NAMAZ ve SAĞLIĞIMIZ

Mü`minlerin mi`racı olan namazın ruh ve vicdanı tasfiye hususundaki yüksek değerini din âlimlerimiz vukuf ve salâhiyetle anlatmaktadırlar. Ben size yalnız namazın sağlık yönünden ne kadar faydalı bir ibâdet olduğunu îzaha çalışacağım: Günde 5 vakit namaz kılınır. Bu namazlar, farz, sünnet ve vâcibleri ile birlikte 40 rek`at eder. Her rek`at, bir kıyam, bir rükû`, iki secdeden; her iki rek`at da bir ka`deden ibarettir. Buna göre bir günlük namazlarda 40 kıyam, 40 rükû`, 80 secde, 21 ka`de vardır, demektir. Bundan başka 13 defa namaza dururken elleri erkekler için kulaklara, kadınlar için göğüse kadar kaldırma ve 13 defa selâm verirken başı sağa ve sola çevirme hareketi vardır. Kıyamda vücud dimdik durur. Rükûa varırken en çok karın adaleleri, rükû`dan kalkarken sırt ve bel adaleleri faaliyete geçer. Aynı zamanda bu harekete destek olmak için, bacak adaleleri tam kasılma hâlindedirler. Bu hareket esnasında kolların da işi vardır. Hele rükû` zamanında diz kapaklarına dayanan kolların adalelerinden büyük bir kısmı, tekallüs eder. Secdede bel, uyluk ve bacak adaleleri faaliyete geçer. Kalça, diz ve ayak mafsalları geniş hareketler yapar. Secdeden, bir yana tutunmadan ayağa kalkmak hareketinde hemen bütün vücud adalelerinin rolü vardır. Ka`dede diz üstü oturulur. Bu oturuş, diz mafsallarına son haddine varan bir bükülme sağlar. Bundan başka namazdan çıkarken iki tarafa verilen selâm, boyun adalelerini harekete getirir. Verdiğimiz îzahtan anlaşılıyor ki, namaz Müslümanlara sıhhat için son derece önemli olan bir takım beden hareketlerini sağlamaktadır. Namazdaki hareketler ağır ağır yapılır, insanı yormaz, genç - ihtiyar, şişman - zayıf herkesin yapabileceği tatlı hareketlerdir. Bu sayede vücud adaleleri gelişir, kuvvetlenir, mafsallar geniş hareketlere alışır. Namaz kılan insan, bu sayede çevik, kuvvetli olur, çabuk yorulmaz ve bununla birlikte, İslâmiyetin emri vechile yemekte ifrata gitmezse şişmanlamaz. Şişmanlık, şeker hastalığı ve tansiyon artması gibi birçok hastalıkların en büyük sebeblerinden biridir. Namaz bu suretle insanı bu hastalıklardan da korumaya yarar. Burada namaz hakkında sıhhî bir kaideye de işaret etmek isterim. Namaz mümkün olduğu kadar aç karnına kılınmalıdır ki bu da güç bir şey değildir. Esasen sabah namazı aç karnına kılınır. Öğle namazını, öğle yemeğinden önce kılmağa alışmalıdır. İkindi namazı öğle yemeğinden iki-üç saat sonra kılındığından maksad kendiliğinden sağlanıyor demektir. Akşam namazı da böyle. Ramazanda orucu bozup akşam namazı kılındıktan sonra yemeğe oturmak sünnet-i seniyyedir ki pek sıhhî bir harekettir. Bu husus halka tavsiye edilmelidir.

(Prof. Dr. Tevfik Sağlam, Diyanet Dergisi, sayı: 1, 1964).

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun