chapter of al-A'raf?
- Why do the calamities that visited on the former communities not happen now?