Hayat nedir?

Adına hayat deyin, yaşam deyin, ya da canlılık deyin. Ne derseniz deyin. Onu her birimiz yaşıyoruz. Solukluyoruz. Ama tarifini tam olarak yapamıyoruz. Gerçekten nedir hayat? Rengi, şekli, yapısı nasıldır?

Bunu anlamak için şimdi bir tavuk yumurtasını ele alalım. Bu yumurtadan, uygun şartlarda 21 günde civciv çıkmaktadır. Yürüyen, yiyip içen, korktuğu zaman kaçan hayat sahibi bir varlık. Bu civcivi veren yumurta, halk tabiriyle; kabuk ve onun altında bir zar ile sarı ve beyazdan meydana gelmektedir. Bilim diliyle  ifade edilmek istenirse, belli oranlarda ve miktarlar; sodyum, potasyum, azot, karbon, hidrojen ve oksijen gibi elementlerden meydana geldiği söylenecektir. Peki, bu elementlerde, hayatla ilgili bir özellik var mıdır? Yani, korku, endişe, acıkma  ve susama hissi bu elementlerde mevcut mudur? Değildir. Varlıkları teşkil eden elementler yaklaşık 114 tanedir. Bu cansız elementlerin hiç birisinde hayatın özellikleri mevcut değildir. Tek tek her birisinde bulunmayan özellik, bütününde de bulunmayacaktır. Dolayısıyla 114 cansız elementin bir kısmının bir araya gelmesiyle bir canlı meydana gelmeyecektir.

Hayat ya da canlılık, kâinatın bir özü ve hülasasıdır. Yani, hayat adeta kainattan süzülmüş bir nurdur. Hayat, Allah’ı gösteren en açık bir delildir. O’nun güzel bir sanat eseri ve  merhametinin tecellisidir.

Hayat, her hangi bir sebebe bağlı olmadan Allah’ın rahmet ve inayetini, lütuf ve merhametini gösteren en açık bir delilidir. Hayat sahibi bir canlı, Allah’ın  Halık, Rezzak ve musavvir gibi pek çok ismini göstermektedir. Güneş ışığının yedi renkten oluştuğu gibi, hayat da pek çok sıfattan yapılmıştır. O sıfatlardan bir kısmı, duygular vasıtasıyla gelişir, bir kısmı da hissiyat suretinde kendilerini gösterirler. En alt mertebede olan bitki hayatı ve o hayatın en birinci derecesi olan çekirdekteki hayat düğümünün (embriyonun) uyanıp açılarak gelişmesi çok açık ve yaygın olarak cereyan ettiği halde, bu hayatın mahiyeti ilk insan Hz. Âdem zamanından beri insanlığın nazarında gizli kalmıştır2

Prof. Dr. Adem Tatlı


1. Nursi, B. S. Sözler. Enver Neşriyat. 1996, s. 109.
2. Nursi, B. S. Sözler. Enver Neşriyat. 1996, s. 506-507.

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun