Kötülüğe iyilik yapmamak, ayete uymamak mıdır?

Tarih: 22.06.2025 - 20:35 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Kötülük yapana iyilik yapmak ile ilgili ayet mi var?
- Kuran da kötülük yapana iyilik yaparsak bu durumun dostluğa dönüşebileceği bir ayet vardı sanırım ama bu beni tatmin etmiyor çünkü kötülüğe tepki vermeyen aksine iyilik yapan biri kâle alınmıyor daha çok aşağılayıcı ezici davranışlar sergilendiğini düşünüyorum bu ayeti nasıl anlamamız gerekiyor her kötülüğe ses çıkarmayıp aksine daha iyi davranmamız mı gerek bu kendimizi küçük düşürmez mi?
- Kötülük yapmayıp, tavır koymak, bir duruş sergilemek daha çok işe yarıyor gibi geliyor. Ne dersiniz?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bize yapılan bir kötülük karşısında dinimizin bizden istediği, öfkeyi yutmak, karşılık vermemek, aksine iyilikle karşılık vermek, affetmek, unutmak ve onun affedilmesi için dua etmektir. Bunların içinden ne kadarını yapabilirsek o kadar iyidir.

Bununla beraber, kötülüğe iyilik yaptığımız halde, bu durum kale alınmıyor ve aşağılayıcı tavırlar sergileniyorsa, zarar görmemek için araya mesafe koymak gerekebilir. Hatta duruma göre gerekli mercilerden hakkınızı almak için müracaat edebilirsiniz. Bu da sizin hakkınızdır.

Ancak unutmamak gerekir ki, kötülüğe iyilikle karşılık vermemizi isteyen Allah’tır, karşılığını da yine Allah’tan isteriz, onun hikmetine karışmayız, o dilerse kulları bizden razı eder, hikmeti nasıl uygun görürse öyle yapar, biz de buna razı oluruz. Çünkü ibadetler, dünyada iyilik görelim diye yapılmaz. 

İbadetleri Allah istediği için yaparız, karşılığını ondan bekleriz.

Konuyla ilgili ayetlere gelince:

Kuran Muhatabına Göre Konuşur

Kuran’da hitap ve muhatapların durumuna göre verilen dersler vardır. Bunların hepsi -hitap ettiği kimselere göre uygun, tam yerinde, düzgün ve hakikatli güzel söz söylemek olan- belagat sanatına göre cereyan eder.

“İyilikle kötülük bir olmaz. Sen müdafaa ederken kötülüğü en güzel bir şekilde defet, bu takdirde aranızda husumet bulunan kişinin sana karşı sıcacık bir dost oluverdiğini göreceksin. Fakat bu güzel ahlaka ancak sabredenler sahip olabilirler ve bu konuda büyük bir pay sahibi olmayanlar iyiliğe (güzel ahlaka) ulaşamazlar.” (Fussilet, 41/34-35)

mealindeki ayetlerde “kötülüğün iyilikle / daha güzeliyle defedilmesi tavsiye edilmiş, fakat bunun herkesin, her kişinin/her kimlik sahibinin yapacağı bir iş olmadığına” da işaret edilmiştir.

Burada birkaç yorum yapılmıştır:

a) Mesela, sana kötülük yapan bir kimseyi affetmek güzeldir. Fakat seni kötülükle anmış, kötü bir adam olarak göstermiş bir kimseyi övmek daha güzeldir. Keza, senin çocuğunu öldüren bir kimseye kısastan muaf tutmak güzeldir, fakat o senin çocuğunun katili olan kimsenin çocuğunu düşmanlarının elinden fidye vererek kurtarmak çok daha güzeldir. (bk. Zemahşeri, ilgili ayetin tefsiri)

b) Gazabın, öfkenin ve kızgınlığın galeyanı zamanında sabretmek güzel bir huydur, fakat çok cahilce saygısızlık eden kimseye karşı halim-selim, vakur, ağırbaşlı davranmak bu kötü davranışı affetmek, daha güzel bir ahlaktır. (bk. Zemahşeri, a.g.y)

c) Bir bela ve musibetin ilk çarptığı anda sabretmek, bir müddet sonra sabretmekten daha güzeldir. Bu konuda hadis rivayetleri de vardır.

“Haram ayı haram ayına karşılıktır. Hürmetli şeyler kendi aralarında kısasa tabidir. Size kim saldırırsa siz de onlara misliyle karşılık verin.” (Bakara, 2/194)

mealindeki ayetinde bildirildiğine göre, Hudeybiye sözleşmesi sırasında haram aylardan biri olan Zilkade ayında müşrikler Müslümanlara saldırmışlardı. Umretu’l-Kada esnasında Müslümanlar aynı ayda galip bir şekilde Mekke’ye gidince, o mevsimde müşriklerle savaş yapmak istemedikleri için bu ayet indirilmiştir. Ve burada kısas konusu seslendirilmiştir. (bk. Zemahşeri, Maverdi, Razi, Kurtubi, ilgili ayetin tefsiri)

Adalet İstemek Haktır, Vazgeçmek Daha Güzeldir

 “(Resulüm!) Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütlerle çağır! Onlarla en güzel şekilde mücadele et, şüphesiz Rabbin onun yolundan sapanları da ve o yolda yürüyenleri de çok iyi bilir. Şayet size yapılan zulmün karşılığını verirseniz onun misliyle yapın (fazla yapmayın günahkâr olursunuz), bununla beraber sabrederseniz, sabredenlerin mükâfatı daha güzeldir.” (Nahl, 16/125-126)

mealindeki ayetlerde kısasa izin vermekle beraber, ceza vermekten vaz geçmeyi daha güzel olduğuna işaret edilmiştir.

Rivayete göre, Uhud savaşında Hz. Hamza’ya müsle yapıldığını (değişik organlarının kesildiğini) gören Peygamber Efendimiz (asm) aynısını onlara yapacağına dair yemin etmiş, bu ayetin indirilmesinden sonra bu işi yapmaktan vaz geçmiş ve yemin kefaretini vermiştir. (bk. Zemahşeri, Maverdi, Razi, Kurtubi, ilgili yer)

Demek ki, yapılan kötülüğe kısas istemek helaldir, ancak affetmek, hatta ona iyilik yapmak ve unutup üstünü örtmek çok büyük bir fazilettir, erdemdir. Böyle büyük ve değerli bir güzel ahlakın ise her yiğidin harcı olmadığına başta mealini verdiğimiz ayette dikkat çekilmiştir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun