Nebe / Amme suresinin tarihi arka planı nedir?

Tarih: 29.11.2014 - 18:23 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Nebe suresinin tarihi arka planı ve bu sureden çıkarılan ilkeler nelerdir?
- Surede hangi konulardan söz edilir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Cevap 1:

- Nebe suresinin ana mihveri kıyametin gelmesi ve yeniden diriliştir.

Hz. Peygamber (asm)’in getirdiği İslam dininin ana umdelerinden biri yeniden diriliş olunca inkârcılar, müşrikler bu konuya yoğunlaştılar. Kimi böyle bir şeyin doğru olabileceğini söylerken, kimisi de bunu tamamen inkâr ediyordu.

Yeniden diriliş, hesaba çekilmeyi de içine aldığı için müşrik bir toplumda istedikleri gibi yaşamış, her türlü günaha bulaşmış insanların nefs-i emmareleri bunu kabullenmekte oldukça zorlanıyordu.

Bu sebeple İslam dinini kabul etmedikleri halde, topyekun bir hayattan hesaba çekilmeyi ifade eden yeniden diriliş konusu onları yakından ilgilendiriyordu. Âdeta bu konuyla kalkar bu konuyla yatıyorlardı.

Kur’an’ın değişik yerlerinde kıyamet ve yeniden dirilişten söz edilmekle beraber, bu konuyu toplu halde işleyen bir surenin olmasında ayrı bir güzellik, ayrı bir tatmin gücü vardı. İlahî hikmet bu ihtiyacı karşılamak üzere Nebe suresinin vahiy edilmesini ön gördü.

- Nebe suresinin temel hedefi, öldükten sonra yeninden dirilmenin tartışmasız bir gerçek olduğunu beyan etmektir. Bunu ispat ederken, Allah’ın sonsuz kudretinin bir tezahürü olan ilk yaratılışı nazara vermek suretiyle, daha önce kâinatı bu harika sanat eseri olarak inşa edip ortaya koyan bir  kudrete, yeniden tıpkısını inşa etmeye kadir olduğunu ders vermektir.

Surede, hem kâinat çapındaki afaki delillerle, hem insanın yaratılışıyla ilgili olan enfüsi delillerle Allah’ın kudreti ve inayeti ortaya konulmuştur.

- Kur’an’da yüce yaratıcının varlık delilleri olarak ortaya konulan İhtira (yaratma) ve inayet (her şeyin ihtiyacına uygun şartların varlığına işaret eden) delilleri bu surede haşir akidesinin de birer delili olarak ortaya konulmuştur.

Özetle: Nebe suresinde, “Kainatı yaratabilen bir kudretin, yeniden diriltmeye de kadir olduğunu, her şeyi yerli yerince yaratıp, en münasip bir konuma yerleştiren, büyük bir entegrasyon içinde varlıkları en âdil bir dengede tutan bir inayetin, insanları yuları başına sarılmış bir şekilde başıboş bırakmayacağını, bir gün mutlaka onu âdil bir mahkemede yargılayacağını gösteren” delillere yer verilmiştir.

Cevap 2:

Sûre, “İnkâr yoluna saplananlar kendi aralarında neyi tartışıp duruyorlar, üzerinde bir türlü anlaşamadıkları o büyük haberi mi?” ifadesiyle başlar ve ardından onun tartışma kabul etmeyen bir gerçek olduğunu yakında anlayacakları ifade edilir (âyet: 1-5).

Burada söz konusu edilen “büyük haber”in bazı müfessirlerce Kur’an olduğu söylenmişse de sûrenin devamından anlaşılacağı üzere kişiye sorumluluk duygusu kazandıran ve davranışlarını kontrol etme bilinci aşılayan kıyamet günüdür (İbn Kesîr, VII, 195).

Ardından yer küresinde görülen kozmolojik düzene ve buranın insan hayatına elverişli oluşuna temas edildikten sonra (âyet: 6-16), âhiretin isimlerinden biri olan “yevmü’l-fasl” (doğru ile yanlışın kesin çizgilerle ayrılacağı gün) terkibiyle kıyametin kopmasına geçilir ve “azgınların varacağı yer” olarak nitelendirilen cehennemin kısa tasviri yapılır. Arkasından gelen altı âyette de müttakilere ait olduğu belirtilen cennetten söz edilir (âyet: 17-36).

Sûrenin dört âyetten oluşan son kısmında Rahmân olan Allah’tan izin almadan kıyamet gününde Cebrâil ve diğer melekler dahil olmak üzere hiç kimsenin konuşamayacağı ve konuşanların da sadece gerçekleri dile getirebileceği ifade edilir.

Sûrenin sonunda, kıyametin mutlaka vuku bulacağı hatırlatılıp herkesin önceden yaptığının karşılığını bulacağı o günde inkâr yoluna saplananların toprak olmayı temenni edeceği bildirilir.

Nebe’ sûresi, Kur’ân-ı Kerîm’in birçok âyetinde vurgulanan Allah’a ve âhiret gününe iman ilkelerini pekiştirmektedir. Bunlardan birincisine dolaylı şekilde temas edilirken ikincisi etkileyici bir üslûpla zihni ve gönlü gerçeklere açık olanlara anlatılmaktadır. Sûrenin ilk muhatabı olan Mekke halkı ile diğer insanların çoğu kâinatı yaratan ve yöneten yüce bir varlığın mevcudiyetini inkâr etmiyor, ancak O’na karşı sorumluluklarını vurgulayan ikinci ve ebedî hayatı benimsemeye nefsânî arzuları engel oluyordu. Sûre özellikle bu konuyu vurgulamaktadır.

Hz. Peygamber (asm)’in Nebe’ sûresini Mürselât sûresiyle birlikte namazın bir rek‘atında okuduğu bilinmektedir. (Buhârî, “Feżâilü’l-Ķurân”, 6, 28; Müslim, “Salâtü’l-müsâfirîn”, 275-279; krş. İbrâhim Ali, s. 306-307, 342-343)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun