Kardeşler arasını bozan anne-babaya nasıl davranayım?
- Annem kardeşler arasına nifak sokuyor, beni ona, onu da bana kötülüyor. İstemesek de bundan etkileniyoruz. Ayrıca ben aramazsam, onlar arayıp sormazlar.
- Babam da annemin dolduruşuna geliyor. Neredeyse eşimle boşanma noktasına getirdi beni. Benim, anne-baba hakkını bildiğimi bildiğinden bunu kullanıyor.
- Çok üzülüyorum elimden bir şey gelmiyor. Konuşmaya kalktım mı hemen, tansiyonu fırlıyor veya öyle yapıyor. Bilemiyorum, sonuçta kötü ben oluyorum, “geldi huzurumu bozdu” oluyorum.
- Her sıkıntılarına koşarım ama onlar aramaz bile bile nifak sokuyor.
- Lütfen akıl verin, işin içinden çıkamıyorum. Neredeyse benim psikolojim bozulacak, insanda hiç evlat sevgisi, torun sevgisi olmaz mı?
- Anne babam nasıl davranayım bilemiyorum.
Değerli kardeşimiz,
Öncelikle ifade edelim ki, anne-baba bize göre haksız da olsa, onlara asla isyan edilmez, kötü siz söylenmez, kalplerini kıracak hâl, hareket ve tavırlar sergilenmez, başkalarının onlara zarar vermesine müsaade edilmez; helal olan bütün isteklerine de uyulur.
Yalnız, Allah’ın emir ve yasaklarına aykırı konularda anne-baba da olsa asla itaat edilmez ve uyulmaz. Böyle durumlarda anne-babaya sessiz kalınır, Allah’ın emir ve yasaklarına uygun olanı yapılır.
Ayrıca, kim olursa olsun yapılan iyilikler asla başa kakılmaz, hatta bu iyilikler onlara hatırlatılmaz bile. Özellikle anne-baba için iyilik yapmak, iyi davranmak, ihtiyaçlarını gidermek gerekirse bakımını yapmak zaten evladın görevidir, evlat bu görevi güzel yapıp yapmadığını odaklanır, bunları daha güzel yapmanın yolları arar...
Bu kısa bilgiden sonra, anne-babanızı dinlemeden, kardeşlerinizin görüşünü bilmeden kimin neyi neden yaptığını bilmemiz pek mümkün değil. Bilmediğimiz için de sizi yanlış yönlendirmeme adına, sizin özelinizi değil de genel anlamda benzer sorunları yaşayanlar için tavsiyelerimiz şöyledir:
İnsanlar arası ikili ilişkilerde, ister ebeveyn-çocuk ilişkisi olsun isterse karı-koca veya iki kardeş ilişkisinde olsun, en temel sorunlardan birisi de yanlış anlaşılmalardır. Çünkü herkes olaylara kendi bakış açısı ile yaklaştığı için karşı tarafı anlayamaz. Anlamadığı ve aynı zamanda kendisinin de anlaşılmadığını düşündüğü için ona karşı öfke ve kızgınlık duyar. Bu olumsuz duygular tekrar başka olumsuz tutum ve davranışları doğurur. Böylece olaylar bir kısır döngüye dönüşür ve giderek içinden çıkılmaz bir hâl alır.
Bundan dolayı size tavsiyemiz, öncelikle annenizle açık açık konuşmanızdır. Bu konuşmayı üç kardeşinizin ve babanızın birlikte olduğu bir ortamda yaparsanız daha da iyi olur. Burada üslup ve yaklaşım biçiminize çok dikkat etmeniz gerekir.
Önce annenizi suçlamadan, sorguya çekmeden şefkatle ve hürmetle, gayet saygılı bir üslupla onu ne kadar sevdiğinizi söyleyin. Sonra da rahatsız olduğunuz konuları tek tek dile getirin. Mesela, kardeşlerime benim aleyhimde konuştuğunu duydum, bundan dolayı çok rahatsız oldum. Veya şu davranışın karşısında çok rencide oldum veya beni ve torununu sevmediğini düşünüyorum. Bu da beni çok üzüyor. Anneciğim bunlarla ilgili ne dersin? Duyduklarım, düşündüklerim doğru mu, yoksa ben mi yanlış anlıyorum, diyerek ondan tasdik bekleyin.
Göreceksiniz ki, anneniz birçok konuda bilerek veya bilmeyerek sizi rahatsız ettiğinin, çok üzdüğünün farkında bile değildir. Böylece öğrenmiş olacak. Veya bazı konuları siz yanlış anlamışsınız. Veya arada söz götürüp getirenler bazı eklemeler yaparak sizin aranızı açmıştır. Annenizi suçlamadığınız, rencide etmediğiniz için egosu da savunmaya geçmeyecek. Belki de şefkati ve merhameti uyanacaktır. Bazı konularda hatasını anlayacak veya bazı konularda olayın sizin düşündüğünüz gibi olmadığını göreceksiniz.
Bununla beraber onlarla görüştüğünüzde her sorunu ve her duyduğunuzu hemen dile getirmek zorunda da değilsiniz. Bazı küçük sözler ve davranışlar var ki, muhtemelen anlık bir kızgınlığın ve öfkenin sonucudur. Bu gibi sözler, kısa bir zaman sonra bir anlam ifade etmez, söyleyen kişi de aslında vicdanen rahatsızdır.
Bundan dolayı, her duyduğunuzu hemen konuşup sorun hâline getirmeyin. Belli bir zaman tanıyın. Göreceksiniz hem sizin tepkiniz azalacak, hatta belki de hiç kalmayacak, hem de karşı taraf bunu telafi etmek için adımlar atacaktır.
Bir diğer sorunuza gelince:
Anne-baba hakkı konusundaki duyarlılığınız için sizi tebrik ederiz. Ancak bu konu bazen yanlış anlaşılmaktadır. Çoğu kez kendi hakkını savunmak ve rahatsızlıklarını dile getirmek, anne-babaya saygısızlık olarak algılanmaktadır. Bu doğru değildir. Çünkü anne-baba da insandır; onların da nefsi var, şeytanı var, zayıf tarafları var, çocuklarından beklentileri karşılanmadığı zaman hayal kırıklıkları var, öfkesi ve kızgınlığı var. Yani onlar da yanlış yapabilir, yanlış anlayıp olumsuz tepkiler verebilirler, hatta bilerek veya bilmeyerek haksızlık da yapabilirler.
Bu durumda karşınızdaki kişinin anne-babanız olduğunun bilincinde olun. Onları rencide etmeden, saygıda kusur etmeden konuşmaya çalışın.
Size karşı haksızlık yapıldığını düşünüyorsanız ve bu da sizin ruh halinize ve evlilik ilişkinize zarar veriyorsa hiç korkmadan, vicdan meselesi yapmadan uygun bir üslupla annenizle konuşun. Aksi halde, anneniz insani zayıflıklarından dolayı her istediğini size yapacak ve dolayısıyla aranızdaki bu huzursuzluk da hiç bitmeyecek.
Ama anlattığımız çerçevede konuşursanız, tansiyonu çıkmayacak, çıksa da merak etmeyin, siz buna önem vermezseniz, en kısa zamanda bir daha tansiyonu da çıkmaz. Ama siz üzerine düşerseniz, o da bilinçdışı da olsa hastalığını devam ettirir.
Bizim dünyaya gelmemize vesile olan anne-babamıza hizmetin mükâfatı çok fazladır. İhtiyaçları olduğunda elbette, bir karşılık beklemeden yardımlarına koşmak her çocuğun vicdani ve dini bir görevidir.
Ancak burada da yine bir denge olmazsa evlilik hayatınız da şahsi hayatınız da bundan zarar görebilir.
Onun için anne-baba bile olsa, eşinizi ve çocuklarınızı ihmal edip, onlara karşı aşırı fedakârlıktan kaçının. Gereği kadar, gerektiği zaman yardımlarına gidin. Aşırı fedakârlık ettiğinizde hem sorumlu olduğunuz eşinizi ve çekirdek ailenizi ihmal etmiş olursunuz, hem de onlardan beklentiniz yüksek olur. Karşılamayınca da ciddi bir hayal kırıklığı yaşarsınız.
Sözlerinizden anladığımıza göre, anne-babanız ve kardeşlerinizle çok yakın görüşüyorsunuz ve çok aşırı derece de içli dışlısınız. Bu da ister istemez ilişkilerinizi aşındırıyor. Bunun için mümkünse, mekân olarak biraz daha uzak bir yerde oturun ve belirli bir süre görüşme sıklığınızı da azaltın. Telefon görüşmelerinizi, hastalık veya benzeri ciddi bir konu yoksa, belirli bir süre en asgari düzeyde tutun. Yüz yüze haftada birkaç kez görüşüyorsanız, bire indirin. Hatta duruma göre on beş günde bir görüşün. Görüştüğünüz zaman da mümkünse, aile sorunlarını değil de güncel konulardan, hayattan, güzel şeylerden konuşun.
Size son tavsiyemiz şu olacaktır:
Kendinize yüksek hedefler koyun ve o hedeflere odaklanın. Ebedi hayatınızı kazanmaya yönelik ilmi eserler okuyun, nafile ibadetlerinizin sayısını artırın. Böyle düşünen arkadaşlarla ilişkilerinizi artırın. Halk Eğitim merkezlerinde sanat kurslarına katılın. El becerilerinizi geliştirecek etkinliklere katılın. O zaman göreceksiniz ki ne ailenizle tartışmaya zamanınız kalacak ne de onların küçük söz ve davranışlarının sizin için bir anlamı kalacaktır.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Reşit olan bir kız ailesinin izni olmadan evlenebilir mi?
- Anneme babama bağırıyorum, ne yapmalıyım?
- 1-Namaz kılarken annemizin bizi çağırması namazı bozmamızı gerektirir mi? 2- Anne-Baba'ya hürmet etmenin mükafatı nedir?
- Çocuklarına kızan, söven, döven, küsen, hevası için cezalandıran, ırzına ve namusuna halel getiren anne ve babaları olan evlatlar için dinimiz İslam ne der?
- Ailemin sadece yönlendirme yapmaları gerekmez mi?
- Babamdan haksız yere ağır laflar yedim, hakkıma girmiş midir?
- İnsan bir arkadaşını ya da-peygamberler hariç- bir büyüğünü, anne babasından daha çok sevebilir mi?
- Çocukların ruh ve ahlak gelişimi için anne babaya düşen vazifeler nelerdir?
- Çocuğumu hırsızlıktan nasıl vazgeçirebilirim?
- Utançtan ölüyorum, intihar etmem günah mı?