Maddecilik fikri bilimden ziyade bir inanç ve ideoloji midir?
Değerli kardeşimiz,
İnsanı bir tesadüfler zinciri sonucu evrimleşerek teşekkül eden gelişkin bir hayvan türü olarak gören ve üzerine “bilimsel” kılıfı geçirerek koruma altına alınan bir bakış açısının da insanlığa sunabileceği pek bir şey yoktur. İnsanın bir hayvan türü olarak görüldüğü bir platformda insanlığın ulaşabileceği en yüksek nokta, “mutlu hayvan” noktasıdır.
Çağımızın temel problemi madde bağımlılığı, yani her şeyi maddî olarak görmesi ve algılamasıdır. Temel yanılgısı da her şeyin kaynağının madde olduğu önyargısıdır. Mevcut bilimsel yaklaşımın da temelini oluşturan bu maddecilik fikri bilimden ziyade bir inanç ve ideolojidir. İnsanı temelde bir madde külçesi olarak gören ve hâl, hareket ve hislerinin kaynağını maddenin etkileşimlerinin tezahürlerinde arayan bir yaklaşım insanı anlamaktan çok uzaktır. İnsanı bir tesadüfler zinciri sonucu evrimleşerek teşekkül eden gelişkin bir hayvan türü olarak gören ve üzerine “bilimsel” kılıfı geçirerek koruma altına alınan bir bakış açısının da insanlığa sunabileceği pek bir şey yoktur. İnsanın bir hayvan türü olarak görüldüğü bir platformda insanlığın ulaşabileceği en yüksek nokta, “mutlu hayvan” noktasıdır. Bu da bedenin sağlıklı ve rahat olduğu, tüm ihtiyaçlarının giderildiği ve arzu edilen her şeye mümkün olduğunca ulaşıldığı bir duruma karşılık gelir. Bu mutluluk reçetesinin insanlar için ne derece geçerli olduğu tartışmalara açıktır.
Beden olarak bakıldığında insan ile hayvan arasında gerçekten de fazla bir fark yoktur. Hayvana nisbeten insan çok daha zekidir, birlikte yaşamaya muhtaçtır ve ihtiyaçlarını birbiriyle alışveriş yaparak karşılar. O yüzden insanlar genellikle; “akıllı hayvan,” “sosyal hayvan” ve “ekonomik hayvan” olarak tanımlanmışlardır.
İnsanların hayvanlardan dikkat çekici diğer bir farkı da alet kullanması ve bir şey yapmaya başlamadan önce gerekli tüm malzemeleri bir araya getirmesidir ki, bu da hayal gücünü gösterir.
Ancak insan ile hayvan arasındaki farklar bunlarla sınırlı değildir. Meselâ, insan geçmiş ve gelecek ile yakından ilgilidir ve idraki yani anlayış ve algılayışı tüm zamanları kapsayacak genişliktedir. Bedenen bulunduğu yerde içinde olduğu anı yaşarken; hayalen, aklen ve kalben tüm zaman ve zeminlerde gezebilir, geçmiş ve gelecekten elem ve zevk alabilir ve âdeta ruhen çok geniş bir zaman diliminde yaşayabilir. O yüzden bedenen cennet gibi bir hayat yaşıyorken, geçmişten gelen elemler ve gelecekten gelen korkularla, hayvandan farklı olarak, ruhen cehennem azabı çekiyor olabilir. Veya kendisi her bakımdan rahat ve mutlu iken empati ile başka insanların, bilhassa yakınlarının ızdırabı hazır keyfini kaçırır ve onların acısıyla gözyaşı döker.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Tasavvuf büyüklerinin bahsettikleri kaf dağı, meşmeşie gibi durumları nasıl değerlendirmeliyiz?
- İbn Arabi gibi zâtların eserlerinde geçen bilime aykırı görüşlere ne dersiniz?
- App store ve google play gibi boykot uygulamaları kullanmak helal mi?
- Bir konuyu veya dersi yazarak çalışmak, Peygamber efendimizin sünneti midir?
- Milyonlarca yumurtadan çok azının balık olması, ölçülü yaratma ile nasıl açıklanır?
- İnsan düşünen bir hayvan mıdır?
- "İnsan beyni hayalle gerçek arasındaki farkı halen tam olarak ayırt edememektedir.' şeklindeki söylentinin doğruluğu var mıdır?
- Tanrı evreni dünya merkezli olarak, güneş sistemini de güneş merkezli olarak yaratmıştır. Oysa, akılcı bilimsel araştırılar, evrenin dünya merkezli olmadığını gösteriyor. Bu konuda bir açıklama yapabilir misiniz?
- Batı felsefesine göre insanın tarifi nasıldır?
- firavunun cesedinin yalanlanması söz konusu, bu konuda ne dersiniz?