Şafi mezhebine göre sadaka-i fıtır ile ilgili hükümler nelerdir?
İçindekiler |
Sadaka-i fıtır, ramazan orucunun farz kılındığı hicretin 2. yılının Şaban ayında vacip kılınmıştır. Bu sadakanın ne miktarda ve kimlere vacip olduğuna dair delilleri şöyle sıralayabiliriz:
1. Abdullah b. Ömer'den (r.a) şöyle rivayet edilmiştir: "Resûlullah (s.a.v), sadaka-i fıtri müslümanlardan hür köle, büyük küçük, kadın erkek her şahıs üzerine farz kıldı."( Buhârî, Zekât, 70, 71, 73; Müslim, Zekât. 13.)
2. Amr b. Şuayb, dedesinin şöyle dediğini nakleder: "Resûlullah (s.a.v) Mekke caddelerinde tellâl çıkararak şu duyuruyu yaptırdı: Bilesiniz ki, sadaka-i fıtır, kadın erkek, hür köle, büyük küçük her müslümana vaciptir. Bu 2 müd (yarım ölçek) buğday veya onun dışındaki yiyecek maddelerinden 1 sâ' (ölçek) miktarıncadır." (Nesâî, Zekât, 35; İbn Mâce, Zekât, 21.)
3. Ebû Saîd'den (r.a) şöyle rivayet edilmiştir: "Biz sadaka-i fıtri 1 sâ' yiyecek veya 1 sâ' arpa veya 1 sâ' hurma veya 1 sâ' kurut ya da 1 sâ' kuru üzümden çıkarırdık." (Buhârî, Zekât, 72, 73, 75, 76; Müslim, Zekât, 18; Mâlik, el-Muvatta', Zekât, 53.)
Fıtır kelimesinin fıtrat (yaratılış) kökünden türediği görüşünü benimseyen âlimlere göre sadaka-i fıtır, bedenin zekâtıdır. Bu görüşten esinlenen bazı kimseler buna "baş sadakası" da demişlerdir. Bazı âlimlerse fıtır kelimesinin ramazan iftarı ile alâkalı olduğunu ve fıtır sadakasının ramazan orucunu tutup bayrama kavuşmanın bir şükran ifadesi olduğunu söylemişlerdir.Sadaka-i fıtır, fakirlerin daha iyi şartlarda bayrama girmelerine vesile olduğu için, sosyal yardımlaşma ve dayanışma yönü ağır basan dinî bir vecibedir.
A) Sadaka-i Fıtır Vermekle Yükümlü Olanlar
Fıtır sadakası, hür olan her müslüman vaciptir. Gayri müslimin de müslii-man olan yakınlarının ve hizmetçilerinin fıtır sadakasını vermesi gerekir. Bu sadakanın verilmesinin vacip olması için, kişinin ayrıca hem kendisinin, hem de çoluk çocuğunun bayram günü ve gecesine yetecek miktardaki azıklarını ve âdete göre bayram yemeği olarak yapılan yemekleri temin etmeye muktedir olması şarttır. Bundan fazla olarak hem kendisinin hem de bakmakla yükümlü olduğu kimselerin durumlarına uygun elbise, ev, hizmetçi, kap -aynı türden birkaç tane de olsa- kitaplarının ve bineklerinin de bulunması şarttır.
Hanefî mezhebine göre hür ve müslüman olup kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu kimselerin aslî ihtiyaçlarından fazla olarak nisab miktarı mala sahip olan kişi fıtır sadakası vermekle mükelleftir.
Bu saydıklarımıza sahip olan kişi borçlu da olsa, hem kendi adına hem de bu sadakanın verilmesinin vacip olduğu anda geçimlerinden sorumlu olduğu kimseler adına fıtır sadakası vermekle yükümlüdür. Geçimlerinden sorumlu olduğu kimseler dört sınıfta toplanırlar:
1. Zengin de olsa, ric'î talâkla boşanmış da olsa, bâin talâkla boşanmış bir hamile de olsa, kocasına itaatsizlik etmeyen kadının, kendisi için kocası tarafından verilmek üzere takdir edilmiş bir nafakası yoksa; fitresinin kocası tarafından verilmesi vacip olur. Ama nafakası varsa, fitresinin kocası tarafından verilmesi vacip olmaz. Hizmetçiler de bu hükme tabidirler.
2. Ne kadar geriye doğru gitse de kişinin baba ve dede gibi asılları.
3. Ne kadar ileriye doğru gitse de kişinin oğul ve torun gibi zürriyeti.
Baba veya dedelerinin bu kimselerin fitrelerini vermesi vacip olmaz. Bunların erkek veya kadın, büyük veya küçük olmaları bu hükmü değiştirmez. Ancak ilimle meşgul olma sebebiyle de olsa fakir veya miskin durumuna düşmüş iseler, baba veya dedelerinin bunların fitrelerini vermeleri gerekir. İlimle meşgul olmayan büyük yaştaki evlâdın yerine baba veya dedesinin fitre vermesinin vacip olması için, evlâdın kazanç sağlama gücünden yoksun olması şarttır.
4.Efendisinin yanından kaçmış veya kaçarken yakalanmış olan köle.
B) Fıtır Sadakasını Vermenin Vacip Oluş Vakti
Fıtır sadakasının verilmesi, ramazan ayının son ânı ile şevval ayının ilk ânında vacip olur. Şu halde bu sadaka, ramazan bayramının birinci günü fecrin doğuşu ânında vacip olmaktadır.Fitreyi bayramın birinci günü sabah namazı ile bayram namazı arasında vermek sünnettir. Bayram namazından sonra aynı gün güneşin batışına kadar, fakir olan yakın bir akrabanın gelmesini beklemek gibi bir mazeret olmadıkça, fitreyi fakirlere vermeyip bekletmek mekruhtur.Fitreyi hak edenlerin hazırda bulunmaması gibi bir mazeret olmadan bayramın birinci günü güneşin batışından sonraya bırakmak haramdır. Konuyla ilgili bir hadis-i şeriflerinde sevgili Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: "Yoksulları bugün (bayramın birinci günü) zengin edin; onları dilenmeye muhtaç etmeyin." (Dârekutnî, Sünen, 2/152.)
Fitreyi ramazanın ilk günlerinden herhangi birinde vermek caizdir. Bir kişi fitreyi daha önce ramazanın ilk günlerinde kendi bölgesinde vermemiş ise, ramazanın son günü gurup vaktinde bulunduğu yerde vermesi vacip olur.
Fitrenin miktarı 1 sâ'dır (2,166 kg.). Fitre ancak buğday, arpa, mercimek, pirinç, hurma, nohut, mısır, kuru üzüm ve peynir gibi halkın çoğunun yediği gıda maddelerinden verilir. Gıda maddelerinin kıymetini para olarak vermek caiz değildir.
Hanefî mezhebine göre gıda maddelerinin kıymetini para o/arak vermek caizdir. Fakirlerin ihtiyaçlarının karşılanması bakımından böyle yapılması belki de daha hayırlıdır.
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu'nun sadaka-i fıtırla ilgili kararının mukaddimesinde bu sadakanın mahiyeti ve esprisi hakkında şöyle denmektedir:"Hadislerde sadaka-i fıtrin miktarı, buğday, arpa, hurma veya üzümden 1 sâ' (Hz. Peygamber döneminde kullanılmakta olan bir ölçü birimi olup yaklaşık 2,917 gr.) olarak belirlenmiştir. Sadaka-i fıtrin bu sayılan maddelerden belirlenmesi, o günkü toplumun ekonomik şartları ve beslenme alışkanlıklarından kaynaklanmaktadır. Hz. Peygamber ve sahabe dönemindeki uygulamalar dikkate alındığında, sadaka-i fıtır miktarı ile, bir fakirin, içinde yaşadığı toplumdaki orta halli bir ailenin hayat standardına göre bir günlük yiyeceğinin karşılanmasının hedeflendiği anlaşılmaktadır."Anılan kararın son kısmında gıda maddelerinin aynen verilmesinin caiz oluşunun yanı sıra bu maddelerin kıymetlerinin nakit olarak verilebileceği de ifade edilmiştir.Birkaç kişinin fitresini vermesi gereken kişi bunları ödeyecek mala sahip değilse, önce kendi şahsının fitresini verir. Sonra malî durumu nisbetinde eşinin, hizmetçisinin, küçük çocuğunun, babasının, annesinin ve büyük çocuğunun fitresini verir. Bununla ilgili bir hadis-i şerifte Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Önce nefsinden başla, ona tasaddukta bulun. Bir şey artarsa ailene ver. Ailenden bir şey artarsa yakınlarına ver." (Müslim, Zekât, 14.)
Fitresini vermesi gerekenlerden aynı derecede birden fazla kişi bulunur ve hepsinin fitresini verecek kadar malı bulunmazsa, bunlardan dilediğinin fitresini verir.
D) Sadaka-i Fıtrin Verileceği Yerler
Sadaka-i fıtrin verileceği yerlerle zekâtın verileceği yerlerin aynı olduğu hususunda fakihler görüş birliği içindedirler. Sadaka-i fıtır bu bakımdan zekât hükmünde olup zekâtın verileceği yerlere verilir ve Tevbe sûresinin 60. âyetinin kapsamına girer. Kendilerine zekât verilmesi caiz olmayanlara sadaka-i fıtrin da verilmesi caiz olmaz. Bu sadakanın gayri müslimlere, müslüman ülkelerde yaşayan zimmîlere verilmesi caiz değildir.
Fıtır sadakası vermesi vacip olan bir kişi bu sadakayı vermeden ölürse, mirasçılarının bu sadakayı onun terekesinden vermeleri gerekir. Çünkü bu sadakada hem Allah'ın hem de kulların hakkı vardır. Mükellefin ölümüyle bu vecibe ortadan kalkmaz.
Hanefi mezhebine göre fıtır sadakası vermekle mükellef olan bir kişi fıtır sadakasını vermeden ölürse, mükellefiyeti sona erer. Mirasçıları onun bu sadakasını gönüllü olarak verirlerse ve kendileri de teberruda bulunma ehliyetine sahip iseler terekesinden verilir. Vermek istemezlerse zorlanamazlar. Ama ölünün bu konuda vasiyeti varsa, fitresinin, malının üçte birinden çıkarılıp verilmesi uygun olur. (Zühaylî, el-Fıkhü'l İslâmî, 3/2040)
E) Zekât veya Fıtır Sadakası Olarak Verilecek Malın Kalitesi
Zekât olarak verilecek mal işe yarar, kaliteli ve değerli bir mal olmalıdır. İşe yaramayan, eski püskü, şayet başkası tarafından kendisine verilecek olsa kabulde tereddüt edeceği malları kişi zekât veya sadaka-i fıtır olarak vermemelidir. Nitekim bununla ilgili bir âyet-i kerîmede yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Ey iman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden ve yerden sizin için çıkardıklarımızdan Allah yolunda harcayın. Kendinizin göz yummadan (gönül rahatlığı ile) alıcısı olmayacağınız bayağı şeyleri vermeye kalkışmayın ve bilin ki Allah, her bakımdan zengindir, övülmeye lâyıktır." (Bakara 2/267.)
BENZER SORULAR
- Şafii mezhebine göre fıtır zekatı ve verileceği yerler hakkında bilgi verir misiniz?
- Şafii mezhebine göre fıtır sadakası ve oruç için verilen fidye hakkında bilgi verir misiniz? Şafiilerde buğday yerine para olur mu?..
- Şafi mezhebine göre zekat ile ilgili hükümler nelerdir?
- Zekat ve fitre ile ilgili sık sorulan sorular ve cevapları nelerdir?
- Sadaka-yı fıtır (fitre sadakası) nedir? Kimler, ne zaman verir?
- SADAKA-İ FITIR
- Zekatla ilgili merak edilenler...
- Sadaka-i Fıtır Nedir?
- Haram maldan zekât, fıtır sadakası (fitre) verilir mi? Aile reisi kimlerin fıtır sadakasını vermekle mükelleftir?
- SADAKA