AĞAÇ DİKMENİN ÖNEMİ
Aziz ve Muhterem Müslümanlar!
Hutbemiz ağaç yetiştirmenin ehemmiyetine dairdir.
Her şeyden evvel ağaçlar Rahîm ve Kerîm olan Rabbimizin sayısız nimetlerinden biridir. Öyle büyük nimet ki, bitkiler ve ağaçlar olmadan yaşayamayız.
Allah Teâlâ, celâl ve cemalini göstermek için gökyüzünü güneşler, aylar ve yıldızlarla süslediği gibi, yeryüzünü de hayvanlar, nebatlar, ağaçlarla süslemiştir. Ayrıca ağaçları, bitkileri, yaprak, çiçek ve meyveler kelimeleriyle konuşturup sanatının üstünlüğünü, rahmetinin güzelliğini ilân ediyor. Çiçekler, meyveler, çekirdekler, tohumlar konuşan; Allah'ın ince sanatlarını, kemâl-i Rububiyetini şuurlu insanlara tâlim eden mânâ yüklü birer kelimelerdir. Allah'ı tanıtan, esma ve sıfatlarının cilvelerini gösteren pencerelerdir.
Evet, her bir nebat, her bir ağaç, pek çok dillerle Allah'ı tesbih ediyorlar. O'nun varlığına, birliğine pek güzel bir surette şehadet ediyorlar. Her bir nebatın çiçek açması ve sümbül vermesi zamanında bizlere tebessüm edip manevî konuşmaları, tesbihleri kendileri gibi güzel ve lâtiftir. Her bir çiçek o güzel ağzıyla ve muntazam sünbülün lisanıyla ve mevzun tohumların ve muntazam habbelerin kelimeleriyle İlahî hikmet, ilim, lütuf, kerem, rahmet ve ihsanı gösterir. Yâni Allah'ı sevdirip tanıtıyorlar.
Bütün ağaçlar lisan-ı halleriyle,"Yüsebbihu lillahi mâ-fissemâvâti vel'ard" âyet-i kerîmesini okuyorlar. Allah'ı unutan, kendini başıboş zanneden gafillere kendi lisanlarıyla "Allah vardır, birdir, şeriki ve naziri yoktur, O her şeye Kâdir'dir, her kış mevsiminde bizleri öldürüp baharda yeniden dirilten O'dur, ellerimize çiçekleri ve meyveleri verip bizi size gönderen Allah'tır." diyorlar, fıtrî ubudiyetlerini yapıyorlar. Kerîm-i Zülcemal'i bildirip sevdiriyorlar.
Muhterem Müslümanlar!
Şu bir gerçektir ki: Meyveyi yaratan kimse, ağacı yaratan da O'dur. Ağacı yaratan kimse, tabiat kanunlarını koyan da O'dur. Dünya ve kâinat O'nundur. Ağaçları ve bitkileri hayvanların imdadına, nebatat ve hayvanatı insanların yardımına koşturan, her şeyin Hâlık'ı olan Allah'tır. Hayvanlar, ağaçlar, bitkiler O'nun tükenmez hazinesinden nimetleri alıp bize getiriyorlar, tablacılık ediyorlar. Bizler de onların ellerinden alırken "Bismillah"la almalıyız, yemeliyiz. Bu nimetleri bize gönderene şükretmeliyiz!
Hakikaten ağaç ve ormanlarımız başlıca gelir kaynaklanmızdır, hayat kaynağımızdır. Zira ağaçlar bizlere zararlı olan gazları, kirli havayı emerek Allah'ın izniyle hayatımıza çok lâzım olan oksijeni yapıyor ve neşrediyorlar. Onlar bizleri tanımaz, bilmez ve acımazlar, akılsız ve şuursuzdurlar. Demek ağaçlara bu işleri yaptıran, bize merhamet edip acıyan Rabbimizdir ki, Kur'ân-ı Kerîm'de ferman ediyor:
"...Sen yeryüzünü kupkuru ve ölü görürsün! Biz Azîmüşşan onun üstüne suyu indirdiğimiz zaman o canlanır. Ölü dirilir, yeniden hayata döner. Kabanr ve gönül açıcı her bir bitkiyi çift çift bitirir." (Hac, 22/5)
Bu âyet-i celîleden açık olarak anlıyoruz ki, kış aylannda, kurak yerlerde toprak kuru ve ağaçlar ölü gibidirler. Yağmurların yağması veya toprağın ve ağacın sulanmasıyla bahar mevsiminde bir canlanma, yeşerme başlar. Bu hâdise insanların da âhiret âleminde ve haşirde yeniden dirileceğine inanmanın izahına bir belgedir.
Aziz Mü'minler!
Dinimiz biz Müslümanları ağaç dikmeye, bağ ve bahçe yetiştirmeye teşvik ediyor. Sevgili Peygamberimiz, her işte rehberimiz (asm) saadetle buyuruyorlar:
"Bir Müslüman ekin ekse veya ağaç dikse, ondan da kuş, insan veya hayvan yiyecek olsa, bununla o Müslüman için bir sadaka sevabı hâsıl olur."
Demek sevap kazanmanın bir yolu da ağaç dikmek, ekin ekmektir. Beş vakit namazı kıldıktan sonra o da bir ibadettir, sadaka-i câriyedir. Öldükten sonra arkamızdan bize sevap gelecek bir gelir kaynağıdır. Ağaçların ve ekinlerin yaptıktarı tesbihatın sevabı dikenin, ekenin amel defterine yazılır. Vatanımızın her taşı ağaç dikmeye müsaittir. Bu da ayrı bir nimet-i İlahîdir. Dünyanın her yerinde böyle müsait iklim şartları yoktur.
Sevgili Peygamberimiz (asm)'in şu mübarek sözlerine kulak verelim:
"Kıyametin kopacağını haber alsanız bile, ağaç dikmekten vazgeçmeyiniz!"
Ağaç dikmek fiilî bir duadır, rahmet hazinelerinin kapısını açmaktır. Ağaçların faydaları malumunuzdur. Âhiret ticareti için birer sevap kazandırma fabrikası olduğu gibi dünyevî faydaları da saymakla bitmez. Evlerimizin ısıtılmasından tutun, tâ elimizdeki kitap, defter ve kaleme kadar birçok şey ağaç nimetinin eseridir. Bütün ağaçlar da Allah'ın eseridir. Lüzumsuz yere veya zarar vermek için ağaç kesmek büyük günahlardandır.
Büyüklerimiz, "Yaş kesen, baş keser!" demişlerdir. Hedefimiz kesmek değil, dikmek ve çoğaltmak olmalıdır. Dinimizin emir ve tavsiyesi budur.
Yorumlar
Tuvalete sol ayakla girip sağ ayakla çıkmanın bir hikmetide şu olsa gerektir;Yapılan araştırmaya göre insan sol ayağı öndeyken kalp krizi geçirirse geriye doğru düşüyor tersi dumunda ise ileri doğru düşüyor.Ecel gizli olduğu için ölümün ne zaman geleceği belli değil bundan dolayı tuvalete girerken ölüm gelirse bir adım bizi tuvaletin dışında bırakacaktır.Doğrusunu Allah bilir.