Nazar değdiren tazminat öder mi?

Tarih: 01.10.2017 - 00:03 | Güncelleme:

Soru Detayı

- ​Nazar değdiren (değdirdiğini kabul etmiş olursa) diyet ödemesi lâzım olur mu?
- Nazar isteyerek mi yoksa nazar değdiren kişinin isteğinden bağımsız mı değer?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Evet, nazar haktır, isteyerek de istemeyerek de nazar değebilir. Ayrıca, nazar yoluyla zarar veren kimseden zararın tazmin ettirilebileceğini belirten alimler vardır.

Ancak, tazminat için ya kişinin özgür iradesiyle itiraf etmesi ya da kesin delillere dayanması ve tazminat verilip verilmeyeceğine uzman kişilerin karar vermesi gerektiği kanaatindeyiz.

Bu kısa bilgiden sonra detaya gelince: 

Kur'an-ı Kerîm’de nazar konusuna doğrudan temas eden ayet bulunmamakla birlikte, dolaylı biçimde bu meseleye işaret eden ayetlerin mevcut olduğu kabul edilir. Kalem suresinde (68/51), Kur’an’ı işiten inkarcıların onun derin anlam ve belagatini ve Hz. Peygamber Efendimiz (asm)'in bu şerefe nail oluşunu kıskandıkları haber verilerek, “Nerdeyse gözleriyle seni yere yıkıp öldürecekler.” denilmektedir.

Taberî ayete “Kıskançlıkları yüzünden nerdeyse sana nazar değdirecekler, aç ve kötü gözlerinin şerriyle seni öldürecekler.” anlamını vermiş ve bunu İbn Abbas, Mücahid, Kelbî gibi müfessirlere nisbet etmiştir. (Câmiu’l-beyân, XXIX, 29-30)

İbn Kesîr de aynı görüşü nakletmiştir. (Tefsîrü’l-Kurâni’l-azîm, IV, 92-98)

Elmalılı Muhammed Hamdi, gözlerin karşısındakine bakışına göre iyi veya kötü bir etkisinin olacağını, bazısının elektrik gibi dokunup çarpacağını, manyetize edeceğini, bir kısmının ise hasedinden tuzaklar kurmaya kalkışacağını ve hedefine ulaştığında göz değmesinin gerçekleşeceğini söyler. (Hak Dini, VIII, 5305)

Nazarın varlığına dolaylı şekilde temas ettiği kabul edilen ikinci beyan, Hz. Yakub’un çocuklarını Mısır’a gönderirken şehre aynı kapıdan değil ayrı ayrı kapılardan girmelerini tavsiye ettiğini anlatan ayettir. (Yûsuf 12/67)

Katâde b. Diâme, İbn Abbas, Dahhâk b. Müzâhim, Muhammed b. Kâ‘b, Süddî ve İbn İshak’tan naklettiği rivayetlerde Taberî, Hz. Yakub’un nazar değmesinden korktuğu için oğullarına bu tavsiyede bulunduğu haberine yer vermiştir. (Câmiu’l-beyân, XIII, 9-10)

Aynı rivayetleri kaydeden İbn Kesîr de nazar değmesinin hak olduğunu ve onun süvariyi bile atından indirdiğini söylemiştir. (Tefsîrü’l-Kurâni’l-azîm, IV, 38; krş. Fahreddin er-Râzî, XVIII, 172-174)

Hadis rivayetlerinde nazar konusuna açıkça temas edilmiş;

- Onun bir gerçeğe tekabül ettiği belirtilerek, “Kaderi geçecek bir şey bulunsaydı, bu göz değmesi olurdu.” denilmiş (Müsned, I, 274; Buhârî, Tıb, 36, Libâs, 86; Müslim, Selâm, 41-42),
- Nazardan kurtulmak için Allah’a sığınılması tavsiye edilmiştir. (İbn Mâce, Tıb, 32)

Hz. Peygamber (asm) torunları Hasan ve Hüseyin için, “Allah’ın en mükemmel kelâmını vesile kılarak sizi şeytanlardan, zararlı şeylerden ve kötü bakışlardan korumasını O’ndan niyaz ederim.” şeklinde dua etmiş, Hz. İbrâhim’in de oğlu İsmâil ve İshak’ı bu sözlerle Allah’ın korumasına havale ettiğini bildirmiştir. (Müsned, I, 236, 270; Buhârî, Enbiyâ, 10)

Bir rivayete göre Resûl-i Ekrem (asm) Ümmü Seleme’nin evinde yüzü sararmış bir kız çocuğu görmüş ve “Bu çocuğa rukye tedavisi yapın, çünkü onda nazarın etkisi var.” demiştir (Müslim, Selâm, 59; benzer bir rivayet için bk. Müsned, III, 486; İbn Mâce, Tıb, 32).

Bazı rivayetlerde nazarın tedavisi için, etkilenen kimsenin nazarı dokunan kişinin abdest aldığı su ile yıkanması tavsiye edilmekte, hatta bizzat Resûlullah’ın böyle bir tavsiyede bulunduğu kaydedilmektedir (Müsned, III, 486 [sıhhati hakkındaki görüşler için bk. a.g.e. [Arnaût], XXIV, 466-469; XXV, 356-358]; İbn Mâce, Tıb, 32)

Selef âlimleri nazar meselesine yer vermişlerdir. (bk. Beyhakī, Şuabü’l-îmân VII, 527; Ferrâ el-Begavî, Şerĥu’s-sünne, XII, 156-166; İbn Kayyim el-Cevziyye, Bedâiu’l-fevâid, II, 257-259)

Kelamcılar, muhtemelen itikadı ilgilendirmediği ve ahad haberlere dayandığından, bu konuyu eserlerine almamışlardır.

Fakihler ise daha çok, kötü bakışlı kişiden korunmak ve nazardan kurtulmak için alınması gereken tedbirler üzerinde durmuşlardır.

Kādî İyâz, Nevevî ve İbn Âbidîn, nafakalarının karşılanması şartıyla nazarı etkili kişilerin toplumdan uzak tutulabileceğini bildirmektedir. Kurtubî ise, nazar yoluyla zarar veren kimseden zararın tazmin ettirilebileceğini belirtmiştir. (İbn Hacer, Fethu’l-bârî, X, 216; Bedreddin el-Aynî, Umdetü’l-kari, XVII, 405)

Nazar konusunu pozitif bilimlerin yöntemiyle açıklama imkânı bulunmamaktadır.

Normal sınırlar çerçevesindeki duyuş, düşünüş ve davranışları aşan olayları inceleyen parapsikoloji nazarı psikokinetik (telekinezi) olaylar içinde mütalaa etmekte ve bu tür hadiseleri birer vakıa olarak kabul etmektedir. Meydana gelişlerini ise bedenin elektromanyetik güç alanına sahip bulunması, elektromanyetik ışıklar yayan gözlerin bu alanı etkilemesi, özenme, imrenme ve haset gibi duyguların bu tür bakışları beslemesi, bakışlardaki duygu yoğunluğuna paralel biçimde nazarın gücünün artması, ayrıca zihin gücünün bu tür olaylarda etkili bulunması şeklinde açıklamaktadır. (bk. Celal Kırca, Din ve Bilim Açısından Nazar, Diyanet Dergisi, XXII/1, Ankara 1986, s. 38-47; TDV İslam Ansiklopedisi, Nazar md.)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun