Muhammed suresi 4. ayet köleliği yasaklıyorsa, peygamberimiz neden köleleştirme yapmıştır?
- Neden Beni Mustalik, Evtas ve Hevazin’de esirleri köle ve cariye olarak dağıtıyor?
- Bazıları peygamber kendi kitabına uymadı diyor. Çünkü ayet kesinlikle köleliği yasaklıyor? Ayette ya karşılıksız serbest bırakma ya da fidye ile serbest bırakmadan bahsediyor, başka bir ihtimal yok, buna rağmen nasıl olur da esirleri köle yapar ve esirleri sahabelere köle ve cariye diye NASIL dağıtır?
- Bundan dolayı bazıları peygamberi çok eleştiriyor. Kuran-ı kerimde kesinlikle köleleştirme ve cariyeleştirme yoktur. Bu çelişkiyi nasıl açıklayabiliriz?
Değerli kardeşimiz,
- İlgili ayetin meali:
“İmdi kâfirlerle savaşta karşılaştığınız zaman, hemen boyunlarını vurun. Nihayet onları iyice mağlup edince, iplerini iyice bağlayın / işi sağlama bağlayın (onları esir alın). Savaş bitince onları ister lütuf olarak karşılıksız salıverir, ister fidye alarak bırakırsınız. Durum şu ki: Allah dileseydi, onlardan intikamınızı alır, onları cezalandırırdı. Fakat O, sizi birbirinizle denemek için savaşı emrediyor. Allah yolunda öldürülenler var ya Allah onların yaptıklarını asla zayi etmeyecek, boşa çıkarmayacaktır.”
- Bu ayeti yorumlayan alimlerin görüşlerini nazara alarak konuyu bir kaç madde halinde özetleyeceğiz:
a) Bu ayette yer alan “Savaş bitince onları ister lütuf olarak karşılıksız salıverir, ister fidye alarak bırakırsınız.” mealindeki ifade, köleliğin de meşru olduğunu göstermektedir. Çünkü, karşılıksız salıvermek veya fidye almak meşru bir hakkın karşılığını gösterir. Bu hak ise onların harp esiri olarak köle olmalarıdır. (bk. Razi, Beydavî, İbn Aşur, ilgili ayetin tefsiri)
- Alimlerin büyük çoğunluğuna göre “Nihayet onları iyice mağlup edince, iplerini iyice bağlayın / işi sağlama bağlayın (onları esir alın).” mealindeki ayette meal olarak yer alan “ipleri iyice bağlamak”tan maksat onları köle edinmektir. (bk. V. Zuhayli, el-Fıkhu’l-İslamî, 8/65)
b) Aslında bu ayette söz konusu edilen fidye, karşılıksız salıvermekle beraber köleleştirmek de vardır. Çünkü o günkü dünyanın her tarafında geçerli bir prensip olan kölelik kurumunun, İslam dini tarafından ortadan kaldırılması mümkün değildi. Eğer İslam’da kölelik yasaklansaydı, Müslümanların fidye (ki buna karşılıklı takas da dahildir) prensibini işletme imkanları olamazdı. Bu ise Müslümanların aleyhine olurdu. İslam dininin böyle akıl ve hikmetten uzak bir yanılgıya düşmesi elbette düşünülemez.
Demek ki, burada, alınan savaş esirlerinin karşılıksız bırakmak, fidye karşılığında bırakmak veya köleleştirmek gibi üç husustan birini tercih etmek devlet reisinin tercihine bırakılmıştır.
Fakat “istirkak” (Köleleştirme) hususu çok meşhur ve bütün dünya çapında geçerli bir kural olduğu için ondan ayrıca söz edilmemiştir. Çünkü burada asıl maksat, İslam’ın toleransını gösteren ve kölelik dışında yer alan esirlerin karşılıksız veya bir fidye karşılığında serbest bırakılmalarına işaret etmektir. (krş. Ebu’s-Suud, Alusi, Elmallılı Hamdi yazır, ilgili ayetin tefsiri)
c) Kölelik mefhumu, “Mennen = karşılıksız serbest bırakmak” sözcüğüyle ifade edilmiştir. Çünkü “karşılıksız bırakmak” dolaylı olarak azat etmeyi ifade etmektedir. (bk. a.g.e, a.g.y)
Ebu’s-Suud’un tefsiri aynen şöyledir: “Savaş bitince onları ister lütuf olarak karşılıksız salıverir, ister fidye alarak bırakırsınız” Yani: İslam devlet riyaseti için onları öldürme, köle yapma, azat etme, fidye alıp serbest bırakmak arasında muhayyerlik/tercih yapma hakkı vardır. (Ebu’s-Suud, a.g.y)
- Hanefi alimlerinden İmam Nehaî’nin bildirdiğine göre, bu ayette İmama/devlet yöneticilerine verilen muhayyerlik/tercih hakkı üç şey arasındadır: “Padişah / devlet reisi isterse esirleri köle yapar, isterse karşılıksız salıverir, isterse fidye karşılığında serbest bırakır. Karşılıksız salıvermek köleyi azat etmek anlamına gelir.” (bk. İbn Atiye, ilgili ayetin tefsiri)
d) Bununla beraber, Hanefi alimlerine göre bu ayet mensuhtur. Bu alimlere göre, bu ayet Bedir savaşı münasebetiyle inmiş ve daha sonra (müşrikleri öldürmeyi emreden Tevbe suresiyle) neshedilmiştir. Yürürlükte olan hüküm ise, İslam devletinin faydalı görmesi doğrultusunda “öldürmek veya köle yapmak”tır. (bk. Ebu’s-Suud, Elmalılı, ilgili yer)
- İmam Şafii’ye göre, bu ayetten şu dört şeyin yapılması hususunda devlet reisine bir tercih hakkı verilmiştir: Müslümanların maslahatına göre; esirleri öldürmek, köle yapmak, karşılıksız salı vermek ve bir mal karşılığında serbest bırakmak.. (Zemahşeri, ilgili ayetin tefsiri)
İmam Malik, İmam Ahmed ve alimlerin büyük çoğunluğu da aynı görüşü paylaşmaktadır. (bk. V. Zuhayli, el-Fıkhu’l-İslami, 8/65)
e) Bütün bu açıklamalardan ve zikretmediğimiz alimlerin değişik yorumlarından anlaşılıyor ki, bu ayette “kölelik, karşılıksız salı vermek veya bir ‘ıvaz’ karşılığında serbest bırakmak” gibi hususlar vardır. Ancak ayette kölelik açık bir hüküm olduğu için gizli bırakılmış, diğer iki unsur ise gizli (şimdiye kadar bilinmez hükümler) olduğu için açıkça ifade edilmiştir. Bu üslup tarzı “izharu ma hafiye, ihfau ma zahare” (Gizli olanı açığa çıkarmak, açık olanı gizlemek) olarak bilinir. Belagat ilminde bu üslup edebi sanatları içinde önemli bir yer tutmaktadır.
- Özetle: Hz. Peygamber (asm)'in tatbik ettiği, dört Raşit Halifenin uyguladığı, 13 asır boyunca milyonlarca İslam aliminin kabul ettiği “kölelik” konusunu tartışma haline getirmek vahiy mantığı açısından ciddi bir risk taşımaktadır.
- Aşağıdaki ayetlerin hepsi Medine’de indirilmiştir. Bu ayetlerde kölelikten söz edilmesi, İslam’da köleliğin -değişik sosyal boyutu olan nedenlerle- tamamen yasaklanmadığına delildir:
“Yanlışlıkla olması dışında bir müminin bir mümini öldürmeye hakkı olamaz. Yanlışlıkla bir mümini öldüren kimsenin, mümin bir köle azat etmesi ve ölenin ailesine teslim edilecek bir diyet vermesi gereklidir.” (Nisa, 4/92)
“Allah, kasıtsız olarak ağzınızdan çıkıveren yeminlerinizden dolayı sizi sorumlu tutmaz, fakat bilerek yaptığınız yeminlerden dolayı sizi sorumlu tutar. Bunun da kefareti, ailenize yedirdiğiniz yemeğin orta hallisinden on fakire yedirmek, yahut onları giydirmek, yahut da bir köle azat etmektir.” (Maide, 5/89)
“Kadınlardan zıhâr ile ayrılmak isteyip de sonra söylediklerinden dönenlerin karılarıyla temas etmeden önce bir köleyi hürriyete kavuşturmaları gerekir.” (Mücadele, 58/3)
- Unutmayalım ki, köleliğin en önemli kaynağı savaş esirleridir.
İlave bilgi için tıklayınız:
- İslamiyet'in köleliği kaldırmak için tedbirler aldığını söylediniz; bu tedbirler nelerdir?..
- İslamın esirler ve köleler konusuna bakışı nasıldır?
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Kur'an-ı Kerim'de esirlerin öldürülmemesi gerektiği belirtirken, İslam alimleri neden öldürülmelerinin caiz olduğunu söylemişlerdir?
- İslam'ın esirler ve köleler konusuna bakışı nasıldır?
- Ehli sünnetin kölelik cariyelik konusundaki görüşleri güvenli mi?
- Kişi çocuğunu köle olarak verebilir mi?
- İslâmiyet, köleliği birden kaldıramaz mıydı?
- Köle bir aileden doğan çocuğun, köle olması nasıl caiz olur?
- İslamiyet'in köleliği kaldırmak için tedbirler aldığını söylediniz; bu tedbirler nelerdir?
- KÖLE, KÖLELİK
- FİDYE-İ NECÂT
- BEYTÜ'L-MAL