Müthiş hastalık

Aziz ve muhterem Müslümanlar!

Zaman en büyük müfessirdir, Kur'ân'ı tefsir ediyor, tasdik ediyor.

Pozitif ilimler, araştırmalar, Kur'ân'ı izah edip doğruluyor.

Hz. Lut'un (as) kavminin başına gelen büyük felâketten hiçbir mü'min zerre kadar şüphe etmez. Çünkü Kur'ân-ı Kerîm'de 27 yerde Lut kavminden, azgınlıklarından, yedikleri sille ve tokatlardan bizlere ibret olması için bahsedilmektedir.

Kur'ân Allah kelâmıdır. En doğru sözdür, Hak'tır, hakikattir. Zaman geçtikçe verdiği haberler daha açık bir şekilde anlaşılmaktadır. Bugün inkarcılar da îman etmek zorundadırlar.

Lut kavminin evlerini başlarına yıkan o büyük azaptan zerre kadar tereddütleri olmasın!

Çünkü ilim adamları Kur'ân'ın verdiği tarihî haberi ispat eden delilleri araştırmalar sonunda ortaya çıkardılar. Zina yaparken yanmış, taşlaşmış toplu cesetler buldular. Bunlar İtalya'da teşhir edilmektedir. Taşlaşmış insanlan görenlerin tüyleri ürperir. İbret almadan gezenlere de Kur'ân-ı Kerîm şöyle sesleniyor

"Onlar yeryüzünü gezip dolaşmadılar mı ki, kendilerinden öncekilerinin sonunun nasıl olduğunu görsünler. Allah onların evlerini barklarını yıkıp başlarına geçirmiştir ve bu kâfirlere de onun benzerleri vardır." (Muhammed, 10)

Benzer musibetler, belâlar Roma İmparatorluğu'nun başına da gelmiştir.

Yâsîn Sûresi'nde ifade edildiği gibi bir sayhayla, şiddetli patlama ve sarsıntıyla dine karşı gelenler tokatlarını yediler.

Kureyş'in inatçı kâfirleri İslâm'a karşı geldiler, helak olup gittiler.

Günümüzde de türlü bahanelerle İslâmiyet'e karşı çıkanlar, her türlü ahlâksızlığın serbest işlenip yayılmasını temine çalışıyorlar. Kıyametin çabuk kopmasını istiyorlar.

Eğer maddî ve manevî bir kıyamet kopmasını, musibetlerle dünyamızın cehenneme dönmesini istemiyorsak, gelin bu din ve namus düşmanlarına fırsat vermeyelim!

Ahlâksızlığa, fuhşa, zinaya, içkiye, kumara karşı çıkalım!

Hz. Lut (as) kavmine karşı çıktı, Allah (cc) da îman edenlerle beraber onu helak olmaktan kurtardı. Aksi halde Allah dünyayı zâlimlere, kâfirlere, fâsıklara; Lut kavminin işlediği günahı işleyen sefihlere bırakmaz! Semavî ve arzî tokatlarla herşeyimizi elimizden alır!

Allah'ın orduları çoktur. Kanser ve AİDS mikropları da O'nun askerleridir.

O'nun emriyle gelir, insanların vücuduna girer, kemiklerini kemirir, tahrip eder, zehirler, öldürür. Beşerî hiçbir kuvvet onlarla başa çıkamaz! Allah'ın azabı elimdir, şedittir.

Aziz ve temiz kardeşlerim!

Cenab-ı Hak gönderdiği bütün kitaplarda zinanın yasak olduğunu beyan buyurmuştur. Bu yasağa uymayan insanları, kavimleri, milletleri de çeşitli belâ ve musibetlerle tokatlamış, uyarmıştır. Kadınları bırakıp erkeklere yönelen Lut kavmini yerin dibine geçirmiştir.

Bugün bâzı gerici ve yobazların yaptıkları gibi kadın erkek karışık hayvanî bir serbestlik içinde gayrımeşru hayat yaşayan "Pompei halkı'nı taş yapmış, Romalılar'ın da belâlarını vermiştir. Şimdi sıra 20. asır insanına gelmiştir.

Bir tarafta Allah'a kulluğa ve insanca yaşamaya çağıran İslâmiyet, öbür tarafta ahlâksızca ve hayvandan beter yaşamaya çağıran zihniyet... Bunlardan birini tercih etmek zorundasınız, ortası yoktur!

Ya Hak din olan İslâmiyet'i kabul edecek, emirlerine göre yaşayacak, onun engin rahmet ve saadetinden nasibinizi alacaksınız; ya da nefis ve şeytana uymanın cezası olarak zelzele, radyasyon, AİDS, terör ve nükleer savaş gibi görünür görünmez âfetlere mâruz kalmaya razı olacaksınız!

Evet, bu felâketlere karşı tek sığınak İslâmiyet'tir. Asrımızın tufanı olan AİDS gibi hastalıklardan koruyucu kalkan, îman hakikatlarıdır.

Çünkü bu ve benzeri felâketler İslâm'dan uzak kalmanın cezasıdır, zina ve fuhşun mahsulüdür, açık saçıklığın neticesidir.

Kadın hürriyeti deyip kadınları yoldan çıkaran, yuvalarından alıp sokaklara döken hâin zihniyetin aldatmasının cezasıdır.

İslâmiyet 1400 sene önce zinaya karşı amansız bir savaş açmış, fuhşun belini kırmış, "Velâ takrabüzzinâ!" (Zinaya yaklaşmayın! Çünkü o edepsizliktir, o çok kötü bir yoldur! demiş, itaat etmeyenleri cezalandırmış, livata fiilinde bulunanları ölüme mahkûm etmiştir.

Kur'ân'ın bu yasağına uymayanlar nikâh yolunu kapamaya, fuhuşhâne yolunu genişletmeye çalışanlardır.

İslâm dini, Müslüman toplumu bilinmez, görünmez belâlardan korumuştur. Zina edenlere İslâm'ın verdiği cezayı çok görenler, şimdi Kur'ân'm çizgisine gelmişler, AIDS'li hastalara ölümü lâyık görüyorlar. Kurşunlayıp öldürüyorlar.

Eğer Avrupa ve Amerika Müslüman olup İslâm'ın ahlâk ve faziletini insanlara ders verseydi, bugünkü duruma düşer miydi?

İslâm dünyası İslâmiyet sayesinde nisbeten mahfuz kalıyor. Ne yazık ki bâzı Avrupa ve Amerika hayranları, gayrımeşrû hayat yüzünden o musibetlere uğruyorlar.

Bazen de masum insanlara bulaşıyor. Yaş da kuruyla beraber yanıyor.

Dünya imtihan dünyasıdır. İyiler ve kötüler birarada yaşıyor. Âhirette seçileceklerdir.

AİDS gibi hastalıklardan, Allah'ın yasaklarından kaçanlar kurtulur. Kâfir de olsa yine kurtulur.

Bilirsiniz ki: Çıplak elektrik kablosuna dokunanı Müslüman olsun, kâfir olsun, cereyan çarpar. Zinaya yaklaşan da türlü dertlere çarpılır. Haramdan sakınmayanlar kendi elleriyle kendilerini tehlikeye atmış olurlar.

Tıbbın 20. asırda görebildiğini, Kur'ân-ı Kerîm 7. asnn başlarında görmüş, nikâhı serbest bırakıp teşvik etmiş, zinanın her türlüsünü kat'iyyen yasak etmiştir.

AIDS'li bir hastayı tedavi için milyarları harcıyorlar, yine ölümden kurtaramıyorlar.

Kurtaramazlar! Zira o günahların cezası dünyada ölüm, tevbe etmeden ölürse âhirette azaptır.

Muhterem Müslümanlar!

Meşru dairedeki zevke ve keyfe kanaat ediniz!

Gayrımeşrû dairedeki zevklerde binler elem ve azap olduğunu unutmayınız!

Bütün dünyaya İslâm nâmına sesleniyoruz:

Müslüman olun, kurtulun!

Siz Müslüman olup kurtulursanız, biz de kurtulmuş oluruz!

Hem bizim, hem de bütün dünyanın kurtuluş çâresi îman, İslâmiyet ve Müslümanca yaşamaktır, vesselam...

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 5.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun