Şafi mezhebine göre abdestle ile ilgili hükümler nelerdir?

İçindekiler

Abdest almakla farz ve nafile namazlar, tilâvet ve şükür secdeleri, farz ve nafile tavaflar gibi ibadetler eda edilebilir. Mushaf'a el sürmek de böyledir. An­cak Mushaf'ın tümüne veya bir kısmına abdestsız olarak dokunmak veya onu taşımak şu şartlar çerçevesinde caiz olur:

1.  Korumak amacıyla abdestsiz olarak ele almak ve taşımak.

2.  Mushaf âyetleri paralar üzerine yazılmış ise bu paraları ele almak ve taşımak.

3. Mushaf âyetlerinin bazısı delil olarak ilim kitaplarına yazılmış ise bu ki­tapları ellemek.

4.  Mushaf âyetleri bir elbise üzerine yazılmış ise bu elbiseye dokunmak veya bunu taşımak.

5. Öğrenmek *,«amacıyla çocuğun Mushaf'a el sürmesi ve onu taşıması.

6. Tefsir kitaplarındaki tefsir yazılarının Kur'an âyetleri yazısından fazla olması durumunda ele alınıp taşınması.

Abdestin Şartları

1.  Müslüman olmak.

2.  Ergen olmak. Erkek olsun, kadın olsun ergen olmayan kimsenin ab­dest alması vacip değildir. Şayet alırsa abdesti sahih olur.

3. Özürlü kimse için namaz vaktinin girmiş olması.

4. Abdestsiz olduğunu bilmek.

5.  Mutlak su ile abdest almak.

6.  Mutlak su ile abdest aldığını bilmek.

7.  Mümeyyiz olmak.

8.  Abdestte yıkanması gereken organa suyun ulaşmasına engel olacak bir mani bulunmamalı, abdest almakta olan kişide abdesti bozacak bir durum meydana gelmemelidir. Aksi takdirde abdeste yeniden başlanması gerekir. Özürlü kimseler bu hükmün dışındadır.

9.  Organların üzerinde -şayet varsa- pislikleri gidermek.

10. Abdest alacak olan kadının özel halde bulunmaması.

11. Yıkanması gereken organla birlikte ona bitişik olan organın da bir kıs­mını yıkamak.

12. Yıkanan organla beraber -şayet varsa- yan yana duran ve yaratılışta fazla olan bir organı da yıkamak.

13. Abdest alacak olan kişinin, abdestin nasıl alınacağını bilmesi.

14.  Yine abdest alacak olan kişinin, farzı diğer mükellefiyet hükümlerin­den ayırt edebilmesi. Ancak avamdan biri ise, farzın nafile olmadığına inan­ması da yeterli olur.

15. Abdest almaya başlarken niyet edilip bu niyetin abdest sonuna kadar devam ettirilmesi.

16. Suyun abdest organlarının üzerinden akması.

Abdestin Farzları

Abdestin tarzlarıyla ilgili olarak Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle buyrulmaktadır:

"Ey iman edenler! Namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi, dirseklere kada ellerinizi ve -başlarınıza meshedip- her iki topuğa kadar ayaklarınızı yıkayın." (Mâide 5/6.)

Bu âyet-i kerîmede abdestin farzlarının dört tane olduğu açıkça belirtil­mektedir ki, onları şöyle sıralayabiliriz:

1. Yüzü yıkamak.

2.  Elleri dirseklerle beraber yıkamak.

3. Başın, baş sınırları içindeki bir saç teli olsa bile bir kısmını meshetmek.

4. Ayakları topuk kemikleriyle beraber yıkamak.

Kaynağını Hz. Peygamber'in (s.a.v) sünnetinden olan bazı delillere daya­nılarak bu farzlara niyet ve tertip de eklenmiş, böylece abdestin farzları top­lam olarak altıya çıkarılmıştır. Şimdi bu farzları kısaca açıklayalım.

1. Niyet.

İbadetlerin sahih (geçerli) olması için niyet edilerek yapılması şarttır. Abdest alırken niyet etmek, Hanefî mezhebine göre farz değil sünnet­tir. Niyetsiz yapılan ibadetlerin geçerli olmayacağını şu hadis-i şeriften anlıyo­ruz:

"Ameller ancak niyetlere göre değerlendirilir. Herkesin niyet ettiği ne ise eline geçecek olan ancak odur." (Tecrîd-i Sarîh Tercemesi, 1/1.)

Namaz bir ibadettir. İbadetlere vesile olan şeyler de ibadet hükmünde ol­duklarından namazın vesilesi olan abdest de ibadet hükmündedir. Dolayısıy­la abdestin de geçerli olması için niyet edilerek alınması farzdır.

Sözlükte kas­tetmek anlamına gelen niyetin şartları şunlardır:

a)  Niyet sahibi müslüman olmalıdır.

b)  Mümeyyiz (iyiyi kötüden seçme yaşında ve kabiliyetinde) olmalıdır.

c)  Neye niyet ettiğini ve yapacağı işin keyfiyetini bilmelidir.

d) Niyetine aykırı bir iş yapmamalı, meselâ abdest alırken abdesti bırakıp başka bir işe önelmemelidir.

e)  Niyet bir işe talik edilmemeli (bağlanmamalı), meselâ, "İnşallah (Allah dilerse) abdest almaya niyet ettim" denmemelidir. Ama bu sözü talik değil de teberrük maksadıyla söylemek durumunda yapılan niyet geçerli olur.

f)  Niyet kalben yapılırsa yeterli olur. Ama dil ile de söylenmesi sünnettir.

g) Niyet ederken, yapılması abdestsiz caiz olmayan bir şeyi örneğin na­maz kılmayı, tavaf etmeyi, Mushaf'a el sürmeyi caiz hale getirmeyi ve abdestsizliği gidermeyi kastetmelidir. Alacağı abdestle yeme, içme, serinleme, ev­lenme gibi abdest almayı gerektirmeyen bir işi yapmayı kasteder de dinî an­lamda bir temizliği kastetmezse, abdestsizliği gidermiş olmaz. Ama alacağı abdestle namaz kılmanın yanı sıra serinleme, temizlik veya öğrencilere ders verme işini yapmayı kastederse niyeti geçerli olur ve bu abdestle ibadetlerini eda edebilir.Abdest alırken hades halini veya necaseti gidermeyi kapsayan salt bir te­mizliğe niyet ederse, niyeti geçerli olmayacağı gibi, abdesti de ibadetlerin edası için yeterli olmaz. Çünkü ibadetlerle âdetlerin birbirinden ayırt edilmesi gerekir ki bu da ancak niyetle olur.

Nafile namaz kılmak, tavaf etmek, Kur'ân-ı Kerîm'e el sürmek maksadıy­la alınan abdestle farz namazlar da kılınabilir. (Şirbînî, Mugni'l-Muhtâc, 1/142.)

Özürlü kimseler, hades hallerini gidermelerine imkân olmadığından, ab­dest alırken o abdestle namaz kılmayı mubah hale getirmeyi kastetmelidirler.

h) Abdest almaktayken niyetinde şüpheye düşen kişi, abdest almaya ye­niden başlamalıdır. Ama aldıktan sonra şüpheye düşmenin abdeste bir zara­rı olmaz.

i) Yüzü yıkamaya başlarken niyet edilmelidir.

2. Yüzü yıkamak.

Yüzün tamamının bir defa yıkanması abdestin farzla-rındandır. Yüzün dikey sınırı, alındaki saç bitim noktasıyla çene altı arasıdır. Yatay sınırı ise iki kulak arasıdır. Dudakların görünen kısmı, kaşlarla kirpikler ve şakaklar, alt dudağın altındaki kıllarla yanaklardaki kıllar ve bıyık da yüz­den sayıldıkları için bunları da yıkamak gerekir. Gözlerin içini yıkamak gerek­mez. Ama göz pınarlarını yıkamak lâzımdır. Seyrek sakalın içini ve dışını yı­kamak gerekir. Alt kısmındaki cildin görünmediği sakala sık sakal denir. Böy­le bir sakalın sadece dış kısmını yıkamak icap eder. Yüzün dairesi dışına çı­kacak şekilde aşağıya doğru sarkan uzun sakalın tamamının yıkanması mu­temet görüşe göre farzdır. Hanefî mezhebine göre ise bu sakal, yüzün yıkanması farz olan sınırının dışına taştığı için yıkanması gerekmez.

3.  Elleri dirseklerle beraber yıkamak.

Ellerin dirseklerle beraber bir defa yıkanması abdestin farzlarındandır. Hz. Osman (r.a), sahâbîlere sevgili Pey-gamberimiz'in abdest alışını anlatırken şöyle demiştir: "Gelin size Resûlul-lah'ın (s.a.v) nasıl abdest aldığını göstereyim. Onun gibi bir abdest alayım." Böyle dedikten sonra yüzünü yıkadı, sonra da ellerini pazılarına kadar yıka­dı...(Şevkânî, Neylü'l-Evtâr, 1/152.)

Parmak uçlarını örtecek kadar uzayan tırnakların altının yıkanması gere­kir. Ellerin parmaklarla dirsek arası bir kısmı kesik ise kalan kısmının yıkan­ması lâzımdır. Alt kısmına suyun geçmesi için parmaktaki dar yüzüğün oyna­tılması icap eder.

4. Başı meshetmek.

Yüzün hududu dışında kalan başın bir kısmını mes-hetmek. Başın az bir kısmını, baştaki bir saç telini dahi meshetmek yeterlidir.Hanefî mezhebine göre ise başın dörtte birini meshetmek farzdır.

Islak elin hareket ettirilmeksizin başa konulmasıyla da başta ıslaklık mey­dana geldiği için mesh gerçekleşmiş olur. Başı yıkamak da mesh yerine geçer.

5. Ayakları topuklanyla beraber yıkamak.

Mâide sûresinin abdestle ilgili 6. âyetinde, "Her iki topuğa kadar ayaklarınızı yıkayın." buyrulmaktadır. Ab-destte ayakların meshedilmesinin değil de yıkanmasının farz olduğunu bildi­ren çok sayıda sahih rivayet bulunduğu gibi uygulamanın böyle olduğuna da­ir icmâ da vardır. Meselâ Hz. Peygamber'in nasıl abdest aldığını bildiren bir rivayette şöyle denmektedir:Hz. Osman'ın azatlısı Himran'dan şöyle rivayet edilmiştir:Hz. Osman su istemişti. (Kendisine getirdiğim suyu aldı ve) üç kere elle­rine dökerek yıkadı. Sonra sağ elini kaba sokup (aldığı suyla) ağzını ve bur­nunu yıkadı. Sonra üç kere yüzünü, ardından da üç kere dirsekleriyle beraber ellerini yıkadı. Sonra başını meshetti. Sonra da topuklanyla birlikte ayaklarını üçer kere yıkadı ve, "Ben Resûlullah'ı, şu abdestim gibi abdest alırken gör­düm. Allah Resulü abdesti bitince şöyle buyurdu:

'Kim şu abdestim gibi abdest alır, ardından iki rek'at namaz kılar ve na­mazda kendi kendine (dünyevî bir şey) konuşmazsa geçmiş günahları bağış­lanır.'" (Buhârî, Vudû', 24, 28; Müslim, Taharet, 3, 4; Ebû Davud, Taharet, 50.)

Ayakları yıkarken topukların da yıkanması ihmal edilmemelidir. Zira h Peygamber, abdest alırken topukları kuru kalan birini gördüğünde şu uyarıc bulunmuştur:

"Bu topukların ateşten vay haline!" (Buhârî.Vudû', 29; Müslim, Taharet, 26.)

Şu halde Şîa-İmâmiyye'nin, çıplak ayakların üzerine meshedilerek alıra abdestin geçerli olacağına ilişkin iddiaları asılsız kalmaktadır. Çıplak ayak üzerine meshedilerek alınan abdest eksik kalır.

6. Tertip.

Niyetle başlayarak önce yüzün, sonra dirseklerle beraber ellerin yıkanması, bunun ardı sıra başın az da olsa bir kısmının meshedilmesi, e sonunda da topuklarla birlikte ayakların yıkanması ve tertibe yani bu sıraya uyulması abdestin farzlarındandır. Dolayısıyla bu tertibe riayet etmede abdest alan bir kimsenin almış olduğu abdest sahih değildir.

Hanefi mezhebine göre ise tertip, abdestin farzlarından olmayıp sünnettir.

Yukarıda anlatılan tertibe uyulması abdestin farzlarındandır. Ama elle arasında, ayaklar arasında tertibe uymak farz olmayıp menduptur. Söz gelimi elleri yıkarken önce sol eli sonra da sağ eli yıkamak durumunda alınan abdes geçerli olur. Sadece menduba riayet edilmemiş olur. Bu hüküm ayaklar için de söz konusudur. Çünkü her iki el, abdest açısından bir organ gibidir. Ayakla da böyledir.

Abdestin Sünnetleri

1. Misvak kullanmak. Bu, dişleri temizlemede kullanılan fırçayla da yapı­labilir. İlla da erak ağacıyla yapılması şart değildir. Ama oruçlunun zevalden sonra misvak kullanması mekruhtur. Şunu da belirtelim ki, erak ağacından ya­pılan misvakın mikrop öldürücü özelliği olduğu bilinmektedir. Nitekim bir ha-dis-i şeriflerinde sevgili Peygamberimiz, misvak kullanmanın önemini şöyle vurgulamaktadır:

"Ümmetime sıkıntı verme korkusu olmasaydı, her namaz için misvak kullanmalarını emrederdim." (Tecrid-i Sarih Tercemesi,  3/35; Müslim, Taharet, 42.)

2. Abdeste besmeleyle başlamak. Besmele, elleri bileklere kadar yıkar­ken çekilmelidir. Bismillah demek yeterli olsa da besmelenin tamamını oku­mak daha faziletlidir. Abdestin başında unutulursa, abdest henüz tamamlanmadan  da çekilebilir. Ama abdest tamamlanır da şehadet kelimesi getirilirse, artık besmele çekmenin vakti geçmiş olur.

3. Besmele anında abdestin sünnetlerine niyet etmek. Bu, hades halini giderme niyetinden ayrıdır. Çünkü hades halini giderme niyeti, yüzü yıkarken yapılır ve farzdır.

4.  Elleri bileklere kadar yıkamak. Abdest suyu ibrik ve benzeri kapalı bir kapta ise eller bu kabın dışında üç kere yıkanır. Ama su az olup ağzı açık bir kapta ise ve abdest alacak olan kişi ellerinin temiz olduğunu kesin olarak bili­yorsa, ellerini bu kabın içinde yıkayabilir. Fakat ellerinin temiz olup olmadığı hususunda şüpheliyse, ellerini kabın içinde yıkaması mekruh olur. Şayet elle­rinin necis olduğunu kesin olarak biliyorsa, o zaman ellerini kabın içine batı-rıp yıkaması haram olur. Ama ellerini temizlemek için kabın dışında üç defa yıkaması vaciptir. Ne var ki bu yıkama temizlik amaçlı olup, bununla sünnet yerine getirilmiş olmaz. Sünneti yerine getirmek için, ellerin üç kez daha yı­kanması gerekir.

5. Ağza ve buruna üç kez su alıp dışarı atmak. Ağza su almaya mazma-za, buruna su almaya ise istinşak denir. Mazmaza ile istinşakta en iyi yöntem; suyun avuca alınması, bu suyun bir kısmıyla önce mazmaza, sonra da istin­şak yapılmasıdır. Ağız ve burun temizliğine önem veren sevgili Peygamberi­miz, bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır:

"Sizden biri abdest suyunu (yanına) yaklaştırır, sonra da ağzına ve burnuna su alıp sümkürürse işlemiş olduğu günahları, (dışarı attığı suyla birlikte) yüzünden, ağzından ve burnun­dan mutlaka dökülüp gider." (Müslim, Müsâfirîn, 294.)

6.  Kıbleye yönelmek. Bunu imkânlar ölçüsünde yapmaya çalışmak.

7. İçinde abdest suyu bulunan üstü açık kabı sağ yana, üstü kapalı kabı ise sol yana koymak.

8.  Elleri yıkarken besmele çektikten sonra şu duayı okumak:

"Yüce Allah'ın adıyla başlarım. İslâmiyet'ten ve diğer nimetlerinden ötürü Allah'a hamdolsun."

Ağza su alırken şu duayı okumak:

"Allah'ım, seni anma, sana şükretme ve sana güzelce ibadet etme husu­sunda bana yardım et."

Buruna su alırken şu duayı okumak:

"Allahım, bana cennetin kokusunu koklat."

Yüzü yıkarken şu duayı okumak:

"Allah'ım! Bir takım yüzlerin ağaracağı, birtakım yüzlerinse kararacağı günde yüzümü ağart."

Sağ eli yıkarken şu duayı okumak:

"Allah'ım! Amel defterimi sağ elime ver ve hesabımı da kolaylıkla gör." Sol eli yıkarken şu duayı okumak:

"Allah'ım! Amel defterimi sol elime ve de arka tarafımdan verme." Başı meshederken şu duayı okumak:

"Allah'ım! Saçımı ve tenimi ateşe haram kıl ve beni senin gölqenden baş­ka gölgenin bulunmadığı günde arşının gölgesinde gölgelendir."

Kulakları meshederken şu duayı okumak:

"Allah'ım! Beni söz dinleyenlerden ve sözün en güzeline uyanlardan yap."

Ayakları yıkarken şu duayı okumak:

"Allah'ım! Ayakların kaydığı günde ayaklarımı sırat üzerinde sabit kıl."

Abdestin bitiminden sonra kıbleye yönelerek elleri semaya kaldırıp şu du­ayı okumak.

"Allah'tan başka ilâh bulunmadığına, O'nun bir ve ortaksız olduğuna şa­hitlik ederim. Efendimiz Muhammed'in de O'nun kulu ve elçisi olduğuna şahit­lik ederim. Allah'ım! Beni tövbekarlardan ve temizlenip arınanlardan eyle. Sen eksik­liklerden münezzehsin ve seni överiz.Allahım! Senden başka ilâh bulunmadığına şahitlik ederim. Senden ba­ğışlanma dilerim ve sana dönüp tövbe ederim."

Bu dua okunduktan sonra Kadr sûresi okunmalıdır.

9.  Sakalı sık olanların sakallarını elleriyle karıştırıp hilâllemeleri.

10.  Yüzü yıkamak için suyun iki avuçla alınması, ancak suyun yüze çar-

pılmaması.

11.  Başın tamamının meshedilmesi.

12.  Baş meshedildikten sonra eller yeniden ıslatılarak bununla kulakların içinin ve dışının meshedilmesi.

13.  Abdestte yıkanan organların elle ovulması.

14.  Elleri ve ayakları yıkarken önce sağ taraftakinden başlanması.

15.  Yüzü yıkarken, yıkanması farz olan kısımdan fazlasının yıkanması. Elleri yıkarken dirseklerin biraz daha yukarısının ve ayakları yıkarken de to­pukların biraz daha üst kısmının yıkanması.

16. Abdestteki söz ve fiillerin üçlenmesi. Yalnız niyet bir kere yapılır.

17.  Sidik akıntısı olmayanların, abdest organlarından biri kurumadan di­ğerini yıkamaya başlaması. Buna müvâlât (peş peşe yapma) denir. Ancak si­dik akıntısı ve benzeri devamlı surette abdest bozucu özürleri bulunan kişile­rin müvâlâta uymaları vaciptir.

18. Abdest alırken ihtiyaç olmadıkça zikrullah dışında dünya kelâmı söy­lenmemesi.

19.  İhtiyaç olmadıkça abdest organlarının kurulanmaması.

20.  İhtiyaç olmadıkça eldeki suyun silkelenmemesi.

21. Abdestten artan suyun içilmesi.

22.  Geniş yüzüğün oynatılması. Yüzük eğer dar ise, altına su geçinceye kadar oynatılması farzdır.

23.  Suyun iktisatlı kullanılıp israf edilmemesi.

24.  El ve ayak parmaklarının hilâllenmesi.

25.  Mazeret yoksa abdest alırken başkasından yardım istenilmemesi ve yardım teklifinin kabul edilmemesi. Çünkü bu hususta başkalarından yardım istemek, kulluğa aykırıdır.

Abdest organlarını başkalarına yıkatmak mekruhtur. Hastalık halinde ab­dest alırken başkalarından yardım istemek caizdir. Başkalarının yardımı ol­madan abdest alamayacak durumda olan birinin yapılacak yardımı kabul et­mesi ise vaciptir.

26.  Abdest alındıktan sonra iki rek'at namaz kılınması.

27.  Yüzü yıkamaya üst taraftan başlanması.

28.  Elleri ve ayakları yıkamaya parmaklardan başlanması.

29.  Gözlerin burun direği yanındaki uçlarının meshedilmesi.

30.  Boynun meshedilmemesi.

Hanefîler bu görüşe katılmamaktadırlar. Onlara göre boynun meshedil­mesi sünnettir. Ancak cumhuru fukahâya göre boynu meshetmek mekruh­tur. (Zühaylî, el-Fıkhü'l-lslâmî, 1/406; Nevevî, el-Mecmû', 1/48.)

Abdestin Mekruhları

Mekruh, "din koyucusunun yapılmamasını kesin olmayan bir ifadeyle ta­lep ettiği davranış"tır. Mekruh fiilleri yapan kimse azaba müstahak olmasa da yapmayan sevap kazanır. Abdestin mekruhları, yapılmasının farz ya da sün­net olduğu hususunda farklı görüşler bulunan abdest fiillerinin yapılmamasıdır.

Abdestin bazı mekruhlarını şöyle sıralayabiliriz.

1.  Müekked sünnetlerin yapılmaması.

2.  Müstehap ve faziletleri terketmek tenzîhen mekruhtur.

3.  Abdest alırken suyu israf etmek mekruhtur. Ama abdest almak için başkalarının vakfettiği suyu israf etmek haramdır.

4. Abdest alırken konuşmak tenzîhen mekruhtur.

5.  Oruçlunun abdest için ağzına ve burnuna su alırken aşırılık yapması da mekruhtur.

6.  Necis bir yerde abdest almak mekruhtur.

7.  Yıkanması gereken organları üç defadan fazla yıkamak; başı üç kere­den fazla meshetmek ve mest üzerine meshin ise bir kereden fazla yapılma­sı mekruhtur.

8. Çok sıcak veya çok soğuk su ile abdest almak mekruhtur. Güneşte ısı­tılan su eğer sıcak bir memlekette bakır, tunç ve demir gibi çekiçlenmiş bir kapta ise onunla abdest almak mekruhtur.

Özürlülerin Abdesti

Kendisinde akıntı görülen özürlü kişi, akıntı yerini tıkayıp bağlayarak ko­runmalıdır. Bu tedbiri aldıktan sonra abdest alır. Daha sonra yine akıntı görürse bunun namaz ve diğer ibadetleri eda etmeye bir zararı olmaz. Bu durum­daki bir insanın abdestinin, ibadetleri eda etmeye elverişli olması için şu şart­ların tahakkuk etmesi gerekir:

1. Abdestten önce istincâ (taharetlenme) yapılmalıdır.

2. İstincâ yapılır yapılmaz yukarıda anlatılan korunma önlemi alınmalı, ar­dından hemen abdest alınmalıdır.

3.  Abdest organlarından biri kurumadan hemen diğerini yıkamaya baş­lanmalı.

4.  Abdest alındıktan hemen sonra namaza durulmalıdır. Çünkü abdest­ten sonra başka bir işe koyulma durumunda alınmış olan abdest artık geçer­siz olur. Ancak abdest alındıktan sonra camiye gitme gibi namazla ilgili bir işe başlanırsa, bunun abdeste pek zararı olmaz. Aynı şekilde abdestten sonra cemaati veya cuma namazını beklemenin de abdeste zararı olmaz.

5. Yukarıda sayılan fiiller, namaz vaktinin girmesinden sonra yapılmalıdır. Vakit girmeden önce yapılan istincâ ve alınan abdestin geçerlilikleri yoktur.Özürlü kimse mezkûr şartlar çerçevesinde aldığı abdestle sadece bir farz namaz kılabilir. Her farzı kılmak için, bu sayılan işleri yeniden yapmalıdır. Ama bu abdestiyle kıldığı farz namazın yanı sıra dilediği kadar nafile namaz da kılabilir. Nafileleri farzdan önce kılmakla farzdan sonra kılmak arasında bu abdestin geçerliliği bakımından bir fark yoktur.

Hanefî mezhebine göre ise özürlüler her namaz vaktinde abdest almalı­dır. Bu abdestle müteakip namazın vaktine kadar diledikleri miktarda farz ve nafile namaz kılabilirler.

Abdesti Bozan Şeyler

Abdest, aşağıda sayacağımız şu şeylerden biriyle bozulur:

1. Ön ve arkadan çıkan şeyler. Bunlar mûtat olanlar ve mûtat olmayanlar şeklinde iki kısma ayrılırlar:

a) Ön ve arkadan çıkan mûtat şeyler. Bunların bazısı sadece abdesti bo­zar. Bazısı ise guslü gerektirir. Sadece abdesti bozanlara örnek olarak sidik, mezi, vedi ve dışkıyı gösterebiliriz.Mezi sarı renkli ince bir sıvı olup çoğunlukla lezzet anında penisten çıkar. Vedi ise meniye benzeyen beyaz renkte ve yoğun bir sıvı olup çoğunlukla id­rardan sonra penisten çıkar.Hadi de vedi gibi bir sıvı olup doğum öncesinde kadının vaginasından çı­kar. Lezzet duyulmadan meninin akmasıyla da sadece abdest bozulur.

b) Alışılagelmişin dışında önden ve arkadan çıkan şeyler de abdesti bo­zar. Önden veya arkadan kurtçuk, taş, kan ve irin akması gibi. Ama mil gibi bir şeyin tenasül organına sokulup çıkarılmasıyla şayet iç taraftan bir şey dı­şarı çıkmazsa abdest bozulmaz.

2. Önden veya arkadan çıkmadıkları halde tıpkı onlar gibi abdesti bozan şeyler. Bunlar kendi aralarında üç kısma ayrılır:

a) Abdest alan kişinin delirme, sara hastalığına tutulma, bayılma, uyuma, sarhoş edici veya uyuşturucu bir madde kullanma gibi bir nedenle aklını yitir­mesi.

Şunu belirtelim ki, uyumakta olan kişi, makadını sağlam bir yere oturtma-mışsa, makadından bir şeyin dışarı çıkmadığından emin olsa bile abdesti bo­zulur.

Hanefî mezhebine göre uyku üç şartla abdesti bozar:

aa) Yan üzeri uzanarak,

ab) Sırt üstü uzanarak,

ac) Uyluklardan birinin üzerine oturarak uyumak. Çünkü bu şekilde otu­ran veya uzanan kişinin mafsalları gevşer. Ama oturarak uyuyan bir kimse makadını bir yere dayamış ise en sahih olan görüşe göre abdesti bozulmaz. Bu durumda sırtını bir şeye yaslamış ise ve bu şey başkası tarafından çekil­diğinde kendisi düşerse abdesti bozulur. Fakat oturuşunda bir değişiklik mey­dana gelmezse abdesti bozulmaz. Özürlülerin abdesti uyku ile bozulmaz. Zi­ra uyanık iken ön veya arkalarından çıkan şeyler abdestlerini bozmadığına göre uyku halinde de bozmaz.

b) Aralarında evlenme engeli bulunmayan bir kadınla erkekten birinin, di­ğerinin vücuduna arada bir örtü bulunmaksızın elinin değmesi, tenlerinin bir­birine temas etmesi halinde ikisinin de abdesti bozulur.

Karşı cinsin saç, tüy, diş, kemik ve tırnağının ellenmesiyle abdest bozulmaz. Yedi yaşına girmemiş karşı cinsten çocuklara el değmesiyle de abdest: bozulmaz.Erkek için baldız, kadın için kayınbirader örneğinde olduğu gibi araların da geçici surette evlenme engeli bulunan karşı cinslerin ellenmesiyle de ab dest bozulur.

Hanefî mezhebine göre ise bu gibi durumlarda abdest bozulmaz. Ancaı erkek, eşiyle çıplak olarak yatağa girer de ikisinin tenasül organları üst üste gelir ve penisi sertleşirse ikisinin de abdesti bozulur.

c) Kişinin kendi penisine veya makadına elinin iç tarafıyla dokunması. Küçük yaşta da olsalar başkalarınınkine dokunmak da aynı hükme tâbidir. Ancak bu durumda dokunulan kişinin değil, dokunanın abdesti bozulur.Kişinin, testislerini (husyelerini) ellemesi ile abdesti bozulmaz.

Cenaze yıkayan kişinin abdesti bozulmaz.

Hanefîler'in aksine namazda kahkaha ile gülmek de abdesti bozmaz.

Abdest aldığını kesin olarak bilen, ancak aldıktan sonra hades (abdest-sizlik) halinin meydana gelip gelmediği hususunda şüpheye düşen kişinin bu şüpheden dolayı abdesti bozulmaz.Bir kimse abdestinin bozulduğunu kesin olarak hatırlar da bozulduktan sonra abdest alıp almadığı hususunda tereddüt ederse abdestsiz sayılır.

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 50.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun