Hz. Muhammed'e verilen iki hazine nedir?

Tarih: 20.06.2024 - 20:01 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Bir hadis okumuştum. Hz. Muhammed "bana iki hazine verildi" diyordu. Hatta Ömer Nasuhi Bilmenin 500 hadisi şerif kitabında da vardı bu hadis. Bilmen, bu hadisi bir mucize olarak tanımladı hatta.
- O hadisi ve tefsirini paylaşır mısınız?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Hz. Peygamber (asm) Efendimiz, uzun bir hadis-i şerifin içinde, “Rabbim bana kırmızı ve beyaz olan iki hazine verdi.” buyurmuştur. (bk. Ebu Davud, Fiten, 1; Tirmizî, Fiten, 14; İbn Hanbel, 4/123; 5/278, 284)

Burada geçen kırmızı ve beyaz renkleri mecazi anlamda kullanmıştır. Bu hadiste kırmızı ile altın, beyazla gümüş kastedilmiştir.

Bir yoruma göre beyazdan kasıt, hazine olup bu da Fars Kralı Kisra’nın hazinesidir. Bu hazinenin çoğunluğu gümüş ve cevherden oluştuğu için “beyaz” sözcüğüyle adı geçen hazine kastedilmiştir.

Kırmızı hazine ise Rumların Kralı Kayser’in hazinesidir. Bu hazinede de çoğunlukla altın bulunduğu için kırmızı hazine olarak zikredilmiştir. (İbnu’l-Esir, en-Nihaye fî Ğaribi’l-Hadis, I, 438; Azimabadi, Avnu’l-Mabud, I, 1934)

Ancak bu iki hazineyle, bunlarla beraber başka manalar da kastedilmiş olabilir.

İlgili hadis-i şerifin tamamı şöyledir:

“Allah yeryüzünü benim için katladı / dürdü. Ben de böylece yeryüzünün doğu ve batı her tarafını gördüm. Ümmetimin hükümranlığı benim için katlanan yerlerine kadar ulaşacaktır. Bana kırmızı ve beyaz iki hazine verildi. Rabbimden ümmetimi umumi kıtlıkla helak etmemesini ve kendilerinden olmayıp onların köklerini kurutacak dış düşmanları onlara musallat etmemesini istedim. Rabbim ise şöyle buyurdu:

'Ey Muhammed! Ben bir şeye hükmettiğim zaman bu hüküm asla değiştirilmez. Ben sana ümmet hakkında şunları veriyorum: Onları genel bir kıtlıkla helak etmeyecek ve kendilerinden olmayan, köklerini kurutacak bir düşman gücünü onların başına musallat kılmayacağım. Hatta ümmetine karşı dünyanın dört bir tarafından bir araya gelseler bile. Fakat sonunda onlar, yani senin ümmetin birbirini kıracak ve birbirini esir edecektir.'

Ben sadece ümmetimin başına sapık liderler gelmesinden korkuyorum. Ümmetimin arasında kılıç çekilince (iç savaş çıktığında) bu, kıyamete kadar bitmeyecektir. Ümmetimden bir kabile müşriklere katılmadıkça ve ümmetimden bazı topluluklar putlara tapmadıkça kıyamet kopmayacaktır. İleride ümmetim içinden otuz tane yalancı çıkacak ve hepsi de peygamber olduğunu iddia edecek. Hâlbuki ben, peygamberlerin sonuncusuyum ve benden sonra peygamber gelmeyecek. Allah Teâlâ’nın emri gelinceye (kıyamete) kadar ümmetimden bir topluluk daima hak üzere kalacak, onları terk edenler ve muhalefet edenler onlara bir zarar veremeyecek.” (Ebu Davud, Fiten, 1; bk. Müslim, Fiten 19; Tirmizî, Filen 32; İbn Mâce 9)

Bu hadis-i şerif, Resulullah (asm) Efendimizin peygamberliğine şahit eden mucizeler kabilindendir. Çünkü Hz. Peygamber (asm), ileriye matuf birtakım haberler vermiş ve bu haberler aynı ile tahakkuk etmiştir. Gerçekten İslamiyet tüm dünyaya yayılmış ve bu yayılma genelde doğu batı istikametinde olmuştur. Müslümanlar zenginleşmişler, ganimetler elde etmişlerdir. Irak Kisrası’nı gümüşleri Müslümanların eline geçmiştir. Zaman zaman mevzii kıtlıklar olmakla beraber İslam Alemi'nin tümünü kaplayan ve onları helak eden bir genel kıtlık yaşanmamıştır.

Asırlardan beri tüm küfür alemi çeşitli isimler altında Müslümanları yok etmek, yeryüzünden İslam'ın izini silmek için çalışmalarına rağmen buna muvaffak olamamışlardır ve inşallah olamayacaklardır da.

Buna mukabil Hicret'in ilk asırlarından beri Müslümanlar arasında tefrika girmiş, Müslümanlar birbirlerini boğazlamışlar, birbirlerini esir etmişlerdir. Bu hâl zamanımıza kadar aynı şekilde devam etmiş ve hâlâ da sürüp gitmektedir.

Resulullah (asm) Efendimizin buyurduğu gibi, gayrimüslimler onları alt edemediler ve İslam'ı yok edemediler, ama içlerinden çıkan bazı liderler ve önderler, onları sapıttılar, yönlerini değiştirdiler. Değişik fikirler ve akımlar ortaya atarak, halkı, o akımların içine soktular. Dinlerinin ve inançlarının içine birtakım hurafe ve bidatlar soktular. Ruhlarını alıp, onları kabukla oyaladılar. Müslümanları gayrimüslimlerin birer uydusu hâline getirdiler, içleri ve dışlarıyla onlara benzettiler. Müslümanlığı isimlerinde bıraktılar. Kendilerinin uydurdukları ve gayrimüslimlerden aldıkları birtakım nizamları, İslam'ın yerine ikame ettiler.

Bazı Müslüman topluluklar, gerçekten müşriklere iltihak etti. Bazıları, çeşitli isimler altındaki putlara tapınırlar hâle geldiler. Bu durum Hz. Peygamber'in (asm) vefatından itibaren peygamberlik iddiasında bulunan yalancıların çıkması ile başladı. Bu yalancıların arkası kesilmedi de.

Efendimiz (asm), bunların otuz kadar olacağını söyler. İbn Mace'deki rivayette bu yalancılar Deccal diye adlandırılmıştır.

Hadis-i şerifin sonunda Müslümanlardan bir taifenin Allah'ın emri gelene kadar hak üzere devam edeceği ve muhaliflerin onlara zarar veremeyecekleri beyan buyurulmaktadır.

Allah nurunu kıyamet kopmadan tamamlayacaktır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 100+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun