Şafi mezhebine göre mestler üzerine meshetmek ile ilgili hükümler nelerdir?
İçindekiler |
Mesh kelimesi sözlükte "eli bir şeyin üzerine sürmek" anlamına gelir. Dinî ıstılahta ise, "özel olarak yapılmış olan mestlere ıslak eli sürerek azıcık ıslatmaktır. Özel olarak yapılmış olan bu mestlerin bazı şartları taşıması ve belli sürelere bağlı kalınarak meshedilmeleri gerekir.
Abdest alırken ayakları yıkamak yerine, ayaklara giyilmiş olan mestler üzerine meshetmek dinimizin getirdiği kolaylık hükümlerinden (ruhsat) olup asıl itibariyle caizdir.
Üzerine meshedilmesi sahih olan mest, kişinin ayaklarına giydiği ve topuğunu da içine alacak kadar derin olan mesttir.Mest, deri, keten, pamuk, yün, kıl ve benzeri şeylerden yapılmış olabilir. Deriden başka malzemelerle yapılanına çorap denir. Çorabın mest olarak ku-lanılabilmesi ve üzerine yapılan meshin geçerli olabilmesi için şu nitelikleri taşıması gerekir.
a) Kalın olmalıdır ki, üzerine isabet eden su alt tarafına sirayet etmesin.
b) Herhangi bir bağa ihtiyaç duyulmadan ayakta kendiliğinden durabilme-lidir.
c) Şeffaf olmamalıdır.
Ayrıca topuk kemiklerini içine alacak kadar da uzun olmalıdır.
Mugîre b. Şu'be'den rivayet edilen bir hadis, mestler üzerine meshin caiz olduğunu ispatlamak bakımından yeterli bir dayanak teşkil etmektedir:"Peygamber Efendimiz def-i hacet için dışarı çıkmışlardı. Mugîre de içinde su bulunan matara ile peşinden gitti. Peygamber Efendimiz (s.a.v) def-i hacetini yaptıktan sonra Mugîre eline su döktü. O da abdestini alıp mestleri üzerine meshetti.’’(Buhârî, Vudû', 48; Müslim, Taharet, 75.)
Yine Mugîre'den gelen bir rivayette şöyle denmektedir:
Peygamber Efendimiz'le (s.a.v) birlikte bir yolculuğa çıkmıştık. Yoldayken onun mestlerini çıkarmak istedim. Bunun üzerine bana, "Bırak onları, çünkü ben onları temiz olarak giydim" dedi ve sonra da mestlerinin üzerine meshetti.( Buhârî, Vudû', 49; Müslim, Taharet, 79.)
1. Mestler, topuk kemiklerini örtecek kadar uzun olmalıdır. Üst tarafı yarık olup fermuar ya da kopçalarla kapanabilen mestlere de meshedilebilir.
2. Mestlerde az da olsa ayağın bir kısmını gösterecek kadar delik bulunmamalıdır.
Hanefî mezhebine göre ise mestte ayakların üç küçük parmağı kadar bir deliğin bulunması meshin geçerliliğine zarar vermez.
3. Mestler ayaktayken az da olsa bir yürüyüş yapmaya elverişli olmalıdır. Daha doğrusu mestin, mukim için bir gün bir gecelik; misafir içinse üç gün üç gecelik işlerini görecek kadar dayanıklı olması gerekir.
4. Mestler temiz olmalıdır. Ama üzerlerinde görmezden gelinebilecek cins ve miktarda pislik bulunan mestlerin üzerine yapılan mesh de geçerlidir.
5. Mestler, tam olarak alınmış bir abdestten sonra giyilmiş olmalıdır. Ancak su bulunamadığı için değil de bir hastalıktan dolayı su kullanılamadığı için yapılan teyemmümden sonra giyilen mestler üzerine de meshedilebilir.
6. Meshedilmesi gereken yerde suyun meste ulaşmasına engel hamur ve benzeri maddeler bulunmamalıdır.
7. Mestler, suyu içine geçirmeyecek nitelikte olmalıdır.
8. Kırık veya çıkık nedeniyle ayağa bir bağ sarılmışsa bu sargının üzerine giyilen mestin üzerine meshetmek geçerli olmaz.
9. Mestin içindeki ayak ve bu ayağa giyilen çorap temiz olmalıdır.(Şirbînî, Mugni'l-Muhtâc, 1/197-211.)
F) Meshedilmesi Farz Olan Miktar
Mestin üst kısmının yüzünü meshetmek farzdır. Islak parmağı hiç hareket ettirmeksizin mestin üzerine indirmek de yeterli olur. Ama mestin ön yüzünün dışında alt tarafını, arkasını veya yan tarafını meshetmek yeterli olmaz. Aşık kemiklerinin hizasındaki kısımları meshetmek yeterli olur.
Hanefî mezhebine göre ise mestin dış yüzünün elin üç küçük parmağı uzunluğu ve genişliğince bir kısmını meshetmek farzdır.
Şunu da belirtelim ki, mestin üzeri tüylü olur da mesh yapılırken bu tüyler ıslaklığın meste ulaşmasına engel olurlarsa veya sadece tüyleri meshetmek kastedilir de su kendiliğinden mestin derisine ulaşırsa, yapılan mesh sahih (geçerli) olmaz.
Her iki el ıslatıldıktan sonra sağ eli sağ ayak parmaklarının ucundan başlayarak ayak bileğine doğru çekmek, bununla eş zamanlı olarak sol eli sağ ayağın topuğunun altından başlayarak ayak parmaklarına doğru çekmek, sonra da sol ayağı aynı şekilde meshetmek, sünnete uygun olan mesh şeklidir. Meshin de ıslak çizgiler şeklinde görülmesi gerekir.
Mukim olan kişinin mesh süresi bir gün bir gece; seferî olanın ise üç gün üç gece müddetle geçerlidir. Bu süre, mestlerin ayaklara giyilmesini müteakip bir hades halinin (abdestsizliğin) meydana gelmesinden itibaren işlemeye başlar.Yalnız şunu belirtmeliyiz ki, hades hali, karşı cinse dokunma, penisi elleme ya da uyuma gibi iradeye bağlı bir sebeple meydana gelmişse meshin süresi bu hades halinin vukuunun evvelinde işlemeye başlar. Ama hades hali oturarak makattan veya tenasül organından bir pislik çıkması şeklinde irade dışı bir sebeple meydana gelmişse bu durumda meshin süresi, hades halinin vukuundan sonra işlemeye başlar.Bir kimse mukim iken mestini giyip üzerine mesheder de sonra sefere çıkar ya da seferdeyken meshedip sonra mukim olursa, meshi bir gün bir gece süreyle geçerli olur.Meshin süresi şu rivayette açıkça belirtilmektedir: Şüreyh'ten (r.a) şöyle rivayet edilmiştir:'Mestler üzerine mesh konusunu Hz. Âişe'ye sordum. Bana, "Bunu Ali'ye (r.a) sor; çünkü o, Hz. Peygamberle birlikte sefere çıkardı" dedi. Süresini ben de Hz. Ali'ye sordum. O şöyle dedi: "Resûlullah (s.a.v) meshi misafir için üç gün üç gece, mukim için bir gün bir gece olarak belirledi."( Müslim, Taharet, 85.)
Yalnız bu süreler özür sahibi olmayan kimseler için geçerlidir. Özürlü kimseler mest giymişlerse, mestlerini her farz namaz vaktinde çıkarıp abdest alırken ayaklarını yıkamalıdır. Ama nafile namazlar için abdest alırken mestlerinin üzerine meshedebilirler.
Mestler üzerine yapılan meshle ilgili mekruhlar başlıca şunlardır:
1. Bir defadan fazla meshetmek.
2. Meshetme yerine mestleri yıkamak. Mestleri sırf temizlemek maksadıyla yıkamaksa mekruh değildir. Ancak bu yıkama mesh yerine geçmez. Bu yıkayıştan sonra yine meshetmek gerekir.
Hanefî mezhebine göre ise meshe niyet etmeksizin mestlerin yıkanması mesh yerine geçer. Ama böyle yapmak yine de mekruhtur.
1. Guslü gerektiren cünüplük ya da kadınlara mahsus özel hallerin meydana gelmesi.
2. Mestlerin birinin veya aynı anda ikisinin ayaktan çıkarılması. Ayakların bir kısmı mestin boğazına kadar çıkarsa mesh yine bozulur.
Hanefî mezhebine göre ise mesh, ayakların çoğunun mestin boğazına kadar çıkarılmasıyla bozulur.
3. Mesh müddetinin sona ermesi.
4. Ayağın yıkanması gereken bir kısmının görünmesi.(Şirbînî, Mugni'l-Muhtâc, 1/197-211.)
Yaralı, kırık veya çıkık yerlere sürülen ilâç, alçı ve buraların üzerine sarılan sargı ve bandaj gibi şeylere fıkıh ıstılahında "cebire" denir. Hastalıklı veya sakat organ ya sargılı olur veya üzerinde hiçbir şey bulunmaz. Sargılı ise ab-dest alırken şu üç şeyin yapılması gerekir:
1. Hastalıklı veya yaralı organın sağlam kısmı yıkanmalı.
2. Sargılı kısım meshedilmeli.
Bu mesh, çoğunlukla sağlam kısmın üzerindeki sargının üzerine yapılmakla, alt kısmı yıkama yerine geçer. Ama sargı, sadece hastalıklı veya yaralı olan kısmın üzerine sarılı olup sağlam kısma taşmamış ise, bu sargının üzerine meshetmek vacip olmaz. Aynı şekilde sargının altındaki sağlam kısmı yıkama imkânı varsa, hastalıklı veya yaralı kısmı meshetmeye gerek kalmaz.
3. Hastalıklı veya yaralı kısım yıkanmamalı, yıkama yerine teyemmüm edilmelidir.
Hanefî mezhebine göre ise bu durumda teyemmüm etmek gerekmez.
Bu tertip cünüplükte değil, abdestsizlikte uyulması gereken bir tertiptir. Kişi abdest alacaksa önce sağlam yeri yıkamalı, sonra sargılı yeri meshetme-li, en sonunda da teyemmüm etmelidir. Yani yıkama işini teyemmümden önce yapmalıdır. Ama sargıyı meshetmesi, yıkama veya teyemmümden önce olabilir.Hastalıklı veya yaralı organlar birden fazla olduğu takdirde organlar sayısınca teyemmüm etmek gerekir.Abdest organlarının tamamı hastalıklı veya yaralı ise, tamamı için bir teyemmüm etmek yeterli olur. Aynı şekilde hastalık veya yara, tertipte arka arkaya gelen yüz ve eller gibi organlarda bulunmaktaysa ve bunların tamamını kaplamış ise, bunların da tamamının yerine bir teyemmüm etmek yeterli olur.Hastalıklı veya yaralı organın üzerinde sargı yoksa sağlam kısmı yıkanır; hastalıklı veya yaralı kısım içinse yıkama yerine geçerli olmak üzere teyemmüm edilir. Hastalık veya yara teyemmüm organlarından birinde olup toprakla meshedilmesi hijyen bakımından zararlıysa bu durumda o organı meshet-me yükümlülüğü ortadan kalkar. Şu kadar var ki; kılınan namazlar, hastalığın veya yaranın iyileşmesinden sonra yeniden kılınmalıdır.
Sargı Üzerine Yapılan Meshin Bozulması
Cebire, yani sargı, yaranın veya hastalığın iyileşmesi sonucu namazdayken düşerse sadece namaz bozulur. Bu durumda abdest bozulmaz. Sargı da tekrar yerine bağlanarak üzeri meshedilir.
Hanefî mezhebine göre ise gerek namazda gerekse namaz dışında sargı, iyileşme olmaksızın düşerse üzerine yapılmış olan mesh bozulmaz. Ama namazdayken iyileşmeden ötürü düşerse namaz bozulur. Meshedilen yer yıkanır ve namaz yeniden kılınır.
Sargı üzerine meshederek namaz kılan kişinin kıldığı namazın, şu üç durumda yeniden kılınması gerekir:
1. Sargı teyemmüm organlarında ise,
2. Sargı, teyemmüm organlarında olmaz da bağlandığı yerde tutama! için gerekli olan kısımdan fazlasını içine almış ise,
3. Sargı teyemmüm organlarında olmaz ve bağlandığı yerde tutamak içir gerekli sağlam bir kısmı içine almış ama sargıyı hades halindeyken sarmış ise, bu sargı üzerine meshettiği sürelerde kılmış olduğu namazları yenider kılması gerekir.
BENZER SORULAR
- Mestler Üzerine Meshetmek
- Şafii mezhebinde sargı üzerine mesh nasıldır?
- MESH
- MEST
- Çorap üstüne mesh etmek caiz midir?
- MESH, MESTLER ÜZERİME MESHETMEK,
- Termal mest ile abdest olur mu, sakıncası var mı?
- MESTLER ÜZERİNE MESHİN GEÇERLİ OLMASI İÇİN GEREKLİ ŞARTLAR
- Altı eskimiş mestleri kullanabilir miyim?
- Askerler bot üzerine mesh ederk abdest alıp namaz kılabilir mi?