İki başlı doğan canlılar hakkında ateistlere ne cevap verebiliriz?

Tarih: 15.06.2014 - 15:16 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Bazı kişilerden duyuyoruz: Allah canlıyı en iyi şekilde yarattıysa neden iki başlı hayvan ve iki başlı insanlar bulunuyor, Allah sadece insanı sınıyorsa, hayvanlarda niye genetik bozukluluk oluyor, diye soruyorlar.

- Nasıl en iyi şekilde karşılık verebiliriz?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bu konuyu bir kaç madde halinde özetleyeceğiz:

a) Her şeyde, hattâ en çirkin görünen şeylerde bile, hakiki bir güzellik yönü vardır. Evet, kâinâttaki her şey, her olay ya bizzat güzeldir, ona zâtı itibârıyla güzel denilir. Veya netîceleri yönüyle güzeldir ki, ona hüsn-i bilgayr denilir. Bir kısım olaylar var ki, görünüşü çirkin, karışıktır. Fakat o görünen perdenin altında gayet parlak güzellikler ve intizamlar var. Örneğin, bahar mevsiminde fırtınalı yağmur, çamurlu toprak perdesi altında nihâyetsiz güzel çiçek ve muntazam bitkilerin tebessümleri saklanmıştır. Fakat bazı insanlar, hem dış görünüşe düşkün, hem de hep kendini düşündüğünden, sadece dışına bakıp çirkinlikle hükmeder. (bk. Nursi, Sözler, On Sekizinci Söz)

Demek ki, güzellikler, bir açıdan hakiki ve dolaylı güzellikler olmak üzere iki çeşit olabiliyor. Dolaylı güzellikler, başka güzelliklerin fark edilmesine, anlaşılmasına katkı sağladığı için güzeldir. Eşeklerin sesi başka seslerinin güzelliğinin anlaşılmasına katkı sağladığı için dolaylı olarak güzeldir. Bu nedenle ayette,

“O Allah ki, her şeyi en güzel şekilde yarattı, insanı yaratmaya da çamurdan başladı.” (Secde, 32/7) buyurulmuştur.

Burada bilinmesi gereken çok önemli bir nokta da şudur: Allah’ın her şeyi güzel yaratmış olması demek, insanların hoşuna gidip gitmeme noktasından değil, Allah’ın sonsuz ilim, kudret ve hikmetini gösteren harika bir sanat eseri olarak var edilmesi demektir. Biz insanlara göre  hoş olmayan eşeğin sesindeki musikî ritimler, ses dalgalarındaki kalın-tiz periyotlardaki harika sanat ve bu sesin çıkması için gereken hançerenin harika sanat estetiği bir yaratılış harikasıdır.
Önce “Allah canlıyı en iyi şekilde yarattı...” diye bir ayet veya hadisi bilemiyoruz. Burada belki “insanların en mükemmel bir varlık olarak yaratıldığından” söz edilebilir. (bk. Tîn Suresi) Bu sebeple diğer canlılar için böyle bir itirazın olması yersizdir.

b) İnsanların “ahsen-i takvim”/en güzel bir şekilde yaratılması, fiziki yanından ziyade manevi yanı olan ruhi, akli ve kalbi tarafıdır. Bununla beraber, İslam alimleri insanın fiziki inşasının da mükemmel olduğuna işaret etmişlerdir.

c) Herhangi bir konuda verilecek bir hükmün doğruluğunun ölçüsü, onun büyük çoğunlukla öyle olup olmadığına bağlıdır. Zira bu dünya, her şeyin kusursuz ve en mükemmel olmasına müsait değildir. Buna göre, insanların kahir ekseriyetinin güzel ve mükemmel olması, “Allah’ın insanları en güzel bir şekilde yaratmış” olduğu hükmünü tasdik etmeye yeterlidir.

d) “Eşya ancak zıtlarıyla tam bilinir.” kaidesi ilmi ve istikrâî bir istidlal metodunun sonucudur. Bu ilmi kurala göre, bütün kâinatta esas olan güzelliktir, mükemmelliktir. Bu mükemmelliğin zirvesinde ise insan vardır. Ancak, diğer varlıklar için olduğu gibi, insanın bu güzelliğinin de tam olarak anlaşılması için bazı çirkin örneklerinin bulunması hikmetin bir gereğidir.

Bu açıdan denilebilir ki, bütün insanların yüzde 99’undan fazlası bizzat güzel ve mükemmel yaratılmış, geriye kalan çok az bir kısmı da bu güzelliği gösteren bir ölçü olması için zıtlar kulvarına yerleştirilmiştir. Bunlar da dolaylı olarak güzeldir.

e) İnsanların idrak ölçüsü penceresinden bakıldığında, genellikle bir şeyin sanat estetiği olarak güzel ve mükemmel olması, onun gözle görülen diğer akranlarına uyum sağlamasına paralel olarak değerlendirilir. Halbuki bu bakış açısı her zaman doğru olmayabilir.

Buna göre, bazı insanların iki başlı, iki elli olmasının çirkin görülmesi, diğer insanlardan farklılık göstermesinden dolayıdır. Bu bakış açısı görecelidir, izafidir, nisbidir. Halbuki, iki başlı olan insanların bu varlığı ayrı bir sanat estetiği olarak değerlendirmek mümkündür. Öyle inanıyoruz ki, eğer insanların büyük çoğunluğu iki başlı olsaydı, hiç kimse bunda bir gariplik hissetmeyecekti.

f) Allah’ın varlıkları yaratmasının en büyük hikmeti, kendi ilim, hikmet ve kudretinin maharetini ortaya koymaktır. Yani insan dahil, bütün varlıkların kendilerine bakan gaye bir ise yaratıcıya bakan gaye doksan dokuzdur.

Bu açıdan konuya bakıldığı zaman, her farklı sanat, ayrı bir sanat estetiği olarak yaratıcının ilim, hikmet ve kudretinin ayrı ayrı cilvelerini gösterdiğinden son derece güzel ve yaratılış gayesine uygun bir mükemmelliktedir.

g) Normal kanunların dışına çıkan fertler,  sürekli olan asıl kanunların tesadüfe havale edilemeyeceğinin delildir. Bu ise, -söz gelişi- milyonda bir nispetinde bazı insanların normalin dışında yaratılmaları, insanların da dahil olduğu hiç bir varlığın sonsuz bir ilim, kudret ve hikmetin dışında olmadığının açık göstergesidir.

h) Bunlara tıbbi yönden insanların bu harika yaratılışlarının daha detaylı bir şekilde öğrenilmesine vesile olması gibi başka hikmetler de ilave edilebilir.

İlave bilgi için tıklayınız:

Korkunç görünümlü genetik bozukluklu bebeklerin yaratılmasını ...

- ​Allah, “yaratığı her şeyi güzel yarattı” ise, inkarlar, zulümler, zinalar ...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun