Münferit namaz kılanın kıraatinde ses düzeyi nasıl olmalı?

Tarih: 15.01.2007 - 12:28 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Tek başına namaz kılarken sureleri okurmada ses düzeyimiz nasıl olmalı?
A. Konuşur gibi yüksek sesle okuyabiliriz.
B. Konuşur gibi sureleri okumak uygun değildir.
C. Tamamiyle sessiz olmalı, sadece düşünerek okumalıyız.
D. Fısıltı şeklinde okumalıyız, ama dilimiz hareket etmeli, kelimeleri tam telaffüz etmeliyiz. Hangileri doğru?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Namazda sure veya duaları okurken dil ile söylemek gerekir; kalbimizden geçirmek yeterli değildir. Yüksek sesle, yani kulağımızla işitecek şekilde okumak şart değildir. Yani okuduğumuz duaları hissedecek şekilde okumalıyız.

Yalnız başına namaz kılan kimse sabah, akşam ve yatsı namazlarını dilerse aşikare bir okuyuşla ve dilerse gizli bir okuyuşla kılar. Geceleyin kılacağı nafile namazlarda da hüküm böyledir. Fakat öğle ve ikindi namazlarında ve gündüz kılacağı nafile namazlarda gizli okuması vaciptir.

Fatiha ve diğer sureleri, namazda dili kıpırdatmaksızın ve ses çıkartmaksızın zihinden tekrarlama okuma (kıraat) sayılmaz, yani böyle yapmakla namazın rüknü olan kıraat yerine getirilmiş olmaz. Kişinin kendi duyabileceği bir sesle, fısıldar gibi, harfleri yerlerinden çıkartarak ve eğer yanında başkaları varsa onları namazda rahatsız etmeyecek bir şekilde okuması gerekir. Kıraatte dilin oynaması şarttır.

Öğle ve ikindi namazları tek başına da kılınsa, cemaatle de kılınsa kıraatin gizli yapılması vaciptir. Tek başına kılan kimse veya imam kendi işiteceği kadar bir ses çıkararak Fatiha ve sûreyi okur. Gündüz kılınan nafile namazlarda da gizli okumak aynı şekilde vaciptir.

Cemaatle kılınan sabah, cuma, bayram, teravih ve vitir namazlarının bütün rekâtlarında, akşam ve yatsı namazlarının ilk iki rekâtında kıraatı cehrî yapmak, yani sesli okumak vaciptir. Akşam namazının üçüncü rekâtında, yatsı namazının da son iki rekâtında gizli okumak vaciptir. Ancak, tek başına sabah, akşam ve yatsı namazını kılan kimse, isterse kıraati sesli yapar, dilerse gizli olarak okur.

Bu kıraat şekillerinin gündüz namazlarında gizli, gece namazlarında, cuma ve bayram namazlarında açıktan okunmasının hikmeti de tefsirlerimizde şöyle anlatılmaktadır:

Resul-i Ekrem Efendimiz (a.s.m.) İslâma dâvetin ilk yıllarında tebliğ vazifesini gizli olarak yapıyordu. Sahabîlere namaz kıldırdığı zaman da kıraatte sesini yükseltir, namazları cehri kıldırırdı. Müşrikler Peygamberimizin (asm) sesli kıraatini duyunca şiirlerle ve uydurdukları sözlerle karıştırmaya başladılar. Peygamberimize de hakaret ederek işi alay etmeye kadar vardırdılar. Müşriklerin bu çirkin hareketine meydan verilmemesi ve Müslümanların eziyetlere maruz kalmamaları için bir âyet-i kerime nazil oldu:

“Namazında sesini ne çok yükselt, ne de fazlaca kıs; ikisi ortasında bir yol tut.”1

Âyette, müşriklerin duymalarına mâni olmak için Peygamberimizin sesini yükseltmemesi isteniyordu.2

Bundan sonra Peygamberimiz (asm), öğle ve ikindi namazlarında, müşriklerin eziyetiyle muhatap olamamak için kıraatı gizli yaptı. Akşam namazı vakit ise onların yemek saati, yatsı ve sabah da uyku saatleri olduğundan, bu namazlardaki kıraati açıktan yaptı. Cuma ve bayram namazları da zaten Hicret'ten sonra farz ve vacip kılındığından, müşriklerin de bir zararı olmayacağından kıraatler cehrî oldu.

Kaynaklar:

1. İsrâ Sûresi, 110.
2. İmam ez-Zemahşerî. Tefsîrü’l-Keşşâf. (Kahire: Dârü’l-Mushaf, 1397-1977), 3:196.

(Mehmed Paksu, İbadet Hayatımız)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 100.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun